Can boğaza geldi, bıçak kemiğe dayandı, hepimiz çok gerildik. İnsanlarımızın çoğu aç, sefil, perişan, çaresiz, ümitsiz. Milli ve manevi değerlerimize bağlılığımız da azaldı; her gün insanlarımız intihar ediyor. Binlerce işyeri kapanıyor, onbinlerce insanımız işsiz kalıyor. Kapkaççılık, hırsızlık ve cinayetler üst üste geliyor. Aç kalan insanın ne yapacağı belli olmaz. Yetkililerimiz, sorumlular biraz acele etsin... Ben bir köylü vatandaşım, bizden ne kötülük gördünüz? Üretelim diyoruz, engelliyorlar. Taban fiyatları son 20 yılda %80 oranında geriledi. Üreticinin alacağı paralar kuşa döndü, yine de ödenmiyor. Bu vatanın dağlarını ovalarını terketmeyelim, buralar virane, sahipsiz olmasın. Ama açız, aç karınla nasıl bekleyebiliriz? Lütfen gelin, Anadolu köylüsünü gözünüzle görün; gelemiyorsanız, bari adamlarınızı gönderin, halimizi öğrenin! Gelirimiz elektrik, telefon ve Bağ-Kur primlerimize yetmiyor. "Tarımda Bağ-Kur" dediniz, sağolun; ama 2001 Şubat'ında 29 milyon, 2002 Şubat'ında 63 milyon olur mu? El insaf, ne verdin bana ki, ne vereyim sana? Zaten %15'lik kısım devamlı prim ödüyordu, onu da kaybediyorsunuz... Telefon abonelikleri iptal oluyor, elektrikler daha çok kaçak yanacak. Biz Anadolu köylüsü bittik, rezil olduk; onursuz yaşamaktansa... Ne aşımız var yemeye, ne paramız var kurban kesmeye... Çay-Kur çayın üçte birini aldı, Temmuz-Ağustos ödemeleri yapılmadı. Bu kurumu biz üreticiler bu hale getirmedik. 6 bin işçi ile yapılacak işi 24 bin işçi; bin memurla yapılacak işi 7 bin memurla yaparsanız, faturayı biz garibanlara kesemezsiniz... > İsmi mahfuz - RİZE İşimizi ve çevremizi ne kadar seviyoruz! Her şey sevmekle başlar; Yaratanı sevmek, yaratılanı sevmek, çevremizdeki insanları sevmek, işimizi sevmek, okulumuzu sevmek... Bugün, globalleşen dünyada herkesin farklı, farklı sıkıntıları vardır. Ekonomik kriz, savaşlar, enflasyon ve her gün gazete sayfalarında gördüğümüz çeşitli acı haberler. Bunlar içerisinde, toplum olarak veya birey olarak yaşadıklarımızdan tecrübe sahibi olabildik mi? Yardımlaşma duygusunun yok olmaya yüz tuttuğu bu zamanda; ekonomik kriz nedeniyle hep beraber bir şekilde paylaşım içerisinde yaşadık. Çevremizdeki insanlarla her sabah aynı otobüste, aynı durakta, aynı mekanlarda bir arada bulunduğumuz halde, birey olarak birbirimizden haberimiz yok. Sanki herkes birbirine söz vermişçesine mutsuz yaşıyoruz. Gülmeyi sevmiyoruz, işimizi sevmiyoruz, yaptığımız işlerden zevk almıyoruz. Oysa, bize ne mutlu ki her sabah gözlerimizi sıhhatli bir şekilde açıyoruz... Bulunduğumuz mevkiyi kendi çıkarlarımıza kullanacağımıza, insanlık için kullanalım. Birçok insan, özellikle gençlerimiz yaşamaktan bezmiş. Sorumluluk almak isteyen, aldıkları eğitimin hakkını veren, "bana ne" demeyen bir gençliğe bu ülkenin, bu ülke insanının ihtiyacı var. Her şeyi tenkit ederek vaktimizi geçireceğimize, zamanımızı iyi kullanalım, faydalı işler yapalım... > Sevim Kaya - İZMİR