Benden sonra yazılanlar Hacca gidiyor, ben bekliyorum

A -
A +

Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Ben, 2007 senesinde Hacca gitmek için yazıldım. Daha önceki yıllarda yazılmış Hacı adaylarına öncelik tanındı, hepsi gönderildi. Doğrusu da buydu. 2007'de yazılanlara da sıra numarası verildi; gidemeyenler bu sene ve gelecek senelerde gitmek üzere bekledi. Verilen sıra numarasına göre benim de bu sene gitmem gerekirdi. Ne yazık ki, sistemde bir değişiklik yapıldı, ortalık allak bulak oldu. Bu durumda ne zaman Hacca hideceğim hiç belli değil. Şansım yaver gitmezse, sonradan yazılan torunum yaşındakiler de benden önce gidebilecek... Bizler sıramıza razıyız, bizden önce yazılanların bizden önce gitmesine itirazımız yok; ama bizden sonra yazılanların bizden önce gitmesini haksızlık olarak görmekteyiz. Kapı komşum bu sene yazıldığı halde kurası çıktı, ben bekliyorum. Lütfen sistemdeki adaletsizliği giderin, herkesi yazılış sırasına göre gönderin... * Rıfat Aslan - İSTANBUL >> 10 binlerce ağaç diken Rahim hocaya, sulama için boru da mı verilmez? Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı'na; Gündemlerin çok değiştiği bir ortamdayız. Bu çok normal; bulunduğumuz topraklar bir Angola değil. Ülkemizin bulunduğu coğrafi konum ve mevcut milli potansiyelimiz yüzünden, küresel güçlerin hedefi olduğumuz hiçbir zaman unutulmamalıdır.. Bunlar da geçer, unutulur; Bu yaşlı insan nelere şahit oldu! Daha önce de bu köşede belirtilmişti; kendi imkanlarımı kullanarak 10 bin ağaçlık bir orman oluşturdum. Eğer imkan sağlanırsa 50 bin ağaç dikebileceğim yerim var. Diktiğim bu ormanın su ihtiyacı olduğunu birçok kuruluş ve devletimin yetkililerine yazdım (Çaresiz olmasam hiç kimseyi rahatsız etmezdim.). Çalışmalarımı görmek için epey gelip giden oldu. Maşallah, deyip gittiler. Bir netice alamadım. Elimdeki imkanlarımı da bitirdim. Orman sadece dikmekle olmuyor. Koruyacaksın (Etrafını hasır telle koruma altına aldım), sulayacaksın. Yağışlar az. Hele benim bulunduğum çevre azın da azı. Bazı kişiler üç beş ağaç dikip, büyük bir iş yapmış gibi ortalığı ayağa kaldırır, şurdan burdan yardım alır, telefon mesajı v.s. kullanır.. Ben öyle yapmadım, on binlerce ağaç diktim, devletime ve başkalarına bir kör kuruşluk yük olmadım. Şu an ağaçlarım güzel yaşıyorlar. Fakat susuzluk tehlike. Bana sadece 2,5 km beşlik boru gerekli. Eğer bu borular temin edilirse susuzluk problemi çözülecek... * Rahim Demirbaş - Konya - EREĞLİ >> Kültür ve Turizm Bakanlığından açıklama 04.04.2008 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Tarihi eserlerimiz iyi korunmuyor" başlıklı bir yazıya yer verilmişti. Konu ile ilgili, Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden gelen açıklama şöyle: "Ülkemizde, SİT alanları ve korunması gerekli kültür varlıkları ile ilgili işlemler, bunlarla ilgili gerçek ve tüzel kişilerin görev ve sorumlulukları, 2861 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, ilgili yönetmelikler ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararları doğrultusunda yürütülmektedir. İlgili kanunun 7. maddesinde belirtilen 'Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idaresinde ve denetiminde bulunan mazbut ve mülhak vakıflara ait taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları, gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan cami, türbe, kervansaray, medrese, han, hamam, mescit, zaviye, sebil, mevlevihane, çeşme ve benzeri korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespiti, envanterlenmesi Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yapılır' hükmü uyarınca, söz konusu yapıların tespiti Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılarak, ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca, 'korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı' olarak tescil edilmektedir. İlgili kanunun 51. maddesi kapsamında oluşturulan ve Bakanlığımızca belirlenen 31 adet "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu", görev alanları içindeki SİT alanları ve parsel ölçeğindeki korunması gerekli kültür varlıkları ile ilgili uygulama kararlarını oluşturmakta, uygulamalar koruma bölge kurulu kararı doğrultusunda gerçekleştirilmektedir." >> Tükettiğimiz gıdalar ne kadar sağlıklı? Sağlıklı hayat, sağlıklı gıdalarla mümkün olur. Oysa tükettiğimiz gıdaların çoğunun sağlığa zararlı olduğunu belirten uzmanlar var. Gıdalarda bulunan katkı maddelerinin bir çok hastalığa sebep olacağı belirtiliyor. Ne kadar hastane yaparsak yapalım, ne kadar doktor yetiştirirsek yetiştirelim; halkımıza sağlıklı gıdalar sunamıyorsak, sağlık hizmetlerinde başarılı olmamız mümkün olmaz. Ülkemizde üretilen ve ithal edilen gıdalar daha titiz şekilde denetlenmeli. En çok tükettiğimiz gıdaların başında ekmek geliyor. Ekmekte kullanılan katkı maddeleri sağlığımıza zararlı ise, buna kesinlikle göz yumulmamalı. Ekmeğimiz beyaz görünsün diye sağlığa zararlı olma ihtimali olan katkı maddeleri kullanılmamalı. Çarşıda, pazarda, marketlerde satılan gıda maddeleri tamamen güvenli olmalı, sağlığımıza zararlı hiçbir madde ihtiva etmemeli ve yetkililer bu hususları dikkatle takip etmelidir. Ülkemizdeki bazı yasal boşluklar ve denetim eksikliği, birilerinin zararlı maddelerine pazar olmamıza sebep olmamalı. Birileri para kazanacak diye, sağlığımız riske atılmamalı... * Hüseyin Aksu

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.