Belediye Başkanlarının feryadı!

A -
A +

Sokağımızdaki asfaltın bozulmasından, toplanmayan çöplerden, akmayan sudan, kuruyan ağaçtan; kısaca şehirdeki her aksamadan sorumlu tuttuğumuz belediye başkanları meğerse ne kadar dertli imiş... Kendi oylarımızla seçtiğimiz, zaman zaman acımasızca eleştirdiğimiz yerel yöneticiler de bürokrasinin, merkezi yönetimin elinde kıvranıyor. İş göremez hale geldiklerini belirtiyorlar. İstanbul'daki İlçe Belediye Başkanları basınla bir araya gelerek, sıkıntılarını anlattılar. Türkiye çapında, her partiden toplam 300 başkanın imzaladığı bir de duyuru hazırlamışlar. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Mustafa Yeşil'in, bir yargı kararını uygularken, görevi başında menfur bir saldırıya maruz kalarak hayatını kaybetmesi; bu olayın ilgili yerlerden gerektiği şekilde tepki görmemesi başkanları çileden çıkarmış. 1994 yılında, Adalar Belediye Başkanı Recep Koç'un da bir balkon yıkılması sebebiyle saldırıya maruz kalarak hayatını kaybettiğini, katilin de 5 yıl sonra hapisten çıktığını belirten başkanlar; kendilerine bir korumanın bile çok görüldüğünü söylediler. Saldırıya maruz kaldıklarında, "görev başında saldırıya maruz kalan devlet memuru" gibi muamele yapılmayıp, suçlulara ağırlaştırılmış cezanın verilmediğini anlatan başkanlar, sıra kendilerini cezalandırmaya gelince her türlü ağırlaştırıcı gerekçelerin devreye girdiğini belirttiler. Belediye sınırlarında yaşayan nüfusun 1930'dan bugüne, %25'ten %75'e çıkmasına rağmen, belediye bütçelerinin genel bütçeye oranının sadece %10'dan %14'e çıktığını anlatan başkanlar, belediyelerin 1930'lara göre mali imkanlarının üçte ikisinin ellerinden alındığını öne sürdüler. Gelirlerinin günden güne düştüğünü, hizmet yapamaz hale getirildiklerini, çalışanlarına maaş ödemede çok zorlandıklarını açıklayan başkanlar, geciken bir kamu alacağı için bile hemen şahsi mallarına, evlerine haciz geldiğini belirttiler ve kendilerine yapılan haksızlıktan yakındılar. En ufak bir şüphede, apar topar gözaltına alındıklarını, suçsuz olduklarını ispat edinceye kadar bazen aylarca hapiste kaldıklarını, bu şekilde mağdur olan birçok arkadaşlarının bulunduğunu dile getiren başkanlar, artık kendi statülerinin net bir şekilde ortaya konmasını istediler. Mahalli İdareler Kanunu çıkarılmadığı gibi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da Hükümetimiz çekinceler koymuştur. Görünen o ki; çok hizmetler beklediğimiz, oylarımızla seçtiğimiz, hepimize en yakın olan yöneticilerimiz, başkanlarımızın elleri kolları bağlanmış. Bunlara daha 1930'larda verilen yetkiler bile teker teker ellerinden alınmış. Merkezi yönetim zaman içinde bütün yetkileri kendinde toplamış, mahalli idereleri zayıflatırken, kendi taşra teşkilatlarını güçlendirmiş, yetkileri onlara devretmiş. Ankara'ya gidenler de bu problemi unutuyor. Çağdaş bir anlayışla yerel yönetimleri güçlendirme yönünde reformlar yapılacağına, 2002 Türkiyesi'nde bu haklar 1930'lu yılların Türkiyesinin bile gerisine düşürülmüş... Belediye Başkan Yardımcılarına verilmeyen haklar Türkiye'de bazı belediye başkan yardımcıları, hiçbir sosyal güvenceleri olmadığı halde, mesai saati kavramı gözetmeden, gerekirse günde 10-12 saat çalışabiliyorlar. Sosyal güvence açısından geçici işçiler ile aynı statüde bile tutulmayan ve kendisine bir belediyenin, dolayısıyla bir ilçenin tüm sorumluluğu, imza ve karar verme yetkisi verilerek zor şartlarda görevlerini sürdürüyorlar. Ülkemizde yürürlükte olan kanunlar çerçevesinde belediye başkan yardımcıları 2 farklı şekilde göreve getirilirlerken, buna göre de 2 farklı uygulamaya tabi tutuluyorlar. 1) Memur statüsünde belediye başkan yardımcısı: Belediye başkanı tarafından atanır ve belediye meclisince onaylanmakla ataması kesinleşir. 2)Belediye meclisi üyeleri arasından başkan yardımcısı seçilmesi: Bunların görev süresi meclisin görev süresi kadardır. Meclis üyeleri arasından seçilen başkan yardımcılarının bulundukları pozisyon kanunlarda tam bir açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu da birçok konunun çözümsüz kalmasını beraberinde getirmiştir.Danıştay ve Sayıştay'ın bu konuda verdikleri kararlar vardır. İşte bunlardan biri de Danıştay 1. Dairesi'nin 17.03.1993 gün ve E.1993/7, K.1993/48 sayılı kararıdır. Bu karara göre; Bunlara verilecek ödeneğin tespiti hususunda mevzuatta herhangi bir hüküm yer almamıştır. Belediye meclis üyeleri arasından atanan başkan yardımcılarının memur statüsündeki diğer başkan yardımcılarından farklı nitelik ve durumda olması, bunlar hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun uygulanmasını mümkün kılmamakta, dolayısıyla belediye başkanlarına uygulanan bütçe ve muhasebe usullerinin bu kişiler hakkında da uygulanmasının tabii ve kaçınılmaz olduğu sonucuna ulaşılmış bulunulmaktadır. Buna göre, belediye meclis üyeleri arasından belediye başkan yardımcılıklarına atananlara verilecek ödeneğin, atandıkları kadronun karşılığı olan miktarla sınırlandırılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Sayıştay 2. Dairesi 07.12.1993 gün ve 30719 sayılı kararında olduğu gibi, Danıştay görüşüne paralel bir görüş paylaşırken ayrıca atama işleminden ve görevin sürekliliği dolayısıyla da memuriyetten bahsedilemeyeceğine göre, meclis üyeleri arasından seçilecek belediye başkan yardımcıları için kadro aranmasının da söz konusu olmadığına karar vermiştir. Kendilerine yasalarla yetkiler verilen, yetkileri çerçevesinde belediye başkanı adına hareket edebilen, ita amirliği sıfatı taşıyan belediye başkan yardımcılarının alacakları ödenekler konusunda da hiçbir sınırlandırmaya gidilemeyeceği Danıştay tarafından karara bağlanmıştır. Fakat meclis üyeleri tarafından seçilen belediye başkan yardımcılarının sosyal güvenlik kuruluşlarıyla bağlantılarına yasalarda değinilmediği gibi Danıştay, Sayıştay gibi adli makamların içtihatları da henüz teşekkül etmemiştir. Bu konuda hukukçularda bu kimselerin en azından Bağ-Kur veya SSK ile mevcut kişisel ilişkilerinin devam ettirilmesi gerekliliği konusunda görüş birliğine varıyorlar. (Emekli Sandığıyla bağlantılı kılınmaları ancak açık kanun hükümlerinin vazedilmesine bağlıdır.) Tüm bunlara istinaden Belediye Meclis üyeleri arasından seçilen başkan yardımcılarına da belediyenin tüm sorumluluğu ve yönetimi teslim edilirken, karar verme ve imza yetkisi verilirken, buna karşılık herhangi bir sosyal güvenceden yoksun bırakılarak, hizmet vermeleri bekleniyor. > Fatma Savaş -BOZÜYÜK

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.