Bayramlarda sevinci, huzuru, bereket ve güzelliği konuşmak, paylaşmak yerine; derdi, kederi, hüznü çileyi ve de çaresizliği paylaşıyor, konuşuyoruz. Eski bayramlardan konuşmak, o günleri hatırlamanın da bir anlamı kalmadı. Yarınları düşünüyor, geleceğin planlamasını yapıyoruz. Yaşadık, gördük, duyduk güzeldi, değişti, ama bazı şeylerin anlam ve değeri de değişti. Her alanda gelişme oldukça, değişim de devam edecek. Globalleşen dünyanın kurallarından biri. Bu değişikliklerin hayatımıza yansımasının olumlu ve olumsuz yönleri var. Ama inanç, sevgi, merhamet, güzel ahlak, dürüstlük, kısacası insanlık nasıl değişir? Geriye dönüp baktığımızda, okumuş, ibadetlerini aksatmadan yerine getiren, aktif, sosyal insanımız çok daha fazla. Şimdi de böyle olmasını isterdim. Gençler okusun, dinini ve diyanetini bilsin, ibadetlerini yapsın, kötülüklerden korunsun... Batıya ayak uydurduk ve izlerinde yürüyoruz. Makama hak edenler oturur, hem kendi makamdan faydalanır, hem de çevresine hayrı dokunurdu. Halasına, dayısının oğluna, amcasının kızına değil; hakkı olana hayrı dokunurdu. Şimdikiler, görevinin gerektirdiği sorumluluğu yerine getirirken, bunu halka, ona hizmet edenlere ben yaptım, başkası yapamaz manasında kahramanlık olarak lanse etmeye çalışıyor. Öyle bir düzen kurulmuş ki, karşısındaki insan da, "bunu sen yaptın, kahramanımsın, ne yaparsam yapayım ben oraya layık olamayacağım için, en büyük kahraman sensin" diye düşünmeye başlamış. Paylaşmak güzeldir, küçük bir kasabanın Müslüman sakinleri olarak her şeyi dostça, kardeşçe paylaşırdık, gönüllüydük, arzuluyduk, bunu insani görev olarak düşünürdük. Şimdi ise sen kazanma, senin olmasın, ben sana vereyim, sen bana dua et diyor. Alışırsa kazanmaya, çalışmaya, sıkıntı ve dertleri azalacak, dolayısıyla kimilerine iş ve eğlence kalmayacak. Karşısındaki de diyor ki "Allah sana daha çok versin", cevaben de, "Allah bana versin, ben sizlerden esirgemem" diyerek, gururlanıyor. Emeğe, insanlığa, dostluğa, kaliteye saygı yerini yeni neslin deyimiyle yarışa bıraktı. Saygı başka, yarış başka. Hedefine ulaşmak için karşındakini karalamanın, kötülemenin bir anlamı yok ki. İnsanlarda öyle bir heves ve düşünce oluşmuş ki dünyayı ben yönetsem, her şeyden en büyük, en üstün ben olsam, yanımda kardeşim, amcam, yeğenim olsa. Bu düşünce ve mantıkla nereye kadar? Saddam Hüseyin vardı, Kaddafi vardı, hırs ve arzularından bu düşünce içerisindeydiler. Zamanı geldiğinde canımızı Allah'a teslim edeceğiz, başkan da olsak, dünya yıldızı da olsak, sokakta mendil satan da olsak aynı dualarla aynı yere gömüleceğiz. Prizren'de daha 15 yıl öncesine kadar bu kadar ibadet eden göremiyordum, bu kadar Kur'an-ı Kerim Kursları, bu kadar mevlitler, bu kadar iftarlıklar, bu kadar yardımlar... Cuma namazlarında bile cemaat en fazla 7-8 saf oluşturuyordu, şimdi bahçede, avluda yer bulmakta zorlanıyorlar. İnsanlar kedilerini avutmak için her şeyi tozpembe görmeye çalışsalar da gerçek ortada, kabullenmeyenler elini vicdanına parmağını anlına koysun düşünsün. İnsanlık nerede? Ferdi Kovaç-PRİZREN Öğretmenler Günü mesajı bu sene farklı olsun! Geçtiğimiz günlerde, Hükümetin uzun zamandır planladığı "eşit işe eşit ücret" planı çerçevesinde yapılan maaş iyileştirmesi, Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Eğitimin öznesi olan öğretmenler yine unutuldu. Eğitim Müfettişleri'ne, hizmetlilere verilen artış, maalesef öğretmenin bordrosuna 0 (sıfır) olarak yansıdı. Öğretmenler, bugün nerede ise en düşük maaşı alan kesimdir. Herkesin dilinde olan ek ders ücretlerinden yararlanan öğretmenlerin sayısı oldukça düşük olmakta, alanlar da ek ders yönetmeliğinden dolayı, bu ücreti düzenli alamamaktadır. Gerek yetkililerce, gerekse medyada öğretmenlerin maaşları hakkında verilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığını özellikle belirtmek istiyorum. 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşıyor, bu özel gün yine birkaç süslü sözle mi kutlanacak? Sayın Bakanımızdan bu defa farklı sözler duymak istiyoruz, hak ettiğimiz müjdeleri bekliyoruz. Umarım yetkililer, öğretmenlerin ne kadar ciddi bir iş yaptığını anlayarak, bunun gereğini en kısa zamanda yerine getirirler. İsmi mahfuz bir öğretmen Yasal çalışma saatlerine riayet etmeyenler Türkiye'de faaliyet gösteren işletmelerin büyük kısmı yasal çalışma saatlerine uymamakta, çalışanları sömürmektedir. Kargo şirketleri bu hususta başta gelir. Yakın bir zamanda devlet kargo şirketlerini bu konuda uyarmış ve ağır para cezası kesmiştir. Çünkü kargo şirketleri her gün ve cumartesi de dahil olmak üzere, yasal çalışma saatlerini aşmakta ve bunu normal saymaktadır. Türkiye genelinde restoranlar, giyim mağazaları, büyük firmalar, kargo şirketleri, eczane, hastane vb. gibi işletmeler yasal saatleri fazlası ile aşmakta ve bunların önemli kısmı çalışanlara da mesai ücreti ödememektedir. Sözde yasal saat haftalık 45, ama işletmelerin taktığı yok. Haliyle devlet de üstlerine gidemiyor, denetleyip ceza yazamıyor, hangi birisine koşsun denetlesin... Yasal düzenleme yapıldığına göre, SSK, Maliye veya Belediye aracılığı ile denetleme ve takip yapılabilir, gerekli uyarılarda bulunulabilir. Maalesef tablo çok vahim, çalışanlar mutlu değil, çünkü sömürülüyor. 629 TL Asgari Ücrete gece gündüz çalıştırılıyor, düzenli olarak maaşını alamıyor, sigortaları da ödenmiyor, insan yerine bile konmuyor. Bu sebepten, özel sektör devamlı işçi arıyor, işe giren durmuyor, tutunamıyor. Lütfen yetkililer bunları araştırsın gereğini yapsın... Her gün gazetelerde TV'lerde memura müjdeli haberler görüyoruz, biraz da asgari ücretliye müjdeli haberler verin!.. Özel sektörde çalışan bir vatandaş Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00