Bilgisayarlar, cep telefonları ve yeni teknoloji ürünü televizyonlar yeni kampanyalarla günden güne daha çok eve giriyor. Ama müşteri memnuniyetine, tüketici haklarına riayet etmeyen bazı kuruluşlar ve satıcılar büyük hayal kırıklıklarına da sebep olabiliyor. Mehmet Akkaş'ın yaşadıkları, kim bilir günde kaç kişinin başına geliyor? 14.09.2007 tarihinde Kadıköy'deki bir bilgisayar mağazasından Nokia 6230i cep telefonu ve hafıza kartı aldım. Eve geldim her iki ürün de arızalıydı. Sonraki gün gittim, tüketici kanununu hatırlatmama rağmen telefonu iade ya da değişim için almadılar ama hafıza kartını iade aldılar. Telefon için temsilci firmaya gönderdiler, onlar değiştirecek dediler. 17.09.2007 tarihinde ilgili firmanın Avcılar servisine geldim, cihazın kullanıcı hatasından kaynaklanmayan kusuru olduğuna dair rapor aldım. Servis yetkilileri, değiştiremeyeceğini, ancak cihaz üç defa gelir ve tamir olmazsa o zaman değiştirebileceklerini belirttiler. 18.09.2007 tarihinde tekrar Kadıköy'deki ilgili firmanın bilgisayar iade servisine geldim. N. K. isimli görevlinin kaba davranışlarına maruz kaldım. Elimde rapor olmasına rağmen yine değişim olmadı. Aynı gün Altunizade Merkez mağazalarına gittim. Mağaza müdür yardımcısına derdimi anlattım. Ürünü değişim için alabileceklerini fakat 30 gün süreceğini ve tekrar aynı yere gelmem gerekeceğini bu yüzden adresime yakın Bahçelievler'deki mağazaya gitmem gerektiğini belirtti. 19.09.2007 tarihinde Bahçelievler iade servisine gittim. Yine birşey yapmayıp, temsilci firmaya yönlendirdiler... 4077 sayılı kanunun 4.maddesi gayet açık. Firmanın kuralları Kanunun üstünde midir? 1999'dan beri müşterisi olduğum kurumun müşteri memnuniyeti ilkeleri acaba böyle mi olmalı? Web sitelerinin şikayet bölümüne yazmama rağmen buna da hiçbir cevap vermediler." Ahmet Yılmaz ve başka okuyuculardan da benzer şikayetler var. Kendi parasıyla vatandaşı rezil etmek yakışır mı? Yüksek teknolojileriyle övünenler, biraz da insani ilişkilere, müşteri memnuniyetine, tüketici haklarına önem veremezler mi? >> Resmî araba saltanatına son verin Cep telefonunda yüzde 56 vergi alıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde yok. Dolaylı vergi dediğimiz oran ise yüzde 76'yı buluyor. Devlet nereden gelir elde edeceğini şaşırmış. Bakın şimdi köprüde yoğun geçiş uygulaması yapacaklar. Geliri arttırmanın elli çeşit yolunu arıyorlar. Bu arada bakıyoruz, resmi araç saltanatına, makam arabası saltanatına. Arabayı bulan saltanat sürüyor. Pazara gidiyor, alış veriş yapıyor, lokantalarda boy gösteriyor, çoluğunu çocuğunu bindirip gezdiriyor. Oysa taşıt kanunu var. Uygulayan kim, uygulatan kim, denetleyen kim? Su gibi benzin harcıyorlar. Arabaların amortismanlarını düşünün, hor kullanımı... Devlete yazık. Yetkililer acaba bunları görmez mi, görmezlikten mi gelir? Kimse kimseyi kandırmasın. Belediye başkanlarına bakın, araçlarının plakaları ya yaldızlı, ya gümüş ya başka bir şekilde özel yapılmış, şoförü ile emrinde zaman zaman kendi sürüyor. Oda başkanları öyle.. Ya yeter kardeşim. Yeteri biliyorsanız yeter. Bu adaletsizlik nereye kadar? Durdurun şu israfı. Durdurun şu debdebeyi.. Şu resmi araç saltanatına son veriniz. Zor mu? Burada israfın önüne geçin, bakın ne kadar para hazinenin cebinde kalacak. Habire vergi ihdas edileceğine, bu tür israflar kesilsin. Lüzumsuz harcamayı önleyin. Denetimi her alanda arttırın. Birbirimizi kandırmayalım. Bir kanun çıkartın, eğer kanun var ise uygulayın. Biz vergi vereceğiz, verdiğimiz vergiler ile birileri saltanat sürecek, dünyanın neresinde var bu? > Mustafa Göktaş >> Atalarımızın, canları pahasına bize bıraktıkları topraklar böyle mi olmalıydı? Her yıl Çanakkale Gelibolu, Sakarya, Dumlupınar'a gider; görür, dua eder, inceler, ağlar, gezerim. O zamanki insanların, büyük fedakarlıklar göstererek, demode silahlarla hayatlarını ortaya koyma pahasına bu vatan için neler yaptıklarını düşünürüm. Sayıca ve silahça üstün olan düşmanlara bu vatan topraklarını kaptırmamak için, hayatlarını feda ederek nasıl şehit olduklarını... Bütün bu sebeplerle, bu toprakların ne kadar kıymet kazandığını, aynı duygu ve fedakarlıklarla bu emaneti korumamız gerektiğini bir daha düşünürüm... Ama dönüp baktığımda, bu emanete sahip çıkamadığımızı görüp üzülüyorum. Atalarımızdan kalan ağaçları bile kestik, yaktık, tahrip ettik. Bu cennet vatanı erozyona teslim ettik, çölleşmeye bıraktık. Küresel ısınma da işin tuzu biberi oldu. Eskiden şarıl şarıl suların aktığı, mas mavi göllerin bulunduğu, hayat kaynağı olan derelerin aktığı vatan toprakları adeta Afrika çöllerine dönüşmek üzere. Çoğumuz da bunu sadece seyrediyoruz... Atalarımızın, hayatlarını ortaya koyarak savunduğu, başkalarına kaptırmadığı, bize bıraktığı bu toprakları; tembelliğimiz, duyarsızlığımız, bilgisizliğimiz ve vurdumduymazlığımız yüzünden kaybetmek üzereyiz... Yazık, çok yazık... > Reşat Çavuş - BALIKESİR >> Cevizlibağ ambarlarda İETT durağı olamaz mı? İETT Genel Müdürlüğü'ne; Topkapı Merkezefendi -Cevizlibağ semtinde bulunan nakliyat ambarlarının girişinde İETT otobüs durağının olmayışı sıkıntıya sebep oluyor. Mecidiyeköy veya Topkapı istikametinden, Nakliyat ambarlarına gelmek isteyen yolcular, ambarların ya da Demirciler Sitesinin önünde otobüs durağı olmadığı için zorluk çekiyorlar. Merkezefendi İETT otobüsleri son durağına giden, genellikle Mecidiyeköy ya da Anadolu yakasına çalışan otobüslerin güzergahı üzerinde bulunan nakliyat ambarlarının girişine, otobüs durağı konması için defalarca talepte bulunan vatandaşların bu talepleri henüz karşılanmadı. Zaman zaman halk otobüslerinin şoförlerinin inisiyatifleri ile bu kısımda inen yolcular, çoğunlukla durak olmadığı için şoförlerle tartışmak zorunda kaldıklarını, ya da Cevizlibağ durağında inip 15-20 dakika yürümek zorunda kaldıklarını belirtmektedirler. > Erol Kara >> Öğretmenler memnun değil Öğretmen yetiştiren okullardan mezun olmuş onbinlerce aday, öğretmen olmayı dört gözle beklerken; Öğretmenlik yapanların, çalışma şartlarından, hayatlarından memnun olmadıkları anlaşıldı. Bağımsız Eğitimciler Sendikası'nın 1559 öğretmenimizle yaptığı araştırmada ilginç sonuçlar ortaya çıktı: * Eğitim çalışanlarının yüzde 85'i fırsat tanınması durumunda daha iyi ücret veren ve sosyal haklar tanıyan devlet kuruluşlarına yatay geçiş istemektedir. * Durumlarından memnun olmadıklarından dolayı, hizmet yılını tamamlar tamamlamaz emekli olmak isteyenlerin oranı yüzde 87'dir. * Yüzde 91'i ise yöneticileri yetersiz, donanımsız, siyasete angaje olmuş ve başarısız görüyor. * Yüzde 74'ü yaşadıkları sorunları yöneticileriyle paylaşmıyor. * Eğitim çalışanlarının yüzde 73'ü okuldaki çalışma şartlarından, yüzde 82'si okuldaki çalışma ortamından, yüzde 88'i okul ve evi arasındaki mesafeden memnun değil. * Öğretmenlerin; yüzde 44'ü hafta sonlarında, yüzde 79'u şubat ve yaz tatilinde çalışıyor. * Eğitim çalışanlarının yüzde 65'i işiyle, özel hayatı arasında denge kuramadığını, yüzde 79'u ise ciddi ekonomik sorunları olduğunu belirtti. * Bir eğitimci olarak kendinizi yeterli ve başarılı buluyor musunuz? Sorusuna, yüzde 69'u kendisini başarılı bulamadığını belirtti. * Çocuğunuza hangi mesleği önerirsiniz sorusuna, öğretmenlerin ancak yüzde 7'si öğretmenliği tavsiye ederim diye cevap vermiştir.