Devlet hastanelerine, özellikle SSK hastanelerine yolu düşenler bilir, sağlam giden hasta çıkar. Bir giden de iyice çaresiz olmadıkça bir daha gitmez. Araya eş-dost-ahbap koyanlar ise bir nebzecik memnun edilir. Halbuki bu hastanelerin finanse edilmesi için bütün çalışanlardan yüklü paralar kesilir. Hatta bu kesilen paralar özel sigorta şirketlerine ödense, beş yıldızlı bir sağlık hizmeti alınır, üstelik emeklilik zamanı geldiğinde de yüklü bir emekli maaşı... Birkaç sigorta şirketine uğrayan herkes bunun böyle olduğunu bilir. Yani kısaca, çalışanlar kendi paralarıyla rezil duruma düşürülüyor... Sigorta primleri de katlanarak alınır, ödeyemeyenlere haciz gider, ama verilmesi gereken sağlık hizmeti bir türlü düzelmez. Vatandaşın isteklerine itibar edilmez. Bu devasa tesisler en kötü KİT gibi çürümeye terkedilir... Gittikçe de bozulma, çürüme artıyor. İsminin verilmesini istemeyen "İsmi Mahfuz Bir Gariban" ilginç bir probleme dikkati çekiyor, hastalardan alınan "Bıçak Parası"na... "Normalde ücretsiz tedavi olmamız gerekirken, bu olmuyor. Hastaneden önce doktorun muayenehanesine uğramak gerekiyor. Ameliyat olacağımız söylenmişse, illa ki 'Bıçak Parası' ödemek gerekiyor. Bu olmadan ameliyat olunmuyor. Geçen aylarda bir arkadaşım SSK hastahesinde ameliyat oldu, safra kesesi ameliyatı. Sadece "Bıçak Parası" olarak ameliyatı yapan doktora 200 milyon TL. vermiş. Bu ameliyat kendisine 500 milyona malolmuş. Üstelik bu arkadaşım SSK'lı." Bunun gibi binlerce örnek olduğunu bilmeyen yok. Bu parayı vermek istemezseniz, günlerce kuyrukta beklersiniz, sıra gelirse, bütün eziyetlere göğüs gerip yılmadan tahlillerinizi de yaptırırsanız, ameliyatınız için birkaç yıl sonrasına gün alabilirsiniz... Bu durumu bilmezden gelen bütün yetkililer bizden daha iyi biliyor. Bu işin böyle gitmeyeceği gün gibi ortada. Hâlâ gariban vatandaşın parasını, kendisine hizmet etmeyen bu devasa tesislere akıtmanın anlamı ne? Bırakın vatandaş istediği yerde tedavi olsun. Bu hastaneleri de satar mısınız, kapatır mısınız, ne yaparsanız yapın... Ama sağlığı için para ödeyen bu yoksul halka bu hizmeti sunabilecek doğru-dürüst kurumlar bulun veya bırakın vatandaş bulsun... Gariban vatandaş bu işin çözümünü Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'den ve Bakanlar Osman Durmuş İle Yaşar Okuyan'dan acilen istemektedir. Sabırlar tükenmek üzere. Sadece icraat isteniyor, vaat değil... İlim yuvalarını karalamak yakışır mı? Devlet büyüklerimizin dikkatine; Ben, şu anda mağdur edilmek istenen binlerce öğrenciden birinin annesiyim. Çocuklarımız, siz büyüklerimizin gözetimi altında, merkezî sistemle okula yerleştirildi. Ancak şimdi bizim ve çocuklarımızın huzuru kaçırıldı. Benim çocuğum bu yıl son sınıfta, ancak ufku kararmış durumda, geleceği karanlık; bunca emeği heba olacakmış gibi şüphede. Sebebine gelince, çocuğun Fatih Üniversitesi'nin öğrencisi... Mademki bu okulda suç unsuru vardı, neden bizim çocuklarımız yerleştirildi? Neden açılışına zamanın Cumhurbaşkanı ve YÖK Başkanı katıldı? Bir çocuğun bu seviyeye nasıl getirildiğini biliyor musunuz? Çocuklarımızın okuduğu okulu belli olmayan suçlarla suçlarken, onların istikballerini de kararttığınızın farkında mısınız? Benim çocuğum gibi merkezi sistemle buraya yerleştirilen binlerce gençten ne istiyorsunuz? Ben bir anne olarak kıt kanaat geçinip, çocuğuma okuma fırsatı verdim. Tatil nedir bilmiyoruz, lüks hayat yaşamıyoruz, bu fedakarlıklara çocuğumuz okusun diye katlanıyoruz. Yokluklarla savaşıp, çocuklarımızı eğitmeye çalışıyoruz. Bizler, çocuklarımız vatanına, milletine, devletine sahip çıksın diye çırpınırken; bu karalamalarınızla çocuklarımızın psikolojilerini ne hale getirdiğinizi düşündünüz mü hiç? Siz büyüklerimiz iyice incelemeden, ölçüp tartmadan çocuklarımızı üzüp hüzne boğdunuz. Bu yaptığınız çağdaşlıkla bağdaşır mı? Vekillerimiz bu gibi durumlarda hakkımızı savunamayacaklarsa, ne için seçilmişler? Çocuğunuz sizden para istediği zaman hiç "yok" dediniz mi? Çocuğunuza yol parasını vermek için borç aradığınız oldu mu? Özel diye, hep parası olan mı okuyor sanıyorsunuz? Hani merkezî sisteme olan güven? Lütfen ilim ve irfan yuvalarını karalamayın, çocuklarımızın hayatını söndürmeyin. Bu yapılanların demokrasi, insan hakları, hak ve hukukla bağdaşır bir yanı var mı? Sayın büyüklerim, bu konunun üzerinde hassasiyetle duracağınızı, yapılan yanlışlıkları gidereceğinizi, mağduriyetleri önleyeceğinizi, bizleri incitmeyeceğinizi umuyoruz... ¥ Ş.Ö. (Öğrenci Velisi) - İSTANBUL Ahmet Ağabey de gitti Gazetemizin kuruluşundan bugüne kadar, her adımda emeği bulunan Ahmet Işık Ağabey de Hakkın rahmetine kavuştu. Hepimiz büyük üzüntülere garkolduk. Ama elden ne gelir ki... Allah gani gani rahmet eylesin, hepimizin başı sağolsun...