Meslekte 46 sene bilfiil çalışmış olarak necip milletime seslenmek istiyorum. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nin tatbiki derslerini (bütün dersleri tatbikidir) çok zorlanarak asgari 5 yılda tahsil ettikten sonra, eczanelerimizde en basit ıhlamuru bile satamadık. Zira yasaktı. Halbuki, aldığımız tahsilde en az 6 cilt kitap, şimdi "aktarlık" denen, ancak çok eksik olan malumatla ilgiliydi. Binbir çeşit ot, kök, yaprak vs. tozu önünüze getirilir; sade veya karışık olarak mikroskop altında tetkik mecburiyeti ile saatlerce, aylarca, yıllarca uğraşırsınız. Neticeyi alırsınız, 4 barajdan sonra sınıfınızı geçersiniz. Aktar kardeşlerimiz darılmasınlar; nasıl ki, zeytinyağının hileli olup olmadığı veya yüzde kaç hileli olduğu, derecesi, seviyesi, vb. özellikleri iki göz ile anlaşılamıyorsa; şifalı bitkiler de göz ile, tarif ile anlaşılamaz. Mikroskop tetkiki, alkoloid, glikosid miktarı tayini şarttır. Bunu da ancık eczacılık eğitimini almış biri bilir ve yapabilir. En basiti, nanenin bile 5 çesidi mevcut, hepsi tıbbi değildir, mentha piperita cinsi tıbbidir. Bizler şu ana kadar eczanelerimizde nane bile satamadık. Şimdi 80 yıllık yanlışlıktan ve haksızlıktan dönüş yapılıyor. Aktarlarımız yanımızda kalfa olarak tabii ki çalışabilirler. Biz eczacılar, Amerikan kutu ilaçlarını satmaya mahkum edilmişken, aktarlarımız için bir sınırlama yoktu. Kaldı ki Sağlık Bakanlığı da aktarların kapatılacağını söylemedi. Biz de o "tatlı kâr"a ortak olacaksak, zaten hakkımız... Ayşenur Yazgan (Eczacı) - İSTANBUL Bu ne biçim anlayış Telekom, bir bakan yemesine rağmen devletin elinde kaldı. Bazılarımızın birden fazla telefonu var; evimizde, işyerimizde... Ülkenin durumu da malum, bilinen bir azınlıktan başka herkes krizde. Bütün iyi niyyetlere rağmen ödenemeyen borçların çokluğu, muhtarlıklardaki haciz tebligatlarından da anlaşılmaktadır. Milleti bu duruma düşürenler utansın! Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiyemiz'de, devlete ait, kendi alanında da tekel olan Telekom, bu duruma düşürülmüş olan vatandaşa anlayışla yaklaşacağına, bir darbeyi de o indiriyor. Diğer borçlar zamanında ödenmiş olsa bile, bir aksamada telefonlar hakkında bir işlem yapılamadığı gibi, hat iptaline dahi gidilebiliyor. Borcunu ödeyen, para kazanan bir telefona, tekelci zihniyetle nasıl yasak getirilebilir? Ahmet Gözübüyük (Em. Bşk.) İSTANBUL Üst düzey memurlara ikinci zam, neden? Maliye Bakanlığı'na; Devlet memurlarına brüt 100 milyon lira verildi. Ancak, herkesin gözünden kaçan bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu zammın üst düzey devlet memurlarına da aynen verileceği belirtildi. Halbuki, Daire Başkanından yüsek makamlarda bulunanlara daha 7-8 ay önce çok güzel bir iyileştirme zammı yapılmıştı. Halbuki onlar sıralarını savdılar, sıra küçük memurlarda... Belirttiğim gruba bu paralar verilmese, hem küçük memura istenen paralar verilir, hem de devlet açıkları daha fazla büyümez. Üst düzeyde bulunan memurlara yeniden para çıkarma mecburiyeti nereden geliyor, anlayamıyoruz... Bu konunun yeniden gözden geçirilmesini temenni ediyoruz... Bir grup memur - ANKARA Böyle güzellikler de var Türkiye Gazetesi'ni elime aldığım zaman, ilk önce bize ayrılan bölümde halkımızın dileklerini ve eleştirilerini en son cümlesine kadar okuyorum. Diyebilirim ki; şimdiye kadar okuduğum yazıların, yüzde 99'u insanın içini karartan konulardan ibaret. Halkımız haklı olarak yolsuzluklardan, haksız uygulamalardan çok sık olarak bahsetmekte. Bu isteklerin, istisnai olarak bazıları hariç, genel olarak haklı olduklarını kabul ediyor, isteklerinin bir an önce gerçekleşmesini diliyorum. Ben bu yazımda hiçbir istek ve düşünce belirtmeyeceğim. Sadece hasret kaldığımız, içimizi açacak bir hususu belirteceğim. Burun tıkanıklığı sebebiyle İzmir 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvurdum. Sekreterlerden başlayarak, değerli doktorlarımızın cana yakın davranışları, her tarafın temiz ve tertipli olması beni çok sevindirdi. Eğer Türkçe konuşulmasa, kendimi Avrupa'nın bir hastanesinde zannederdim. "Acaba bu ilgi sadece KBB Servisinde mi?" sorusu beni diğer bölümleri incelemeye yöneltti. Aynı özverinin bütün bölümlerde eksiksiz uygulandığını gördüm. Hastalarda en küçük bir memnuniyetsizlik belirtisi yoktu. Profesöründen hasta bakıcısına kadar herkes sorumluluğunun bilincindeydi. Umarım bütün hastanelerimiz, hatta bütün kuruluşlarımız bu anlayışla halka hizmet eder. Bu güzel vatanımız her şeye layık. Bizi bizden başka seven yok. Birlik beraberlik içinde birbirimize kenetlenip yarınlara umutla bakmalıyız... Mustafa Avcı (Emekli Öğretmen) - İZMİR