Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca hazırlanan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği'nde gözden kaçan, dikkate alınmayan, halen giderilmemiş olan ve pek çok insanı mağdur eden ifade eksikliği bulunmaktadır. Ana caddeye cepheli ve paralel uzanan, eski yerleşim adalarındaki arsalarda, sonradan yapılan plan değişikliklerinde, adanın ön ve arka sırası birlikte düşünülmediğinde, arka sırada olanların hakları elinden alınarak, ön sıraya verilmiş olmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. Maddesi, adanın bütünü dikkate alınmadan, ön sıraya 9-10 kat ve arsa kullanımı %80 hakkı verildikten sonra, arka sıra kat talebinde bulununca hatırlanmaktadır. Halbuki, yönetmelikler kanunlara aykırı olamaz. Kanunlar ve yönetmeliklerdeki eksik ifadeler, Anayasal haklarımızın elimizden alınmasına sebep olmamalıdır. Anayasamızda, "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" denmektedir. Yapılan değişikliklerle, ana caddeye cepheli ve paralel uzanan adalarda, arka sıra ilk haliyle aynı katta bırakılarak (3 kat), ön sıra önce 5, sonra 9-10 kata kadar çıkarılmaktadır. Bu kat artışları ön sırayı ihya, arka sırayı mahvetmektedir. Arka sıra 3 katta kaldığından, ön sıra binaların arka cepheleri de açık kaldığından; ön sıra değeri, hem önündeki yoldan hem de arka sıranın hava sahasını kullanmasından dolayı, katlarla ifade edilecek şekilde ihya edilmektedir. Arka sırada soba bacaları çekmez, televizyon yayınları izlenemez, uydu yayınları bile alınamaz ve en önemlisi güneş ışığı bile odalara düşmez hale geliyor. Böylece arka sıra öldürülüyor. Arka sıra 3 katta bırakılarak, hava sahası ön sıraya kullandırılarak, ön sıraya imtiyazlar tanınıyor. Anayasaya aykırı bir durumdur? Yine Anayasamızda, "Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" denmektedir. Yönetmelikteki ifade eksikliğinden dolayı, belediyenin yaptığı düzenlemelerle, kişilerin maddi varlıklarını koruma hakları elinden alınmaktadır. Belediyeler düzenlemeleri yaptıktan sonra o adadaki hakkı olanlara karar tebliğ edilmediğinden, vatandaşın haberi olmadığından, süresi içerisinde itiraz edip hakkını arayamıyor. Zaman içerisinde mülkün değeri öldürülerek şahsın mülkiyet hakkı elinden alınmaktadır. Bu tür sonradan yapılan imar planı değişikliklerinde, eski yerleşim alanlarında bir zümreyi koruma, kayırma ve ihya etme adına, ön sıra 9-10 kata kadar yapılaştırılıyor. Arka sıra ise 3 katta kaldığından, fiziki olarak eskidiğinde, ekonomik açıdan şahıslarca yenileme imkanı olmadığından, müteahhitlerce rantabl olmadığından binalar yenilenemiyor. Böylece şahsın 50-60 yıllık mülkü heder oluyor. Bitişik nizamda yan sokak, arka sokak genişliği dikkate alınmadan (4-6 m), sokaklara terk yaptırılmadan, sundurmalarla doldurularak, arka sokağa kadar aynı katta ve yükseklikte binalar yaptırılıyorsa ki yaptırılıyor. Mevzuat yapma - düzenleme yetkisi kendisine verilmiş olan memurun-amirin, mevzuattaki eksik ifadeyi tamamlaması için, mahkemelerden görüş almasına gerek olmadığını herkes bilmektedir. Kanunlar ve yönetmelikler insanların anayasal haklarını korumak için vardır. Ana caddeye cepheli ve paralel uzanan, eski yerleşim adalarında, sonradan yapılan değişikliklerde, insanların belediyelerce mağdur edilememeleri için; ilgili mevzuata, "Ana caddeye cepheli ve paralel uzanan adanın iç sırasındaki parseller, iki sıra arasından yol geçmemek şartıyla, arsa kullanımı, bina yüksekliği ve çıkmalar aynen ön sıra gibi değerlendirilerek imar ruhsatı verilecektir." cümlesi eklenerek, arka sırada yeri olan şahısların, değişik anlayıştaki yöneticilerin vereceği zarardan korunması gerekir. Böylece eski yerleşim adalarında oturan, eski bina sahiplerinin de mağduriyeti giderilmiş olur. Nejdet Saltan >> Göğüs MR'ını kadın görevliler çekemez mi? Sağlık Bakanlığı'na; Biz kadınlar sık sık meme MR'ı ya da ultrasonu çektirmek için hastanelere gidiyoruz. Hastanelerimizde bu işleri maalesef genelde erkek görevliler yapıyorlar. Utanıyoruz, sıkılıyoruz. Aynı zamanda doktor olan Bakanımız bunu çok iyi bilir. Tıpta utanma olmaz ama imkanları da zorlamamız gerektiği kanaatindeyim. Sağlıkta geldiğimiz bu günkü noktada, artık muayene olacağımız doktorları bile seçebiliyoruz ama MR çektireceğimiz görevliyi tercihimiz yok. Hassasiyetimiz göz önünde bulundurularak, bu tür görevlere yeteri kadar da kadın görevli atanması ve doktor tercihinde olduğu gibi, bu görevlilerin de hastanın tercihine bırakılması çok faydalı olacaktır. H.K. >> Afetlere karşı acilen şunlar yapılmalı Sayın Başbakan'ın dikkatine; Bilindiği gibi, Dünya'da ve Türkiye'de afetler; günden güne artarak devam etmektedir. Bunları önceden tahmin, tespit etmek; gerekli tedbirleri almak için uzman yetiştirilmesi şarttır. Bu konuda bazı hususları ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum: 1. Ankara'da, teknik altyapısı uygun bir üniversite bünyesinde; Astronomi, Meteoroloji, Yerbilimleri Fakültesi kurulmalıdır. Burada, ilgili sektörlerde, birimlerde klavuz olacak özel mühendisler yetiştirilmelidir. 2. Üniversite ve bütün okullarda; afetler, deprem, kurtarma, ilkyardım konularını ihtiva eden kapsamlı bir ders, mecburi olarak okutulmalıdır. 3. Bilhassa Fen ve Mühendislik Fakültelerinde, Tarih ve Türk Dili Dersinin yerine, "Deprem ve Kurtarma" gibi özel dersler okutulmalıdır. 4. Her türlü bina ve tesisler; ekolojik, topoğrafik, coğrafik, jeoteknik olarak en uygun yerlere kurulmalıdır. 5. Meşe ormanlarımız hızla arttırılmalıdır. Bir vatandaş > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00