Emaneti onlara teslim eder, belirtilen süre zarfında yaşadığım ülkeyi yönetmelerini onlardan isterim...Muhatap olarak sadece onları bilir, onlardan hesap sorar, cezalandırır, emaneti geri alır bir başkalarına veririm. Nitekim öncekilere öyle yaptım, ülkeyi iyi yönetemediler, sandıkta okkalı bir ceza vererek hepsini Meclis dışında bıraktım... Bana güven veren şimdiki iktidarı seçtim. Şimdiye kadar beni pişman etmediler, umarım hep böyle devam eder. Memnun kalırsam, bir dahaki seçimde de emaneti onlara vererek ödüllendiririm. Sözlerinde durmazlarsa, öncekilerin akıbetine uğrayacaklarından kimsenin şüphesi olmasın... Zaten okuduğum bütün kitaplarda demokrasinin bu olduğu yazılıyor, Kopenhag Kriterleri de bunu sağlamak için konulmuş. Avrupa Birliği de göründüğü kadarıyla bunu istiyor... Bütün amaç, iltimaslıları ortadan kaldırmak, gücünü milletten almayanlara engel olmak, halka tepeden bakanlara fırsat vermemek, millete rağmen yapılacak dayatmaları önlemek... Hasbelkader bazı makamlara gelmiş, benim verdiğim vergilerle maaşını alan, benim de hak sahibi olduğum lüks lojmanlarda oturan, benim sağladığım imkânlarla son model makam otolarına binen bazı bürokratların; kendilerini benden daha akıllı görerek, benim adıma karar vermeleri, vatanı benden daha çok sevdiklerini iddia ederek, beni bazı özgürlüklere layık görmemeleri, kendilerine vermediğim bazı yetki ve hakları kullanmaları çok ağırıma gidiyor... Benim vekalet verdiklerim, eğer benim adıma emanete sahip çıkmazlarsa, hesabı yine onlardan sorarım. Çünkü benim muhatabım sadece onlardır... Sağlık Ocağı çalışanları üvey evlat mı? Sağlık Bakanlığı'na; Bizler, sağlık sisteminin en önemli kısmı olan "koruyucu sağlık" hizmetlerini yürüten; doktoru, yardımcı sağlık personeli, hizmetlisi, şoförü ve diğer personeli ile zor şartlar altında çalışan, devletin şefkatli elini memleketin en ücra köşelerinde hissettiren Sağlık Bakanlığı çalışanlarıyız. Bu yazıyı Tokat ilinden yazıyoruz, ama haykırışımız, tüm Türkiye'de aynı sıkıntıları yaşayan meslektaşlarımız içindir. Bilindiği üzere, hastaneler, personeline uzun yıllardır "Döner Sermaye" adı altında 3 aylık (şu anda her ay) dönemler halinde paralar dağıtmaktadırlar ve bu nedenle bu kurumlar her zaman cazip olmuştur; torpili olanlar, haklı olarak hiçbir yönden avantajı olmayan Sağlık Ocağında çalışmayıp, hastanede çalışmaktadırlar. Ayrıca Sağlık Bakanlığı, Ankara'daki Bakanlık personeline de, Osman Durmuş zamanında başlatılan ve devam eden sisteme göre, her ay düzenli olarak kaynağı tüm Türkiye'den toplanan "Döner Sermayenin" bir kısmından oluşan, oldukça yüksek (maaşa göre) paralar dağıtmaktadır. 2.5 yıl önce bu uygulama sağlık ocakları için de gündeme geldi. Yasa çıkarıldı, ama her ne hikmetse Tokat ilinde bizler daha 4 defa döner sermaye alabildik, bildiğimiz kadarı ile diğer birçok ilde de durum pek farklı değil (Ödenen paranın toplamı hastanelerin 1 aylığı kadar bile değil). Kısaca Bakanlık çalışanları ve hastaneler bu parayı almakta Sağlık Ocakları ise avucunu yalamaktadır. Acaba Sağlık Ocakları Bakanlığın üvey evladı mıdır, buralarda hizmet üretilmiyor mu? Bir Grup Sağlık Ocağı Çalışanı-TOKAT