Bir depremzedenin diliyle olay raporu

A -
A +

Depreme Erciş'te yakalandım ki 20 küsur saattir ders çalışıyordum ve uyumak üzereydim. Evde yalnızdım. Yaşadığımız bina ve sitede (TOKİ) zarar ziyan yoktu. Merkeze inerken BAK-Kadıköy ekibinden arkadaşlarıma ulaştım. Ne olursa olsun gelin dedim. Çünkü Erciş'in üzerindeki toz bulutu durumun vahimliğini gösteriyordu. Merkeze giren ana cadde üzerindeki yüksek katlı binalar yıkıldığı için yollar kapalıydı. Koşarak ablamların evine doğru ilerledim ki, yol üzerinde gördüğüm bir manzarada (yıkılan bir binanın dış tarafında sadece ayağı sıkışmış bir bayan, 2. katta, yardım istiyordu) profesyonel davranamadım, çünkü aileme ulaşamamıştım. İkinci profesyonellik dışı eylemim ablamların ağır hasarlı olan binasına girip bakmak oldu. Şükürler olsun ki düğün amaçlı Patnos'a gitmişler. Yaklaşık 1 saat sonra kurulmaya çalışılan kriz merkezinde, kaymakamdan onay alarak, yanıma 1 polis memuru ile nalbura girip, malzeme almaya çalıştım. Bir kazma bulamamanın çaresizliğini yaşadım. Kriz merkezi bizi Seyit Hasan'ın öğrenci yurduna yönlendirdi. Orada ikinci çaresizliğimi yaşadım, 4-5 cenaze ve 3-4 yaralı çıkarabildik. Son cenazeden sonra anneme ulaştım ve beni çağırıyordu. Yolda kuzenim Fatih İrven ve Sedat Kuş arkadaşımızın bir enkazda çalıştığını gördüm. Karanlık çökene kadar birlikte orada çalıştık. Bir çaresizlik de orada yaşadım. Tekrar kriz yönetimine gittim. Iğdır Afet ekibi gelmişti. Onlara dahil oldum. Göldaşların binasından yerleri tespit edilen 2 canlıyı kurtardık. Akustik dinleme cihazı (Delsar) ve Search Cam'ı geçtim, bir köpeğimiz bile yoktu. Dolayısıyla arama yapamıyorduk. İlk gelen köpekli bir ekip oldu. Sevgili LİDAM ekibinden Ozan Çankaya ve köpeği Hantır ve Ayhan Demir gelip arama yaptı. Hantırı gördüğümde gözlerim doldu ve ağladım. Enkazda bir şey bulunamadı. Sonra AKUT ekibi geldi. Akut 2 yer tespit etti ve orada çalışacağız dedi. Sabaha doğru Adana ya da Diyarbakır birlik müdürlüğünden ekipler geldi ve biz onların emrine girdik. Sabah olduğunda kösele ayakkabılarım ve üzerimdeki kadife pantolon yırtılmıştı. Abim Hakkari'den bana bot getirmişti. Kayak takımımı ve abimin getirdiği botları giyip pazartesi 12 gibi MÜSAR ekibine dahil oldum. Bu sırada Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Madem Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Tolga Hoca ve arkadaşı bize katıldı. Tolga Hocanın Van merkezindeki evi yıkılmıştı. Eşi ve çocuğunu memleketine gönderdikten sonra yardıma koşmuştu. Dağ apartmanında teyzemlerin dünürlerinden 5 kişi vardı. Ama ekip ve ekipmanımız yeterli olmadığı için başka bir ekibe devrettik. Onlar çıkardılar. Bu binada toplamda 41 kişi varmış. 2 kişi canlı kurtarılmış. Canlıları da sağ olsunlar MÜSAR ekibi ve Sivil Savunma Kulübü ve BAK-Kadıköy'den arkadaşlar ve Tolga Hocam ile arkadaşıyla tespit ettik. Çarşambayı perşembeye bağlayan gece saat 1-2 gibi çalışmalarımızı durdurduk... Deprem 3-5 hafta konuşulur ve yardım faaliyetleri biter. Önümüz kış. Erciş ve köylerindeki insanların yardıma ihtiyacı var. Bölgede eğitim camiası çok büyük zarar gördü. Gerek devlet eliyle gerekse gönüllü desteğiyle eğitim konusunda bir şeyler yapılabilir. Terörden dolayı bolca travma yaşamış olan bu halk, şimdi bir de deprem travması yaşıyor. Toplumsal dönüşümün merkezi üniversitedir. Üniversitelerde afete hazırlık dersi verecek personel yetiştirilebilir. Yapı denetimi bireylerin vicdanına bırakılmayacak kadar önemlidir. Malik Durmaz (Marmara Ünv. Sivil Savunma Kulübü Kurucusu, Kadıköy Belediyesi Arama Kurtarma Takımı Gönüllüsü) Van'da her ilin isminin olduğu bir mahallemiz/sokağımız olsun Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın dikkatine; Millet olarak çok meşakkatli ve ızdıraplı günler geçirmekteyiz. Otuz yıla yakın süredir milletimizin üzerine kara bulutlar gibi çöken ayrılıkçı terör belası binlerce şehidimizin arasına Hakkari-Çukurca baskını ile yenilerini eklemiş ve milletimizi büyük bir eleme garketmiştir. Ayrılıkçı tohumların milletin yüreğine ekilmek istenildiği bu dönemde Van ve Erciş'te meydana gelen deprem, milletimize bir defa daha tarifi imkânsız acılar yaşatmıştır. Fakat bir defa daha müşahede etmekteyiz ki; "bebeğinin örtüsünü top mermisine saran" Şerife bacının milli mücadele ruhu bugün milli birlik ruhu olarak yaşamaktadır. Deprem bölgesine vatan sathında toplanan yardımlar, dökülen gözyaşları ve edilen dualar ekilmek istenilen ayrılıkçı tohumların asla filizlenemeyeceğinin en büyük nişanesi olmuştur. Dedelerimizin ve ninelerimizin dillerinden düşürmedikleri "Allah devlete ve millete zeval vermesin" duasının manasını çok daha iyi idrak etmeye başladığımıza inanmaktayım. Ve bu inançla amel edilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Van'ı da, Erciş'i de bu ülkenin batısından, doğusuna, kuzeyinden, güneyine bütün vilayetlerimizin (millet olarak bizim) inşa etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki; Her bir vilayetimizin halkı, deprem bölgesinde kendi vilayetinin ismi ile bir mahalle veya sokak inşa etmeli. Misalen; Muğlalılar, Van'da ya da Erciş'te Muğla Mahallesi veya sokağı ismi ile bir mahalle/sokak inşa etmeliler. Bu şekilde inşa edilecek mahalleler/sokaklar, beraberinde vilayetler arasındaki rabıtayı da güçlendirecektir, kardeşlik köklerimizi de mağmaya kadar indirecektir. Bu vatan toprağı üzerinde Allah'ın asırlar evvelinden akitleştirdiği kardeşliğimizin gereği de bu değil midir? Ben; millet olarak mahalleleri/sokakları, gönüllerle birlikte inşa edebileceğimize inanıyorum. Önce inanmak gerek ancak her şeyden önemlisi horasan çamuru kıvamında birbirine kenetlenmek ve ortak gaye için ortak aklı üretmek gerek... Mustafa Çağatay Çağan ERZİNCAN Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.