Birileri daha mı eşit?

A -
A +

Bu ülkede, 70 milyon vatandaş eşit şekilde hak sahibidir. Kamuya ait her şeyde hepsinin payı eşittir. Hepsinin memleket meseleleri üzerine söz söyleme hakkı ve hürriyeti de aynıdır. Birileri öbürlerinden daha eşit, daha iltimaslı değildir. Anayasamıza, yasalarımıza, evrensel kurallara, demokrasiye göre de bu böyle. Ama her nedense, birileri kendilerini ülkenin asli sahibi olarak görüyor, kendileri gibi düşünmeyenlere de parya muamelesi gösteriyorlar. Bu görüş ve düşüncelerini de belirtirken hep tabulara sığınıyor, belden aşağı vurmaktan geri durmuyorlar. Ülkenin belli başlı eğitim uzmanları, eğitim kurumlarının yetkilileri toplanıp bazı kararlar alıyorlar; onlar buna karşı çıkıyor. Laiklik, irtica, rejim diyerek, her zamanki hırçınlıkları ile ortamı germek istiyor, kendileri gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımıyorlar. "Türkiye'deki eğitimin daha çağdaş, daha bilimsel olması için yeni projeler geliştirmenin, fikir üretmenin nesi irtica oluyor?" deseniz de, dinleyen olmuyor... Bütün yapılanları kasıtlı olarak bir maddeye kilitleyip, istismara ve çarpıtmaya gidiyorlar. Çoluk-çocuğun, ailelerin gittiği parklarda açıktan içki içilmesinden rahatsız olan vatandaşlar belediyeye şikayette bulunuyor; ilgili belediye de yasaların verdiği yetkiyi kullanarak, halka açık parklarda açıktan içki içilmesini yasaklıyor, âdeta yer yerinden oynuyor. Yine laiklik, rejim, irtica yaygaraları koparılıyor; bir grup kalkıp ilgili mahalle gidip içki eylemi yapıyor, yandaş medya sayfalarını bunlara ayırıyor... Çok merak ediyorum, bu kişiler aileleriyle, çocuklarıyla o parklara gittiklerinde, yanlarında içki içip sarhoş olanlardan, sarhoş naralarından hahatsızlık duymazlar mı? Ailelerini yine şarapçıların içinde mi bırakırlar? Çocukları, aileleri, halka açık yerleri sarhoş naralarından, ayyaşlardan korumanın laiklikle, rejimle ne ilgisi var? Bu güruhu ciddiye alanların art niyetli olduklarından şüphe var mı? İçki içilecek başka yer mi kalmadı? Eğitimi ıslah çalışmaları başlatamazsınız, sağlığa el atamazsınız, üniversitelere dokunamazsınız, gençleri ve aileyi içkiden koruyamazsınız, gürültüyü sınırlayamazsınız... Her seferinde irtica hortluyor!.. Halkın yararına olacak hangi adım atılsa, aynı güruh, aynı tepki ve aynı tabular çıkıyor karşınıza. Yazık değil mi bu ülkeye, bu millete? Bağ-Kur'dan açıklama 31.10.2006 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Lütfen bir an önce mağduriyetimizi giderin" başlığı altında bir şikayet mektubuna yer verilmişti. Konu ile ilgili, Bağ-Kur Genel Müdür Vekili Saner Güngör imzasıyla gelen açıklama kısaca şöyle: Kurumumuz sigortalısı Mehmet Eren'in maluliyet talebine ilişkin, adına düzenlenen Adana Devlet Hastanesi'nin ve Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Sağlık Kurulu Raporları, kurulumuzca değerlendirilerek "red" kararı verilmiştir. Adı geçen kişinin itirazı üzerine, mevzuat gereği, sıhhi evraklar Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulu'nca incelenmiş ve kurumumuzun verdiği "ret" kararı uygun bulunmuştur. Mehmet Eren'in maluliyet talebi ile ilgili olarak, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu'nca da "ret" kararı aynen onandığından, Kurumumuzca yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır." > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.