"Birkaç gün mağdurları"nın mağduriyetini bitirin

A -
A +

Alınmış bazı kararlar bazen haksızlıklara sebep olabilmektedir. Siz bunu değiştirmezseniz, bundan etkilenenler başka çare bulurlar. Haksızlıklara yol açmadan, zamanında gerekli düzeltmeler yapılabilmeli. Alınmış kararları ne pahasına olursa olsun, sonuna kadar sürdürmek bazen telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere yol açar. Yanlışta ısrar ederseniz, isminin yazılmasını istemeyen öğretmenimizin belirttiği gibi, çocuklarımızı eğitmekle görevli kişileri bile sahte evliliklere, sahte doktor raporlarına yönlendirirsiniz. Öğretmenimizi buna zorlamak doğru mu? "2004 yılında, açıktan atama usulü ile, yolluksuz olarak tayin edildim. Halen öğretmen olarak görevimi sürdürmekteyim. 3. bölgeden 2. bölgeye 2 yıllık görevden sonra tayin istenebiliyor. Benimle göreve başlayan, yeni mezun olup, ilk göreve başlayanlar 2006 yılında tayin isteyebildiler. 22 yıllık öğretmen olmama rağmen, 'açıktan atananların 3 yıl görev yapması gerekir' dendi ve tayin isteyemedim. Buna da peki deyip 3. yılımı doldururken, bu sene de (2007 yılında) hizmette 31 Temmuz baz alındı. Yani tayin döneminde benim hizmet sürem 2 yıl 10 ay 18 gün oldu, yani 3 yılı ikmal etmemiş oldum, dolayısıyla tayin isteyemedim. Benim gibi olan 'birkaç gün mağdurları'nın mağduriyetlerinin giderilmesi için, şubat döneminde ara atama yapılamaz mı? Şayet yapılamazsa, Sayın Bakanıma biraz serzenişte bulunmak isterim: Bir antropoloji ve sosyoloji uzmanı diyor ki: 'Bu ülkede devlet milletin, millet devletin hakkından geliyor.' Hani kocası sinirli olan hanımefendiler becerikli ve üretken olurlarmış. Devletimizin kaçırdığına inandığım tasarrufları, vatandaşlarımızı hiç de ahlaki olmayan davranışlara itmektedir. Sahte evlilikler, yalandan annesini boşatmalar, sahte doktor raporları... Ve bunları yapanlar: Öğretmenler... Ayrıca devlet diye bir adam yok ki. Devlet; sen, ben.. Yağmur yukarıdan aşağıya akar misali, güzelliklerin, yukarıdan aşağıya doğru olması gerekliliği bir hakikattir. Bakanlığımızın çağı yakalama ve hatta geçme gayretlerini büyük bir heyecanla ve takdirle karşılarken, gözden kaçtığına inadığım bu küçük ayrıntının kaale alınacağına inanıyorum. Cenab Şahabettin: 'Ancak ahmak insanlar ya olduğu gibi kabul eder, ya da reddederler' diyor. Bakanlığımızın, müsaade edilirse, bütün insanlığa mutluluğun reçetesini yazacak kabiliyet, dirayet, birikim ve kadrolara sahip olduğuna inanıyorum. Bütün insanlık reçete bekliyor Sayın Bakanım! Bu öğretmenimize ve bütün öğretmenlerimize bir mutluluk reçetesi yazın, çocuklarımız için bunu yapın. > Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan açıklama 26.09.2007 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "5 aydır işitme cihazı bekliyorum" başlığı altında, Şefket Karaca'nın şikayetine yer verilmişti. Söz konusu yazıda, bütün evraklar ilgili yerlere teslim edildiği halde, 5 aydır işitme cihazı verilmediği ve bir açıklama da yapılmadığı belirtilmişti. Konu ile ilgili olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Mustafa Yıldız imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Kurumumuzca; yapılan inceleme sonucunda emekli Şefket Karaca'nın evraklarında eksiklik olduğu tespit edilmiş ve kendisinden cihaz fiyatlarının yazılı olduğu ithalat faturasının da yazılı talep dilekçesi ekinde, Sağlık İşleri Müdürlüğümüz'e göndermesi istenmiştir. Eksik olan belgeleri, 23.07.2007 tarihli yazımız ile ilgiliye iade edilmiştir." > Yanlıştan dönelim, "çam" değil "meşe" ağacı dikelim Bilindiği gibi, ormanlarımız, topraklarımız ve su kaynaklarımız hızla yok olmaktadır. Orman yangınlarının önüne geçilememektedir. Bu gidişle yangınlar önlenemeyecektir. Küresel ısınma ve artan kuraklığa rağmen, ısrarla "çam" dikimine devam edilmesi büyük bir hatadır. Halbuki, Anadolu'nun tabii ağacı "meşe"dir. Meşe ormanları hem daha çok yağış çekmekte, hem de yanma tehlikesi daha az ve erozyona karşı daha etkili olmaktadır. Bu itibarla; 1. Bilhassa sıcak ve kurak bölgelerimize, yol kenarlarına, piknik yerlerine, orman yangını tehlikesi daha çok olan yerlere meşe dikilmeli, 2. Çam ağaçları, meşe ormanları içinde daha emniyetli aralıklarla dikilmeli. 3. Derhal "Meşe Ağaçlandırma" seferberliği başlatılmalıdır. > M. Tacettin Gündüz - BALIKESİR > Daha fazla tarih öğretmeni alınsın Tarih öğretmenliği mezunları da bu aralar çok dertli. Kendi branşlarıyla ilgili kadroların çok düşük tutulduğunu belirtiyor, bu yüzden yıllardır işsiz kaldıklarını söylüyorlar. Yeni öğretmen atamalarında kendilerine de en az 500 kadro verilmesini istiyor, bu taleplerinin Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'e iletilmesini istiyorlar... > "Eğitime Devam Hakkı"mızı istiyoruz Üniversitelerden her sene belli sayıda kişinin, eğitim gördükleri kurumları ile ilişikleri çeşitli sebeplerle kesilmektedir. Bu durumu ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik sıkıntılardan ve eğitim sistemindeki çarpıklıklardan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu mağduriyetin giderilmesi için, zaman zaman yasal düzenlemeler yapılmaktadır. En son yapılan yasal düzenleme 2005 yılı mart ayında yapılmıştır. Bu kanuna koyulmuş olan 29 Haziran 2000 tarihli alt sınır, kapsam dışında kalan yüz binlerce gencin ve onların mezuniyetlerini bekleyen gözü yaşlı ailelerin umutlarına çok büyük bir darbe olmuştur. Yine 2005 yılında çıkarılan Af Kanunu, 2004-2005 eğitim yılını kapsamamıştır. Kanunun içeriği de üniversiteler tarafından öğrenciler aleyhine kullanılmıştır ve bu sebeple söz konusu af kanunundan faydalanan öğrencilerin pek çoğunun tekrar okulları ile ilişikleri kesilmiştir. Sistemin önyargıları, "af" denilen, ama aslında herhangi bir suçun bağışlanması anlamına gelmeyen "Eğitime Devam Hakkı"nı kolayca yeniden yok edebilmektedir. 2005 Affı ile ilgili açılmış bir çok dava vardır... Nedeni ise yasanın esnek olması ve bazı üniversitelerin 2000 affından faydalanmış mağdurları kabul etmesi ama bazılarının da kabul etmemesidir.... Aynı durumda olan 2 öğrencinin birisi yeniden dönebilmiş diğeri dönememiştir. Yüzbinlerce mağdur öğrenci ve aileleri adına; tarih ve içerik olarak kapsamı genişletilmiş Öğrenci Affı Yasası'nın biran önce Meclis gündemine taşınmasını istiyor ve bekliyoruz... Kazanılacak olan gençlerin, bu ülkenin geleceğinde çok güzel işler yapabilmesi için, onlara fırsat tanımanızı istiyoruz... Vergi affı, sicil affı, suçlular için ceza affı hatta elektrik çalanlar için bile sınırsız ve kapsamlı aflar getirmiş bir Meclis'te, eğitim hakkı için uğraşan ve parasızlıktan, çaresizlikten başka hiçbir suçu olmayan pırıl pırıl gençlere yeniden güç vermelisiniz.. Okuma, üretme, bilim yapma, ülkemizi daha eğitimli bir bilim ordusu ile temsil etme hakkı vermelisiniz... Gelişmekte olan Türkiyemizin, umut dolu yüzbinlerce gencini sokağa terk etme lüksü bulunmamalı... > Hasan Uçar

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.