Sayın yöneticilerimize; Geçen gün televizyonda haberleri izlerken birkaç husus zihnime takıldı. Dünyada huzur ve sükunetin kaynağı olan ülkemde yaşanan olaylarla dumura uğrayan beynimde bu suallerin cevabını bulamadım ve bu ülkeyi yönetenlerden bir vatandaş olarak cevap istiyorum. 1-Eşcinseller ellerinde sopalarla önlerine geleni taciz ediyor, yolu trafiğe kapatıyor, vurup kırıyor, polislerimiz ellerinden geldiğince onlara müşfik davranmaya gayret gösteriyorlardı. Son yıllarda bu tip vatandaşların gemi azıya aldıkları bir hakikat. Bu Luti sapıklığın giderek yaygınlaşması Türk milletinin geleceği açısından bir tehlike olarak görülmüyor mu? Eşcinsel sanatçılara gösterilen aşırı ilgi ve bu tip vatandaşların meydanı boş bularak çoğalması Allahü tealanın gazabını üzerimize çekmez mi? 2-Türkiye'de 5000 "kilise ev" kurulduğu ve bu kiliselerin cemeatinin siz yöneticilerin yıllardır dinini ve mukaddesatını öğretmediğiniz Türk gençlerinden oluştuğu dile getirildi. Dinimizin öğretilmesini yasaklayarak Türk gençliğini cahil bırakmanın, onların satanist veya Hıristiyan olmasına yol açacağını düşünemiyor musunuz? Hıristiyan Moon tarikatı lüks otellerde ve birçok entelektüelin katılımıyla ayinler ve toplantılar düzenlemektedir, milli eğitime bağlı bir azınlık okulunda kilise olduğu ve bu kilisede çocuklara ayin yaptırıldığını ekrandan tüm ülke izledi. Türk Milletinin miladının 1923 olduğunu iddia eden Milli Eğitim Bakanımız da sanırım seyretmiştir, Atatürk'ün cumhuriyeti ve vatanı emanet ettiği Türk gençliğinin büyük bir hızla Hıristiyanlaşmasını acaba nasıl karşılıyor? Rahibe okullarında okuyan kız öğrencilerin giydiği, yüzünden başka her yeri kapalı siyah giysiyi nasıl değerlendiriyor? 3-Oniki, onüç yaşlarındaki İmam Hatip öğrencisi kız öğrencileri, polisin kıyasıya coplaması ekranlara yansıdı. Bu okulları devlet açmadı mı? Bu insanlara siz sayın yetkililerin yaptığı muamele neyin nesi, bir türlü işin içinden çıkamadım. Şu anda ben de lise öğrencisiyim. Devletimi, milletimi ve ülkemi uğrunda ölecek kadar seviyorum, ama bu hadiseler zihnimi bulandırıyor. Benim gibi milyonlarca gencin de kafası karışıyor siz büyüklerimizin bu uygulamaları karşısında. Eğer kafamızda oluşan bu soruları cevaplayıp, mantıksız uygulamalarınıza devam ederseniz ülke uğrunda ölümü göze alacaklardan çok, şeytan için ölümü seçenler artacaktır. Bütün bunların vebali siz büyüklerimizin ve yöneticilerimizin olacaktır. > Ahmed Arkun - REŞADİYE 50 bin lira için yolcuyu geceyarısı otobüsten attılar! 30/05/2002 tarihinde 23 sularında Büyükçekmece'den Yenibosna'ya geliyorum. Kumburgaz-Yenibosna hattında çalışan 23'lük yarım otobüslerden birine bindim, plakası 34 TB 080, Cennet durağına geldiğimizde bir yolcu bindi, 1 milyon para verdi. Muavin geri 500 bin lira iade etti. Şahıs "450 değil mi, buradan 450 bin lira alıyorlar" dedi. Hay demez olaydı. Bu arada biraz ilerlemiş olduk ve Florya geçidine geldik. Muavin hiddetle şoföre seslendi, "Abi hemen dur, hemen hemen hemen". Şoför muavine baktı, "hayırdır" der gibi. "450 verecekmiş, hemen dur" dedi. Şoför E-5 karayolunda, hem de bir köprü üzeride durdu, 50 bin lira isteyen yolcuyu otobüsten attılar. Sonra da şoförle muavin arasında olayın kahramanlık muhabbeti başladı. Şimdi insanların 70 bin lira daha ucuza ekmek almak için neden kuyruklara girdiklerini iyi anlıyorum. Ve 50 bin lirayı hesaplayan yolcuyu, hem de bir köprü üzerinde yolda bırakıyorlar. Bu olay, hem insanlık için bir ayıptır. Hem de yukarıda hattını ve plakasını verdiğim otobüs işletmecileri için bir suçtur. Hiç değilse sonraki durakta indir. Emniyet şeridi bile olmayan bir köprü üzerinde dur ve yolcu indir. Hatta sen hiç parasız kalmadın mı? Sana birileri birşeyler aldığında "yoksa kalsın abi" dediğin olmadı mı? > İsmi mahfuz - İSTANBUL 2 hafta kaldı bizi anlayın artık! Ben, Kadıköy İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencisiyim. 3 aydır sokaklardayız. Sadece okula girmek istiyoruz. Bizi artık duyun. 7 yıl önce girdiğim okuluma, nedense bitirmeme az bir süre kala, beni almıyorlar. Bu iş için çok sevdiğimiz polislerimizi kullandılar. Ben daha 17 yaşımdayım, sadece 7 yıldır devam etmekte olduğum okuluma girmek isteğim yüzünden joplarla tanıştım. Tek sebebi okuma isteğim. Son iki hafta kaldı, hâlâ mı bizi görmeyecekler. Hani demokrasi, hani çağdaş Türkiye, hani insan hakları?!! > İsmi mahfuz - İSTANBUL İçişleri Bakanlığı'ndan açıklama 21 Mayıs 2002 tarihli gazetemzin bu köşesinde yayımlanan "Fazla mesai ücretleri neden farklı" başlıklı yazı ile ilgili, Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcülüğü'nden gelen açıklama şöyle: 1-A. 6245 sayılı Harcırah Kanununun 49. maddesinde, "...asli görevleri nedeniyle memuriyet mahalli dışında ve belirli bir görev bölgesi içinde fiilen gezici olarak görev yapan memur ve hizmetlilerden görev ünvanları ile iş ve çalışma özellikleri uygun görülenler Maliye Bakanlığı'nca vize edilen cetvellere dayanılarak fiilen gezici görev yaptıkları günler için almakta oldukları aylık-kadro derecelerie göre müstahak oldukları yurtiçi gündeliklerinin üçte biri günlük tazminat olarak verilir..." denilmiştir. Kanunun bu hükmüne göre, yolluk karşılığı tazminatın ödenebilmesi için, Bölge Trafik Şube Müdürlüğü personelinin şehirlerarası karayolunda fiilen görev yapması gerekmekte olup, Şehiriçi Trafik Şube Müdürlüğü'nde görev yapan personele, seyyar personel tazminatının ödenmesi mümkün bulunmamaktadır. B. Fazla çalışma ücreti, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun en son 4638 sayılı Kanunla değişik ek 21. maddesindeki "657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil); a) Emniyet Hizmetleri Sınıfı'na dahil kadrolarda bulunanlardan; 1. Özel Harekat ve İstihbarat Birimlerinde görev yapanlara %35, 2. Siyasi Hzmet, Çevik Kuvvet Birimleri ile köprü ve hassas bölgeleri koruma görevlerinde fiilen çalışanlarla, panzer sürücüsü ve operatörü olarak görev yapanlara %31, 3. Diğer birimlerde görevli olanlara %27, b) Yardımcı Hizmetler sınıfına dahil kadrolarda bulunan Çarşı ve Mahalle Bekçilerine %13, tutarını geçmemek üzere İçişleri Bakanlığı'nca belirlenecek usul ve esaslara göre fazla çalışma ücreti ödenir. Bu ücretten damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz..." hükmüne ve İçişleri Bakanlık Makamına oranların yarısına kadar ilave ödeme yetkisine istinaden ödenmekte olup, ödemeler birimler esas alınarak uygulanmaktadır. 2 - Ek göstergenin 8. dereceden başlatılarak verilmesi ve bu artışın emekli mensuplarımıza da yansıtılması yönündeki son hazırlanan Kanun Tasarımıza ilgili kurumlardan olumsuz görüş gelmiştir. Ancak, hazırlanacak her türlü tasarıda emekli olmuş mensuplarımızın da faydalanması için çalışmalarımız devam etmektedir.