Birçok problemimiz, yetkililerin görevlerini hakkıyla yapmamalarından kaynaklanıyor. Ya doğru adım atılmıyor, ya geç kalınıyor, ya da başkaları tarafından atılan doğru adımlar engelleniyor. Bedelini de bütün millet ödüyor... Terör meselesi de böyle değil mi? Yıllarca mücadele edildi, bu uğurda çok can verildi, ocaklar söndü, yerleşim alanları tahrip oldu, milyarlarca dolarlık ekonomik kayıplar oldu; bir noktaya gelindi. Ama sükunet dönemi gereği gibi değerlendirilmedi, şimdi yine başa dönülecek gibi. Yazık değil mi?.. Ekonomideki krizler de hep böyle. Yetki verilen, görevlendirilen kişiler bir türlü hedefe varamıyor, milletin hak ettiği değişim-dönüşümü gerçekleştiremiyorlar. İçlerinden iyi niyetli ve gayretli kişilerin attıkları olumlu adımlar da her defasında başka yetkililerce engellenebiliyor... İsminin belirtilmesini istemeyen vatandaşın bu anlattıkları doğru değil mi? İlgililerin buna bir cevap vermeleri gerekmez mi? "Ücretle çalışan, kendi halinde bir vatandaşım. Boğazımdan keserek, büyük sıkıntıları göğüsleyerek bir ev aldım. Yıllarca bu evin borçlarını ödemek için didinip çalıştım. Geçim sıkıntısı çektim, çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandım, ama sabrettim. Gereken bütün vergilerimi de son kuruşuna kadar, zamanında ödüyorum. Aldığım her hizmetin bedelini de zamanında ödüyorum. Ekonomik olarak zorlansam da, bu durumdan memnun ve mutluyum. Ama beni rahatsız eden sebep başka. Yıllar önce benimle büyük kentlere gelip yerleşen tanıdıklarım var. Bunların bir kısmı boş gördükleri yeri çevirip ev yapmış, bazıları da işgalcilere bir bedel ödeyerek ev sahibi olmuş. Ama bunların hiçbiri kanunlara uygun yapılmadı, yasal vergileri verilmedi ve halen verilmiyor. Bazıları da hizmetleri yıllarca bedelsiz aldı, hâlâ da alanlar var... Bu Hükümet, bir adım atmak istedi. Orman vasfını kaybetmiş bu tür yerlerdeki mülkleri, kullanıcılarına bir bedel karşılığı satacak, bu evler yasal sınır içine alınacak, bunlardan her sene yasal vergiler alınacaktı. Belirttiklerine göre, devlete bu şekilde ilk etapta 20-30 milyar dolarlık bir gelir sağlanacaktı, bu da ekonomideki birçok sıkıntının bitmesine yol açacaktı. Benim de hakkım olan işgal edilmiş araziler için para alınacak, benim sırtıma bindirilmiş vergi yükü onlara da paylaştırılacak, bedelini ağır bir şekilde ödemekte olduğum ekonomik krizlerin çoğundan kurutulacaktım. Bunları düşünerek bu adımları destekledim. Ama başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, birçok yetkili bu güzel adımı engelledi, işi rejim meselesine kadar götürerek geri adım atılmasına yol açtılar. Olan bana, benim gibi ekonomik sıkıntı çekenlere, vergi yükünü ağır bir şekilde sırtında taşıyanlara oldu. Benim de hakkım olan arsaları, arazileri birileri bedel ödemeden kullanıyor, onların aldıkları hizmetleri de ben finanse ediyorum; bazı yetkililer de bu durumun değişmesini istemiyorlar. Buna hakları var mı? Benim hakkımı başkalarına yedirmeleri adaletle bağdaşır mı? Kararlarını verirken, benim de hukukumu düşünmeleri gerekmez mi? İdeolojik saplantılar, biz mağdur vatandaşların haklarından önce mi gelir?.." Sorular sıralanıp duruyor. Ama haksız mı, doğru değil mi? Ülkenin asıl sahiplerinin sesine kulak vermek, onların istekleri doğrultusunda icraatlarda bulunmak gerekmez mi? Bu vatandaşa ilgililerin cevap vermeleri, açıklamalarda bulunmaları icab etmez mi? > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00