Bitsin artık bu terör belası!..

A -
A +

Ülkemiz, yaklaşık 30 yıldır, terör belası ile mücadele edip durmaktadır. Geride kalan, on binlerce şehit, on binlerce can, 500 milyar doların üstünde maddi zarar ve 30 yıl gibi uzun bir zaman. Acı, gözyaşı, başlamadan biten gencecik hayatlar, yanmış ana yürekleri, yetim yavrular... Bizim de ülke olarak, bazı hata ve eksiklerimizin olduğu aşikâr. Zaten bunlar, yetkili ağızlardan söylendi, hatta özür bile dilendi. Şu anda terörü bitirecek, gözyaşı ve acıyı geride bırakacak bir barış fırsatı ve ortamı yakalanmış durumdadır. İki sene evvel "demokratik açılım" adı ile başlatılan bu süreç, sabote edilerek akamete uğratıldı. İlk iyi niyet adımı olarak, dağdan inip Habur'dan ülkemize giren teröre bulaşmamış insanların gelişleri ve ailelerinin sevinçle karşılamalarını şov gibi sunarak, ajite edip, barışa sabotaj yaptılar. Doğrusu, orada biraz şov ve zafer edası yok değildi. Ama böylesine büyük ve kapsamlı, dış destekli, bedeli çok ağır olan, acısı çok büyük olan bu beladan kurtulmak adına, böyle küçük şeylere takılıp kalmamak lazım. BDP dahil, herkes, muhatap olarak, İmralı'yı gösterince, haliyle devletin kurumları, istihbarat elemanları, Öcalan'la görüşmelere başladı. Bu belki biraz soğuk gelebilir, neyin nesidir denebilir. Ama bu asla kaybetmek değildir. Bilakis başarılabilirse kazanmaktır. Bu savaşın kazananı yok zaten, kaybedenleri var. Burada İmralı ile görüşmede gaye acının, gözyaşının dinmesi, anaların ağlamaması, bu anlamsız terörün bitmesidir. Acının ve gözyaşının rengi, ırkı olmaz. Bir anne için dünyanın en büyük acısıdır, evlat acısı. Veya kardeş acısı. Ateş düştüğü yeri yakar ve bu acıyı yaşayan bilir. Allah, düşmanıma dahi böyle acı yaşatmasın... Bu süreç, sadece hükümetin yürüteceği bir süreç değildir. Ama başlatmakla çok büyük bir risk alarak, büyük bir cesaret örneği gösterdiler. Ben 25 sene evvel, Diyarbakır'da askerliğimi yedek subay olarak yapmıştım. Bu terör belası o zamanlar da var idi. Şimdi geldik bugüne, benim iki çocuğum askerliğini bitirecek yaşa geldi, hâlâ öldürmeye, ölmeye devam ediyoruz... Onun için CHP, MHP, STK'lar, kurumlar, kanaat önderleri, basın, sanatçılar, yazarlar dahil herkesin bu sürece destek olup katkı vermesi gerekir. Onlar da hükümeti yalnız bırakmadan, ellerini taşın altına koymalıdırlar. Bu kadar büyük bir meselede ve hayati konularda küçük siyasi hesaplar olmamalıdır. Bu çok hassas bir mesele, çok derin ve kabuk bağlamış bir yara olduğu için, bunu ajite etmek, provoke etmek, yani ateşe odun taşımak çok kolay. Zor ve değerli olan, sağduyulu olup aklıselimle bu sürece katkı koymak ve bu beladan hayırlısı ile kurtulmaktır. Bu süreçte iyi niyet esastır, taraflar konuşmalarına çok dikkat ederek, barışın dilini konuşarak, barış iklimini oluşturmalıdır. Devletimiz büyük bir devlet, milletimiz de geçmişiyle, kültürü ile medeniyeti ile büyük bir millettir. Bizim kalkınmış, müreffeh, özgür bir ülke olarak büyük hedeflerimiz vardır. Bu terör belasından kurtulmadan bunları gerçekleştiremeyiz. Osman Demir >>> Yeni yaralar açmak kime hizmet eder? Yıllar içinde elde ettiğimiz yasal kazanımlarımız bir anda ellerimizden alındı. Evimizin nafakası yarıdan fazla eksiltildi. Haklı hiçbir gerekçe gösterilmeden, bizlerden alınan görevler, başkalarına sunuldu. İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken, 2 Kasım 2011 tarih ve 28103 Mükerrer Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin (KHK) Geçici 4'üncü Maddesinin 1'inci Fıkrasına göre, "Araştırmacı" kadrosuna atanmış sayılmaktayım. 2 Kasım 2012 tarihi itibariyle, yerime yeni İl Sağlık Müdür Yardımcısı atandı. "Araştırmacı" kadrosuna aktarılmamla ilgili karar örneğinin tarafıma tebliğ edilmesini yazılı müracaatla istememe rağmen, bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmamıştır. Sadece 18 Aralık 2012 tarihinde, görevimizin bittiğine dair bir yazı verdiler. Ancak maaşım, Ekim 2012'de bir yıl geriye dönük olarak, Ekim 2011 tarihi itibariyle dondurulmuştur. Bu durum karşısında: 1- 663 Sayılı KHK ile başlatılan yeni yapılanma süreci olan bir yıllık süreç dolmuş ve 44 gün de geçmesine rağmen, İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevimden Araştırmacı görevine atandığıma dair Atama Kararı tarafıma tebliğ edilmemiştir. Tam bir yıl İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevini resmen ve fiilen yapmış bulunmaktayım. Maaşımı ve ek ödememi İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak almam gerektiğine inanıyorum. Gelirim % 50 oranında düşmüştür. Dolayısıyla büyük bir mağduriyet içerisindeyim. 2- Aynı tarihte ve aynı zamanda hem görevden alınıyorum, hem de görevden alınırken de bazı haklar birlikte veriliyor. Dolayısıyla, bu 666 Sayılı KHK ile verilen hakların, Araştırmacı olduktan sonra da bana uygulanması gerektiğine inanıyorum. 3- 663 Sayılı KHK ile maaşımın dondurulması da anlam veremediğim bir durumdur. Özelleştirmeden gelen Araştırmacıların maaşlarının dondurulmasını anlıyorum, zira onlar çok yüksek maaşlarla geldiler. Oysa ben yüksek bir maaş almıyordum ki dondurulsun. 4- Ayrıca İl Sağlık Müdür Yardımcılığı kadromun, unvanımın ve yetkilerimin alınarak, denk olmayan Araştırmacı kadrosuna verilmem ayrı bir mağduriyet konusudur. YAŞ kararlarıyla ordudan atılanların geçmişe dönük bütün haklarını zamlı bir şekilde verirken, yani bir taraftan yaraları sarmaya çalışırken, diğer taraftan çok daha büyük yaralar açmak neye hizmettir? Sağlık Bakanımız, sendika temsilcilerine ve televizyon programında canlı olarak, "Araştırmacı yapılanların mağduriyetlerini önleyeceğiz ve görevden aldığımız bu insanlara tekrar görev vereceğiz" dediği halde, aradan 14 ay geçmesine rağmen, mağduriyetimiz önlenmediği gibi, bizlere tekrar görev de verilmedi. M. A. Çetin ---------- Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.