Televizyon haberlerinde; ülkemizde bir yılda binlerce hanımın eşleri tarafından işkence gördüğünü, hatta katledildiğini işitince tüylerim diken diken oldu. Biz nasıl bu kadar vahşileşebildik diye derin derin düşündüm. Bir zamanlar Batılı seyyahların müşahede edip, öve öve bitiremedikleri yüksek ahlaki değerlerimizdeki çöküşün sebeplerini iyi teşhis edip, tedaviyi yapmamız gerekir. Bu vahşi nesnelerin yetiştirilmesinde elbette annelerin de rolü var derken; Yavuz Sultan Selim Han Hazretlerini yetiştiren Gülbahar Hatun gibi analar gözlerimin önüne geldi. Daha ufacıkken hudutsuz tevekkülle, Hak yolunda gayret ve korku bilmez yiğitlikte hareketleri karşısında, "bu güzellikleri nereden edindin" diye ona sorulduğunda; "Anam Gülbahar Hatun'dan" cevabını vermişti... 10 yaşındayken babamı kaybetmiştim, 6 kardeşin en küçüğü bendim. Hatırladığım kadarıyla annem babam arasında sevgi, saygı ifadelerinden gayri en ufak bir öfkeye şahit olmamıştım. Onlar birbirlerine öfkeyle bakmanın bile ne büyük bir günah olduğunu bilirler, bütün davranışlarını Allahü tealanın razı olduğu tarzda sergilerlerdi. Misafir geldiğinde, namaz vaktinde birinin imamlığında namaza dururlardı. Ben de ufacık yaşta onlara katılmanın sonsuz lezzetini, o kutsal havanın güzelliğini; aradan 80 yıl geçmiş olmasına rağmen asla unutamam. Babamı kaybettikten sonra arada ibadetlerde ihmallerimiz olsa da; pek dar gelirine rağmen 6 yavrusunu en iyi şekilde yetiştirmek, okutmak için tarifi imkânsız gayret ve fedakârlıklarla çırpınan anamızı en ufak üzmeye kıyamazdık. Babamın ve anamın bize bıraktığı en büyük armağan olan İslam ahlakına sarılarak nice güçlükleri yenmek kolay oldu ve zoru başarmak apayrı bir lezzet verdi... Geçenlerde pazar yerinde alışveriş yaparken, iki hanımefendinin şöyle konuştuklarına şahit oldum: "Ayol, benim ufaklığı arkadaşı ayartmış, Kur'an-ı Kerim Kursuna yazılmışlar, ama bizimki hiç gitmiyormuş" diyen hanımefendiye diğeri şöyle cevap verdi: "Ayol, çocukların Kur'an-ı Kerim Kursunda ne işi var, aferin, çocuğun akıllılık etmiş..." Bu konuşmaları duyunca tüylerim diken diken oldu. "Kadına zulme hayır" nümayişleri yapılıyor, o zulmü hepimiz tel'in ediyoruz. Ama yıllardır o nümayişler yapılıyor, değişen bir şey olmuyor. Hastalıkları doğru teşhis etmek, teşhise uygun tedavi yollarını seçmek gerekir. Düşmanlarımız; asırlardır birlik ve dirlik kaynağımız olan İslam ahlakını geri kalmışlığımızın sebebi gibi göstererek, o yönde beynimizi yıkayarak bizleri yanılttılar, kendi ellerimizle o ahlaka savaş açtırdılar. Halbuki; "İki günü bir olan ziyandadır.", "Hayâ imandandır.", "Bir başkasının yüzüne öfkeyle bakmak kul hakkını çiğnemektir, Allahü teala her günahı affedebilir, kul hakkı hariç" gibi sayısız güzel ve en faydalı öğütler dinimizindir. Birliğimiz ve dirliğimizin de en sağlam harcıdır İslam ahlakı... Opr. Dr. Ethem İlhan Olgay Uzaktan eğitim ücretleri YÖK Başkanlığı'na; Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 4. Sınıf öğrencisiyim. Maalesef YÖK'ün belirlediği yeni yüksek zam oranları karşısında okulumu bırakmak zorunda kalacağım. Önceleri eğitim gideri olarak okulumuza ciddi miktar ödüyorduk. Bu yıl eğitim giderlerini YÖK'ün belirleyeceğini ve eğitim giderlerinin düşürüleceğini duyduk. Fakat geçtiğimiz günlerde açıklanan miktarı duyunca şok olduk. Bizler, eğitim giderlerinin düşürüleceğini beklerken, 513 lira da devlete ekstra ücret ödeneceğini öğrendik. Yani 600 lira okul ile birlikte 1113 lira toplamda ücret ödeyeceğiz güz döneminde. Medyada, bu yıl harçlara zam gelmeyeceği haberleri verilirken, yüksek ücret ödeyen uzaktan eğitim öğrencilerine bu reva mı? Eşim asgari ücretle çalışıyor ve yeni evliyim. Lütfen yetkililer bizi de düşünsün, okuluma devam etmek istiyorum. Borç alarak denkleştirdiğim eğitim giderine ek olarak çıkan, devlete ödenen miktarı karşılayamam ve benim gibi binlerce öğrenci mağdur olabilir. Okulumu bırakmak zorunda kalacağım. Mustafa Demircan Milli Eğitim ve Diyanet'te ek ders paradoksları Sayın Başbakan'ın dikkatine; Bilindiği üzere, Milli Eğitim'deki öğretmenler de Diyanet'teki Kur'an-ı Kerim Kursu öğreticileri de haftalık maaş karşılığı ders saatinden sonra okuttukları dersler için ek ders ücreti alırlar. Aynı iş, eğitim işi yapılmasına rağmen, iki kurumun ek ders ücretlendirmeleri Diyanet'tekilerin aleyhine olmak üzere çok farklıdır. Şöyle ki; 1.Milli Eğitim Bakanlığı'nda, haftada okutulan her 10 saat ders için bir saat ödenen "ders dışı hazırlık ücreti", Diyanet'te ödenmez. (Demek ki Diyanet öğretmenleri derslere hazırlanmadan gelmektedirler!!!) 2.Milli Eğitim Bakanlığı'nda haftada 2 saat her öğretmene ödenen "rehberlik" ücreti, Diyanettekilere ödenmez. 3. Milli Eğitim Bakanlığı'nda; sevkli günler, seminerde bulunulan günler, milli bayram günlerinde ders yapılmış gibi ücret ödenir. Diyanette; sevkli günler, seminerde bulunulan günler, milli bayram günlerinde ücret ödenmez. Ayrıca, her türlü toplantı, kermes, kurs vb. etkinliklere katılanlara (zorla çağrılanlara) da ek ders ücreti ödenmez. Aynı işi (eğitim) yapan iki devlet kurumunun mevzuatı ve özlük hakları arasında bu kadar zıt farklar olması makul değildir. İlgililerimize duyurulur. Kur'an-ı Kerim Kurs Öğreticileri > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00