Veteriner ve tarım ilaçlarının bilinçsizce ve ölçüsüzce kullanıldığı, bu ilaçların besinlerle insan vücuduna geçtiği ve kanser, böbrek yetmezliği gibi korkunç hastalıklara yolaçtığı bu köşede bile birkaç defa belirtildi. Bu iddiaları ortaya atanlar konunun uzmanı veteriner hekimler ve diğerleriydi. Sonradan, ilaç toptancıları dahil birçok kişiden gelen telefonlar, gerçeğin korkunçluğunu daha belirgin bir şekilde ortaya koyuyordu. Her zaman olduğu gibi, bu işin sorumluluğunu yüklenenler ise umursamaz bir tavırla, kendilerince başka önemli işlerle uğraşıyordu... Almanya'nın biberimizi bu gerekçeyle geri çevirdiği, ülkeye kabul etmediği basına yansıdı. Pazardaki çileklerin gösterişliliği, kabzımalların başkanının da hormonlu oldukları gerekçesiyle bu çilekleri evine sokmadığı yazıldı, çizildi. Yediğimiz etlerde veteriner ilaçları bulunduğu, sebze-meyvede de tarım ilaçları ve hormon olduğu iddia ediliyor. Bu ilaçların da ölümcül hastalıklara yolaçtığı belirtiliyor. Son zamanlarda gittikçe artan böbrek ve kalp hastalıkları, kanser vakaları bu ilaçlarla ilişkilendiriliyor.Türk milletinin sağlığından, tarımından, hayatından sorumlu olan yetkililere seslenmek istiyorum; bu millet kobay mıdır? Bu iddiaların az bir kısmı bile gerçek olsa, bu vebalden kurtulabilecek misiniz? Neden inandırıcı bir araştırma yapıp, insanımızı aydınlatmıyorsunuz? Bu iddiaları peşinen reddetmeniz sizi sorumluluktan kurtarır mı? Bibere, fasülyeye yeni isimler için uğraşacağınıza, bu bitkilerle sağlığımızın nasıl tehlikeye atıldığı üzerinde kafayı yormanız bu ülke ve insanlarımız için daha hayırlı olmaz mı? Adalet bunun neresinde? Sayın Recep Önal'ın dikkatine; Ben, Sağlık Meslek Lisesi Sağlık Memurluğu Bölümü'nü bitirdim. DMS'yi de kazandım. Askerde olmam sebebiyle atamam yapılmadı. 5. dönem yerleştirmede terhisime iki aydan az bir zaman kalmasına rağmen, askerliğim işime engel oldu. Bundan sonra asker olan arkadaşlar için de aynı şey olacak.Benden daha düşük puan alanlar da göreve başladı. Hatta bunların içinde, 1-2 ay veya daha kısa bir süre sonra askere gidecekler de var. Bunların hakları 18 ay saklı kalacak. Askerlik yapan bizlerin de atamamız yapılıp, hakkımız saklı kalamaz mıydı? Yeni bir sınav da yapılacakmış. Dolayısıyla bizim hakkımız da bitmiş mi olacak? Sağlık mumurluğu açığı ortada. Milli Eğitim bu açığını kapatabiliyor da Sağlık Bakanlığı böyle bir uygulamaya neden gidemiyor? Sayın Recep Önal'dan bir açıklama bekliyor, böyle bir atamanın yanlış olduğu kanısı ile tüm bu durumdaki arkadaşlar adına "adalet bunun neresinde?" diyorum... > İsmi mahfuz Bağ-Kur'dan açıklama Kurumumuz 344 129 343 bağ-numaralı sigortalısı Hacer Demircan ile ilgili gazetenizde yer alan "Neden Sağlık Karnem yok" başlıklı yazıya istinaden, adıgeçenin İstanbul İl Müdürlüğümüz'ce dosyasının incelenmesinde; sigortalımız Hacer Demircan'ın sağlık karnesi almak için bir talepte bulunmadığı, ancak şahıs hesabına geçmeyen prim ödemelerinin hesabına geçmesi için talebinin bulunduğu ve bu talebine istinaden ilgili düzeltmenin yapıldığı tespit edilmiştir. Sigortalımızın sağlık karnesi alabilmesi için, borcunun bulunmaması ve 8 aylık sağlık priminin ödenmiş olması gerekmekte olup, bu şartları yerine getiren sigortalılarımıza kanun gereği sağlık yardımı yapılmaktadır. Sigortalımızın il müdürlüğüne gittiği esnada hesabına geçmeyen prim ödemeleri için anında düzeltme yapılamadığından, borçlu durumda görülmüş ve bu nedenle o anda sağlık karnesi alamamıştır.Belirtilen şartları yerine getirerek il müdürlüğümüze müracaat edilirse sağlık yardımı alabilecektir. > Av. Ferhan Kaptan (Genel Müdür) Özel üniversitelerin haksız uygulaması Kültür Üniversitesi Rektörlüğü'ne; 2000-2001 öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesi'ne kaydımı yaptırdım. İlk dönemi, zor da olsa ödemeleri yaparak geçirdim. Ancak ilk dönemin sonu ve ikinci dönemin başında meydana gelen ekonomik sıkıntı sebebiyle 2000-2001 eğitim yılının ikinci dönem parasını yatıramadım ve banka bana faiz uyguladı. Daha sonra bu eğitim kurumunun aracısı olan banka avukatları benim hakkımda icra işlemleri başlattı. Ve 2000-2001 eğitim yılı ikinci dönem ödememi çevreden alınan borçlarla neredeyse iki katı miktar ile ödedim. 2001-2002 senesinde ise ilk dönem ödemelerimi borç almak suretiyle düzenli olarak yaptım. Dönem arasında Sakarya Üniversitesi, yatay geçiş için kontenjan açıkladı, ben başvurdum. Başvurum kabul edildi ve yatay geçiş yaparak kaydımı bu okula yaptırdım. Bu arada İstanbul Kültür Üniversitesi'ne dilekçe ile başvurarak, ikinci dönem o okulda okumayacağım için normalde yapmam gereken ödemeleri iptal etmelerini talep ettim. Ancak reddedildi. Tekrar durumumun zorluğunu, ve ödeme yapamayacağımı bildirmeme rağmen İstanbul Kültür Üniversitesi halen benden okumadığım ikinci dönem için para ödemem gerektiğini söylemekte. Benim gibi mağdur durumda olan ve ikinci dönem okumadığı halde ödeme yapmaları istenen veya ikinci dönem için yaptığı ödemeleri geri verilmeyen İstanbul Kültür Üniversitesi'nde 4-5 öğrenci var. Üniversite'nin Uyguladığı Ödeme Şekli: Okul, ödemeleri dolar üzerinden alıyor. Kayıt sırasında ödemeleri devlet okulları gibi dönemlik değil senelik olarak alıyor. Yani dönemlik dersler ve eğitim vermesine rağmen ödemeleri senelik olarak alıyor. Senelik kayıt olurken taksitlendirmeleri banka hesabı üzerinden yapıyorlar. Taksit miktarları banka hesabı üzerinden otomatik krediye bağlanıyor ve okul aradan çekiliyor. Yani taksit miktarı para günü geldiğinde bankaya yatırılmadı ise banka kişiye otomatik olarak kredi veriyor ve okul da bu miktarı çekiyor. Bundan sonra ise banka faiz uygulayarak kişiden bu miktarı tahsil ediyor ya da icra yolu ile olayı çözüyor. İlgililerin daha duyarlı davranarak, hakkaniyete uygun bir karar vermelerini ve bizleri daha fazla mağdur etmemelerini bekliyoruz. > Mehmet Ali Sepici - Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğrencisi Bu gençler size güvendi... Sağlık Bakanı'nın dikkatine; 17 Ekim 1999 yılında yapılan DMS sonrası, sınavı kazanan Sağlık Meslek Lisesi mezunlarının tamamının atanabileceğini, hatta yeterli personeli bulabilmek için puanları aşağı çekebileceğinizi söylediniz. Sınavı kazanan Hemşirelik, Laborant, Radyoloji ve Anestezi bölümlerinin mezunlarının tamamının atandığı, yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır. En çok mezun veren Sağlık Memurluğu Bölümünden çoğunun atamaları yapılmadı. Çoğunluğu köylerde istihdam edilen bu ve benzeri personele niçin yeteri kadar kadro açılmıyor? Yüksek öğrenim görmeleri YÖK tarafından engellenen bu gençler başka alanlarda da iş bulamıyorlar.Sizin açıklamalarınıza güvenerek atama bekleyen gençlerimiz eğitimli işsizler sayısını arttırmaktan başka birşey yapamıyorlar. Sizden ilgi ve açıklama bekliyoruz. > Bir grup veli adına Ç. Erdemir - KAYSERİ