Belediyelerin çaresizliği

A -
A +

Türkiye Gazetesi'nin 20 Haziran 2002 tarihli sayısında "Konuşan Türkiye" isimli köşenizde "Savaş Esirlerine Bile Yemek Verilirken, Biz Açlığa Terkedildik" başlıklı, Özcan Öztürk imzalı bir yazıyı üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Basın sektörünün özverili emekçilerinden biri olduğunuzu düşünüyor ve çalışmalarınızda halktan yana olduğunu biliyoruz. Yokluğu ve yoksulluğu duygusallığı ile gazetenize mektup yazan Sayın Özcan Öztürk'ün duygularını anlamamız mümkün. Gerçekten de iktidara geldiğimiz 18 Nisan 1999 yerel ve ulusal seçimler sonrasında bizden önceki belediye başkanının; kanalizasyon, SSK, maliye ve piyasaya bıraktığı borçlar nedeniyle aylardır maaşlarını alamayan çalışanlarımızın bu faryatlarına bir çare bulabiliriz inancıyla Gölbaşı Belediye Başkanlığı görevini kabul etmiştik. Ancak İller Bankası'nın partizanca yaklaşımları sonucu, sadece biz değil, yüzlerce belediye aylardır çalışanlarına maaş veremedikleri gibi hiçbir hizmet üretememe noktasına gelmiş, sonuç olarak kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Belediyelere haciz geliyor İkinci bir konu olarak; malum iddialar nedeniyle hakkımızda birçok dava açılmış olup, bu konu ile ilgili olarak ağır ceza mahkemesinde yargılanmamız devam etmektedir. Ancak bu konuda şimdiye kadar kesinleşmiş herhangi bir ceza almadığımızı ifade etmek istiyorum. Üçüncü bir iddia ise; belediyeye ait bazı gayrimenkullerin satıldığı ancak çalışanlarına bir kuruşluk ödeme yapılmadığıdır. Belediyeye ait bazı gayrimenkullerin satıldığı doğrudur. Ancak satışlardan gelen paralar belediye üzerine konmuş onlarca haciz davası nedeniyle alacaklarını haciz yoluyla almak isteyen kişilere verilmek zorunda kalınmıştır. 9 milyar ödenek olur mu? İller Bankası, belediyemize göndermesi gereken para miktarının her ay istisnasız yüzde 80-90'ını kesmektedir. Örneğin Haziran ayı ödeneği 30 bin nüfuslu ilçemize 9 milyar Türk lirasıdır. Bu ödenekle siyasi ayrımcılık yapsak ne olur yapmasak ne olur? Bizler, sadece bizim belediyemizin değil, bizler gibi yüzlerce belediyenin de içinde bulunduğu çaresizliği sergilemenizi ve gerçek sorunların, sorumsuz siyasetçiler ve partizan tavrı ile İller Bankası'nın olduğunu kamuoyuna açıklamanız için elimizdeki bütün bilgi ve belgeleri açıklamaya hazırız. Ankara'dan yönetilemez Aylardır maaş alamayan belediye çalışanlarımız, parasızlıktan hizmete susamış halkımıza, altyapı sorunları nedeniyle birçok bulaşıcı hastalıkla karşı karşıya kalan çocuklarımızı, bizleri cezalandırmalarıyla rahat edeceklerse her türlü cezaya razıyız. Ancak elinizi vicdanınıza koyun da düşünün. Bu insanları açlığa çaresizliğe sürükleyenler bizler miyiz, yoksa hortumcular, Yerel Yönetim Yasası'nı hâlâ çıkarmayanlar, ödeneklerimizin yüzde 90'larını faiz adı altında kesenler inatla herşeyi Ankara'dan yönetmek isteyenler midir? Bizlerin hassasiyetinin de aynı sütunlarda ses bulması umuduyla. > Sait Özer - Gölbaşı Belediye Başkanı İş ahlâkına davet Gazetenizin ve köşenizin eski bir okuyucusu olarak size yazacağım bu meselemi köşenizde yayınlarsanız çok memnun olacağım. 15-5-2002 tarihinde kiraya verdiğim ve 17-5-2002'de faaliyete başlayan dükkânım maliyeye kayıt yaptırmadan, belediyeden ruhsat almadan, çalıştırdığı iki işçisini SSK'ya kayıt yaptırmadan faaliyetine devam etmektedir. 8-7-2002 tarihinde Alo Maliye 189 telefonuna yaptığım şikayetten üç gün sonra 11-7-2002 tarihinde durumu öğrenmek için tekrar telefon ettiğimde bana ancak üç hafta sonra kontrole gelebilecekleri söylendi. Ülkemiz borç içinde yüzerken bazı kimselerin kayıt dışı çalışmaları ve ilgililerin çok geç olaya müdahale etmelerini yadırgıyorum ve size hayırlı günler diliyorum. > Emine Şeyma Üzümcü Örnek hayatlar Hayatımızdaki zıtlıklar gün geçtikçe artıyor. Zengin lüks eğlence yerlerinde su gibi para harcanırken, fakirin çocuğu kışlık okul harçlığını çıkarmak için çöplük dolaşıyor. Kağıt, hurda, pet şişe topluyor. Meclistekiler ise koltuk kapma yarışında ülkenin halini görmüyor. Ama tüm bu zıtlıklara ve olumsuzluklara rağmen çok da iyi şeyler oluyor memleketimizde. İşte bunlardan iki örnek: Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'nun üç yıl önce başlattığı (SHÇEK) proje kapsamında çocuk bakımı konusunda eğitim gören 17-18 yaşlarındaki genç kızlarımız 5 ile 9 yaş arasındaki çocukları kapı kapı dolaşarak topluyor. Eğlenelim-Oynayalım-Öğrenelim adlı programla çocukları yazın eğitiyor. İnşaallah tüm Türkiyemizde yaygınlaşır. İkinci örnek ise, İznikli bir emekli askerimiz olan Süleyman Çobanoğlu. Yurdun her yerinde görev almış bu subayımız aynı zamanda Türkiye yüzme şampiyonu. > Isparta'dan Emine Hanım

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.