Ben Bilecik Söğüt'te görev yapan, mesleğine yeni başlamış bir eğitimciyim. 19 Haziran gecesi (saat 4.30 civarı) eşimin doğum sancısı tuttu. Hemen arabası olan bir öğretmen arkadaşımı aradım. Söğüt Devlet Hastanesi'ne bir doğum doktoru atanmıştı ve oraya gittik. Doktor İstanbul'daymış. Bozöyük SSK'ya ulaşalım dedik, yolda arabamız gaz yememeye başladı, zor da olsa hastaneye ulaştık. Nöbetçi hemşirenin bize söylediğine göre, doktor telefondan teşhis koyarak hemen Eskişehir'e gidilmesi gerektiğini söylemiş. Bir de ne hakla olduğunu bilemiyorum, eşimle ve yanında refakat eden hanımla sonradan konuştuğumuzda öğrendim ki, nöbetçi hemşire "Şimdiye kadar nerdeydiniz" diye azarlama vicdansızlığında bulunmuş. İlk çocuk tecrübesizliğinden olacak akşamki hafif ağrılarının doğumun başlangıcı olduğunu tahmin edemedik. Kaldı ki gününün dolmasına daha zaman vardı. Buraya kadar anlattıklarıma tahammül edilir. Zaten hastanelerimizde alışık olduğumuz sahneler. Ancak şimdi söyleyeceğim, insanın kendi öz vatanında insana verilen değeri göstermesi açısından manidar olacak. Meselenin aciliyeti ortada, çok güzel bir üslupla arabamızın bozuk olduğunu ve ambulansı kullanmamız gerektiğini görevliye anlattım. Sağlık karnemizin yanımızda olmadığı gerekçesiyle bunun mümkün olmadığı söylendi. Gece o telaşla eşimin karnesini unutmuştuk. Meydana gelebilecekleri üzerime almaya hazır olduğumu, mesai başlayınca sevk, karne vs. ne lazımsa getireceğimi yalvarırcasına söylememe rağmen görevli "Burası Bozöyük SSK" diyordu. Biz bunun farkındaydık, ancak onlar vicdansızlıklarının farkında değillerdi. Oradan bir şey çıkaramayacağımızı anlayınca güçlükle hareket eden aracımızla (30-40 km hızla) Eskişehir'e ulaştık. Doğumun büyük bölümü arabada gerekleşti. Hastaneye varır varmaz doğum tamamlandı. Bebeğimizi ise bir saat sonra kaybettik. Şimdi soruyorum yetkililere insan mı bürokrasi mi? > İbrahim Çelik - Söğüt / Bilecik Sağlık Bakanlığı'ndan açıklama Bir okurumuzun ricası üzerine Sağlık Bakanlığı'na, Sağlık Meslek Lisesi mezunu sağlık memurları için ikinci bir sınavın ne zaman yapılacağını sormuştuk. Sağlık Bakanlığı ise gönderdiği cevap metninde bu sınavın Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı tarafından ÖSYM'ye yaptırıldığını ve sınav sonuçlarına göre atamaların gerçekleştiğini açıkladı. Sağlık Bakanlığı, sınav sonuçlarına göre gerçekleştirilen atama işlemlerinin dışında "sınav, müracaat ve yerleştirilme" safhalarındaki yetki ve sorumluluğun Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı ve ÖSYM'de olduğunu belirtiyor. Bakanlık, okurumuzun sorusuna cevap verecek mercinin kendisi olmadığını ifade ediyor. Kiraları yüzde 25 indirdi Batmanlı işadamı Necat Nasıroğlu, Batman'da kendisine ait olan 73 daire ve işyerinin kiralarını yüzde 25 oranında düşürdü. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle esnafın önemli derecede güç kaybetmesi nedeniyle bu kararı aldığını belirten Nasıroğlu, "Kiracılarıma destek olmak amacıyla bu kararı aldım. Kiracılarımın talebi olmadan aldığım bu kararı yaptığım bir toplantıyla kiracılarıma bildirdim" dedi. Nasıroğlu, Nasıroğlu iş hanında bulunan kiracılarının durumlarını bildiğini ve bu nedenle kira indirimine gittiğini belirterek, "İş hanımda kiralarını ödeyemeyecek duruma gelen insanlar var. Bu zor günlerinde onlara destek olmak amacıyla bu kararı aldım. Umuyorum ki bu uygulamam başka işyeri sahiplerine örnek olur" diye konuştu. İşhanındaki esnaflar ise, alınan kararı büyük bir sevinçle karşıladı. 50 derecede hayat savaşı Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'ndeki ovalarda çalışan 10 bin dolayındaki tarım işçisi adına gazetemize müracaatta bulunan bazı çiftçiler, ücretlerin yetersizliğinden ve sosyal güvencesiz çalışmaktan yakındı. Büyük toprak potansiyeline sahip ve sulu tarımın gittikçe artması nedeniyle Güneydoğu'nun Çukurovası olarak adlandırılan Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'ne Şırnak, Muş, Siirt, Hakkari gibi çevre illerden gelerek yöredeki, Sinan, Salat ve Behramki ovalarında çalışan 10 bin dolayındaki mevsimlik işçi, belirlenen yevmiyeyi yetersiz buluyorlar ve sosyal güvence istiyorlar. Ücretlerin sadece toprak sahiplerince belirlendiğini, yılın en zor mevsiminde çocuklarıyla naylon barakalarda çalışarak az parayla evlerine döndüklerini ifade eden tarım işçileri, şunları söyledi: "Günlük yevmiye olarak 4-5 milyon lira ücret alıyoruz. Bazen sıcaklık 50 dereceyi bulmakta ve bu şartlarda günde 12 saat çalışmaktayız. İşsizlik nedeniyle ne ücret verilirse kabul etmek zorundayız. Herhangi bir hastalık durumunda bir aylık ücretimiz ancak, tedavi masraflarını karşılayabiliyor. Çünkü sosyal güvencemiz yok."