Bize ihtiyaç yoksa, açıkça söylensin

A -
A +

Bir akademisyen olarak, yurtdışı imkanlarını tepip, ülkemize minnet borcumuzu ödemek, ülke kalkınmasına katkıda bulunmak amacı ve şevki ile Amerika'dan, Avrupa'dan koşa koşa geldik. Hep, "bilimin, toplumsal kalkınmanın öncülüğünü yapmış bu kişilere hak ettikleri önem verilmezse, asgari geçimleri karşılanmazsa ekonomik-siyasal bağımsızlığın mümkün olamayacağı yetkililerce bir gün idrak edilir" diye bekledik. Ama artık ne ümidimiz, ne sabrımız kaldı. Hele bilim şevkimiz hiç kalmadı. Bu konudaki sorumluluk tamamen, 40 yılda yetişen bir profesörü geçim sıkıntısına sokan, bir bankamatik önünde sıradan bazı kamu çalışanlarıyla bulunduğu kuyrukta maaşını telaffuz etmekten utanır duruma getiren; bulacağı fırsatta eşdeğeri ünvanlı akademisyenin, kendisinin 5-10 katı maaş aldığı bu ülkedeki, ama bu devletin bütçesinden yardım alan bir özel üniversiteye geçmeyi düşünür duruma getiren; hele yurtdışı beyin göçüne mecburen "evet" deme durumunda bırakan başta Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı olmak üzere tüm Sayın Hükümet Yetkililerinindir. 1.5-2 yıl önce bir profesörün öğrencisi konumunda olan genel müdüre, il valisine, birinci sınıf hakimler ve diğer bazı üst düzey bürokratlara; diğer kesimlere hiçbir iyileştirme yapılmadan, % 50-60 iyileştirme yapılırken, dengeler bozulmadı da, sıra öğretim üyeleri vb. kesime gelince mi bu dengeler bozuluyor? Lütfen bizim adımıza Sayın Maliye Bakanı'na sorunuz, son 10-20 yıl içerisinde tüm kamu çalışanları, akademisyen, bürokrat, askeri erkan, vb. özlük durum bakımından ne durumdaydı, ne oldu, ne olmalı? -Ya, ülkelerin geleceği, bağımsızlık garantisi bilim adamlarına, hocalarına, uluslararası standartlara göre değil ama, en azından ülkedeki ücret adaleti gerçeğine göre yapılabilecek iyileştirmeyi yapsınlar; - Ya da, "kusura bakmayın hocalar, bizim size öyle sandığınız kadar ihtiyacımız yok, hele öyle deli gibi ailenizi, çocuklarınızı ihmal etme pahasına gece-gündüz laboratuvarlarda sabahlamanıza, cebinizden olmayan paranızı verip yurt dışına falan gitmenize hiç ihtiyacımız yok, bizden birşey istemeyin, başınızın çaresine de bakın" desinler. Üniversite hocaları olarak bizler de şapkamızı önümüze koyup, ne yapmamız gerektiğini düşünelim. Ama bunu açık söylesinler. Kamuya duyursunlar. TV'de söylesinler. Kamuoyu da bunu bilsin. Herhalde bu ülkede hocaların da utanarak söyledikleri veya söyleyemedikleri maaşlarına katkı sağlayacakları mesai dışında limon satma, taksicilik yapma gibi bir becerileri olur; ya da itibar görecekleri dünyanın bir köşesi bulunur. Öyle "gönül alma" babından, 3-5 kuruşu elimize tutuşturma niyetlerinden de vazgeçsinler.. Ayıptır.... Hem de çok ayıp... İsmi mahfuz Denklik sınavlarında çıkan sorular neden açıklanmıyor? YÖK Başkanlığı'na; YÖK, denklik konusunda çok büyük haksızlıklar yapmaktadır. Özellikle Balkan ve Türkî cumhuriyetlerden mezun olanlar için sonuç tam bir felaket. Bu ülkelerdeki YÖK'ün tanıdığı üniversitelerden mezun olanlar iki (2) aşamalı zor ve kapsamlı sınava tabi tutulmaktadırlar. Yeni mezun olup denklik için başvuranlar, geçen yılki kendi branşlarıyla ilgili sorulmuş sınav sorularını temin etmek istediklerinde ret cevabı ile karşılaşmaktadırlar. Türkiye'de yapılan bütün sınavların soruları ertesi gün basına açıklanmasına rağmen, denklik sınavının soruları kamuoyundan neden gizlenmektedir?!. Öğrenciler kendilerini tartmak istiyor; hangi konulardan soruların çıkacağını bilmenin ne sakıncası var? Bu sınava üç (3) yıl süreyle senede bir (1) defa girme hakkı vardır. İkinci (2.) ve üçüncü (3.) sınav haklarımız, askerde olmamız nedeniyle heba olmaktadır. Çünkü askerde ders çalışma imkanımız olmadığından mağdur duruma düşmekteyiz. Sınav ücreti olarak yetmişbeş milyon (75 000 000)TL. talep edilmektedir. Bu resmen soygundur. Parayı yatıramayan sınava alınmamaktadır. Bu haksızlığa artık birinin dur demesi gerekiyor. Özbekistan'dan mezun olan arkadaşlar bu konu ile ilgili site kurmuşlar. (http://yurt56.tripod.com) Ali Acar

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.