Gece yarısı saat 22.00, telefon geliyor; "Veteriner bey, tavuklarım ölüyor, veba mı?" Çok korkuyorum. Çocuklarım var. Tabii bu arada İl Müdürü aranmış, Valilik aranmış, Sağlık Müdürlüğü aranmış oluyor. Göreve gitmek için nöbetçi şoför aranıyor. Şoför genelde işçi kadrosunda... Veteriner Hekim ne yapsın; gecenin bir yarısında kümeste, ahırda, ağılda, kimsenin yanına dahi yaklaşamadığı tavukları kovalıyor. Çünkü o Veteriner Hekim, ona hiçbir şey olmaz(!), olsa da zaten fark etmez. Dünyanın en fazla (23 adet) ve eğitim kalitesi en düşük Veteriner Fakülteleri Türkiye'de. Bir sürü de mezun veriyor nasılsa. "O olmaz ise bu işe talip olacak çook" mantığıyla hareket ediliyor nasılsa!!! Veteriner Hekim, zar zor da olsa, tüm riskleri göze alıp, hatta ailesine bile bulaştırma riskini göze alıp, tavuğu muayene etmeyi başardıktan sonra, araca binmek üzere geldiğinde, ilk tepkiyi şoförden görür; "aman kardeşim üzerini iyi temizle, arkaya otur, yarın bu arabayı iyice yıkatmam gerek" diye tepki gösterir. Yarın resmi daireye geldiğinde, arabasından inmeyen, Veteriner Hekimin Kuş Gribiyle mücadelesinden rahatsız olan Şoför ve Veteriner Hekim için seyyar görev ödeneği hazırlanır. Veteriner Hekim, eğer ödenek varsa bunu alır, ama şoför her halükârda alır. İşte en çarpıcı nokta da burada başlıyor; şoföre yapılan ödeme, fazla mesaide olduğu için 70.00 YTL'den az olmaz; ama memur Veteriner Hekim, günlük harcırahının 1/3'ünü onu da ancak ödenek varsa alır, o miktar da 7.00 YTL'yi geçmez. İşte bunu dahi çok gören zihniyet, elindeki fiili hizmetini yani yıpranma payını da alır... Bu anlattıklarımız kara mizah değil, Türkiye'nin gerçeği... > İsmi mahfuz > Özürlü ve kimsesiz olan bu vatandaşa sahip çıkın Sayın Başbakanım; Ben, İstanbul Esenyurt İncirtepe Mah. Atalay Cad. No:70 adresinde ikamet etmekteyim. %70-100 hasta, özürlü Nazlı Taş'ın komşusu ve uzaktan akrabası olarak bunları yazıyorum. Nazlı Taş yatalak bir özürlü olduğundan, ona insaniyet namına yardımcı olmaktayım. Nazlı Taş'a özürlü maaşı bağlanması için iki yıldır uğraşıyoruz. Hiçbir netice elde edemedik. Çok zor durumdayız, perişan olduk. Hastaya, hiçbir ekonomik geliri olmayan, sosyal güvencesi bulunmayan 65 yaşındaki Gökçek Akın bakmaktadır. Adı geçen hasta Nazlı Taş'ın evrakları 25.04.2007 tarihinde Sağlık Kurulu'na gönderildi, evrak eksikliğinden geri geldi; 01.05.2007 tarihinde eksikler tamamlanıp gönderildi, 09.07.2007 tarihinde %70-100 özürlü olduğu kabul edildi, 10.07.2007 tarihinde 63307 karar numarası ile tespit edildi. 16.10.2007 tarihinde evraklar Mal Müdürlüğü'nde, Nazire Taş isimli vatandaş ile karışıklık yaşanmış ve hastaya özürlülük maaşı bağlanamadı. Karışıklığa sebep olan Nazire Taş'ın sosyal güvencesi bulunmaktadır. Nazlı Taş'ın kimlik bilgileri: TC No: 50296832588, Doğum Tarihi: 08.07.1949, Baba Adı: Gazi, Anne Adı: Hase, Nüfusa kayıtlı olduğu yer: Ardahan/Göle. Bir vatandaş olarak, hasta ve kimsesiz olan Nazlı Taş'a yardımcı olmanızı bekliyoruz... > Zeynep Akın-İSTANBUL > Kaldırımlar işgal edilmiş Eminönü Belediye Başkanlığı'na; Sultanahmet'te, Ticarethane Sokak'tan geçecek oldum, ne mümkün... Kaldırımlar tamamen dükkan sahipleri tarafından işgal edilmiş. Gelişli-gidişli yolda da arabalardan yürünmüyor. Bu sokaktan geçmek üzere gelen ben ve benim gibi diğer vatandaşlar da ne yapacağımızı şaşırdık. Mecburen arabalar arasından, sokağa konmuş tezgâhlara çarpa çarpa, binbir zahmetle geçtik. Bu kaldırımlar, yaya kaldırımı değil mi? Yani yürüyerek gidecek vatandaşların kullanması için ayrılmamış mı? Yoksa buralar da mı dükkanlara tahsis edilmiş? Eğer böyle bir uygulama var ise, bari dükkân duvarlarını asfalta kadar uzatın da vatandaş boşuna üzülmesin... Eğer bu alanların adı hâlâ yaya kaldırımı ise ve vatandaşın yürümesi için ayrılmışsa; buraları işgal etmek suç olmuyor mu? Göz göre göre işlenen bu suçu kim önleyecek? Vatandaşa eziyet veren ve suş işleyenlere kim dur diyecek? Tamamen açık müze görünümünde olan ve her köşesinde, dünyanın değişik ülkelerinden gelen turistler bulunan Sultanahmet, Cağaloğlu gibi yerleri de mi koruyamıyoruz? Diyelim ki bizi önemsemiyorsunuz, ya kaldırımda yürüyecek yer bulamayan turistin ülkemiz için neler düşüneceği? Lütfen bu kanunsuzluğa, bu sorumsuzluğa son verin; ülkemizin misafir odası, vitrini diye nitelendirdiğiniz bu nadide mekanlara sahip çıkın!.. > Mehmet Gül > Derebucak üvey evlat Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne; Köyün birinde bir Hasan Dayı varmış. Damdan akan damlayı 5 defa tamir etmesine rağmen başaramamış. Balkondan köylüler; "bizi iyi dinleyeceen, bir damlayı tutamayan er ile nasıl geçineceeen" demiş... Derebucak'ın içme suyunu derenin altında bırakıp da, Derebucak'ı susuz bırakan Devlet Su İşleri ile nasıl geçineceeen? İki senedir Konya DSİ'ye 4 defa dilekçe vermeme rağmen, hiçbir cevap vermedikleri gibi, susuzluk da hâlâ sürüyor. Derebucak, Antalya-Manavgat sınırındadır. Müsaade edin de Antalya'ya bağlanalım. Antalya'ya bağlı olsaydık, şimdiye kadar içme suyumuzu 5 defa temin ederlerdi... Mustafa Taşdere (Belediye Hizmetkârı)