Ben İstanbul'un en kaliteli diye nitelendirilen bir Anadolu Lisesi'nde okuyorum. Bizim okulda 7 tane lise 2. sınıf var ve bu sınıfların mevcutları ortalama 30 kişi. Matematikten bu sene ortalama yükseltme sınavına giren 70-80 kişi var, yani her sınıftan 10 kişi gibi bir rakam. Bir okulda sınıfların 3'te biri Matematikten zayıf alıp, ortalama yükseltme sınavına giriyorsa, bütün suç öğrencide midir? Hiç, öğretmenlerin anlatma kabiliyetlerinin yeterli olmadığı, öğrenci psikolojisini bilmedikleri ihtimali üzerinde durulmaz mı? Hem bir okuldan bu kadar kişi bir dersten zayıf alıyorsa, o dersin öğretmenlerinde bir sorun var demektir. Biz yine de, "başa gelen çekilir" dedik ve 1-1.5 haftadır başladık matematik çalışmaya. "Bu sınavlar bir kurtarma sınavı olduğu için çok zor sormazlar" dedik, ama öğretmenlerdeki zihniyeti daha tam öğrenemedik. Herhalde amaçları bizi bir dahaki sınava bırakıp, bu stresi bütün yaz yaşatmak galiba . Ben karnemde ilk defa zayıf aldım, diye annemler köyde olmasına rağmen, eve kapanıp ders çalışıyorum. Utancımdam, yemeğe çağıran akrabalara gidemiyorum. "Aman şunu verelim de rahat rahat tatil yapalım" diyorum, ama sınavda sordukları sorularla bizi moralmen mahvettiler. Yetmedi, bize verdikleri kağıt için 1 milyon lira istediler, nereye gittiğini hiç söylemediler. "Biz geçelim de 1 milyon feda olsun" dedik. Tabii 2 kağıt kullananlar 2 milyon ödedi. Daha yeni başladık... Soruların zorluğu ve yapamamanın verdiği heyecanla, kıvranırken, bize bakıp gülüyorlar. Şimdi, siz kendinizi bizim yerimize koyun, gelin anne babalarınıza durumu anlatın. Unutmadan söyleyeyim, bütün okulun aynı şekilde, geometriyle başı dertte. Hocalar mı? Tabii ki aynı hocalar tekrar baş rollerde. Yetkililer asıl öğrencilerin bu sorunlarıyla ilgilenseler... ¥ İsmi Mahfuz - İSTANBUL Bu çelişkiler yakışmıyor Türkiye'deki gelir dağılımının ne kadar adaletsiz olduğu herkesin malumudur. Bir yanda 102 milyon TL asgari ücretle yaşama mücadelesi verenler; bir yanda 200-300 milyon TL'ye talim eden devlet memurları; bir yandan da gecede milyarları pavyonlarda, barlarda yiyen; dolarları, markları havaya saçan bir avuç mutlu azınlık. Böyle bir gelir adaletsizliği dünyanın hangi ülkesinde var, merak ediyorum? Zenginin daha zengin, fakirin daha çaresiz ve ümitsiz kaldığı bir ülkede haktan ve adaletten nasıl bahsedebiliriz? Bu mu yetkililerin sosyal adalet anlayışı, bu mu eşitlik ve adalet, bu mu insan hakları, bu mu, bu mu?.. Bu hayat tarzı, Türk milletinin hak ettiği bir hayat tarzı kesinlikle değildir. Genç nüfusuyla dünyanın yüreğini titreten, yetişmiş seçkin insanlarıyla büyük bir ülke olan Türkiye'mize, böyle yönetilmek yakışmıyor. Bu ülkeyi ve bu milleti çok seviyoruz... ¥ Abdullah Çokkonuşur - SİİRT Pis su içmeye mahkum muyuz? İlçemiz Kumlu, Hatay'a bağlı ve 5 bin nüfusludur. Maalesef içtiğimiz su, temiz değil, sağlık için oldukça sakıncalı. %90'ımız bidonla su satın alıyoruz. İçme suyumuz 20 kilometrelik bir mesafeden geliyor. Boruları döşeyen müteahhit, en adi plastik boruları kullanmış. Kanserojen madde içeren bir boruya mı yansak, yoksa her hafta patlayan borulardan dolayı suya karışan kum, toprak ve pisliğe mi? Üstelik suyumuz için verilmiş "%100 içilmez" raporu bile var. "Çare yok mu?" diye sorarsanız, tabii ki var. Ama ilgilenen yok... ¥Rumuz: Sağlık - HATAY yardımda bulunur musunuz? Van'ın Gürpınar ilçesinin Aşağı Kaymaz Mahallesi'nde, uzun yıllardan beri içinde ibadet edilen ve nice İslam aliminin yetişmesine vesile olmuş camimiz, artık bu hizmetler için yetersiz kalmaktadır. Daha iyi hizmetler yapmak için, bunun yerine yeni bir cami yapılmakta olup, işlerin bir an önce bitmesi, camimizin ibadete açılması için de, siz hayırseverlerin yardımına ihtiyaç duymaktayız... ¥ Aşağı Kaymaz Mah. Cami Heyeti - Gürpınar - VAN