Kriz bitmedi, gündem değişmedi; "Türkiye Arjantin olmaz"... Sayın Milletvekilleri, bu millet sıkıntılarını ve problemlerini, devleti ve demokrasiyi zedeleyici hareketlere dönüştürmüyorsa; bu size olan bağlılık ve saygısından değil, onlara en yakın olan belediye başkanlarındandır. Sabahtan yatağından kalkan işsiz, aç ve açık insan belediye başkanının karşısına dikilir; ilin valisini, sağlık müdürünü, iş kurumu müdürünü tanımaz ve gitmez. Belediyeler, bünyelerinde oluşturdukları sosyal yardım müdürlükleri ile kıt kanaat yardımlarını yapmakta, yapamadıklarına da yol göstermektedirler. Sayın yetkililer, Türkiye'deki insanlar, etrafınızdaki mutlu insanlardan ibaret değil. Demokrasimizin gözbebeği, altyapısı belediyelerin, bilhassa Doğu'daki belediyelerin ekonomik güçleri ve kısıtlı yetkileri arttırılırsa problemlerin çoğu çözülür ve bu kriz illeti de Türkiye'yi terk eder... > Turan Kocaman - Yakutiye ERZURUM İSKİ'nin hizmet aşkı! İlk sözleşme numarası 2768643 olup, daha sonra "Gazi"ye mukavele yapılan su kesme macerası şöyledir: Faturada borç görünmesine rağmen, sözleşme numarasıyla defalarca, İSKİ'nin Eminönü İktisat Bankası içindeki, gecikmiş faturaların da ödendiği yerine gittim; her defasında "borcu yoktur" cevabı verildi. Abonenin son ödeme tarihi 29.01.2002 olmasına rağmen, suyu 17.01.2002 günü mesai bitiminden sonra kestiler. Hizmet aşkına bravo! 18.01.2002 günü, sözleşme numarası ile tekrar borç soruldu. Yine "borcu yok" cevabı alındı. Aramalar sonucu mukavele numarası tesbit edildi, parası aynı gün yatırıldı. Telefon edildi, faks çekildi. 19.01.2002 günü tekrar bildirildi. Kayıt alındı. Muhtarın oradan da telefon edildi, "Cumartesi de olsa açacağız" dendi. Ama açılmadı. Tatilde kombi çalışmadı, o da tatile girdi. Evdekiler ve misafirler hasta oldu. 21.01.2002 günü durum tekrar bildirildi. Açık görünüyormuş. Açıcının cep telefonu alındı. Abonesinin son ödeme gününe daha vakit olmasına rağmen, suyunu kesip, hasta olmasına yolaçan İSKİ, bunun bedelini ödemelidir. > G. Ş. - Yakuplu / İSTANBUL Benim bebeğimin kanı da mı atıldı? Sağlık Bakanlığı'nın dikkatine; 14 Ocak 2001'de ablamın bebeği oldu. Bilindiği gibi, bazı tahliller için topuktan kan alınması gerekiyor. Biz de bu amaçla, Afyon Saipata Mahallesi 7 nolu sağlık ocağına telefon ettik, "getirin" dediler, götürdük. Kan alacak hemşire, "almam, alsam da atarım" diyerek bize ters davrandı. Ben de bir sene önce aynı ocakta bebeğimin topuğundan kan aldırmıştım. Acaba benim bebeğimin kanı da mı atıldı? Bu hususlarda sorumluluğu bulunanlara gereken müeyyideleri kim uygulayacak? > Hatice K. - AFYON Polislerimize tatminkâr bir zam verilmeli Son günlerde gündemde olan bir konudan, polislerin ücretlerini iyileştirme taleplerinden bahsetmek istiyorum. Toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak için gece-gündüz fedakârca çalışan polislerimize, hakettikleri ücret ödenmiyor. Çalışma şartlarını, ücretlerini beğenmeyen memurlar soluğu meydanlarda alıyor, seslerini duyurabiliyorlar. Polislerimizin böyle bir hakları da yok. Çilelerini, sıkıntılarını hep içlerine atarak, büyük bir özveriyle çalışan polislerimizin bu problemleri halledilmelidir. İçişleri Bakanımız bu haklı isteğinde ısrarcı olmalı, diğerleri de bu haklı isteği engelleme vebaline girmemelidir. > Ayla Öztürk - İSTANBUL