Bizi aldattılar, yuvamızdan edecekler

A -
A +

Bizler İstanbul'un Sultanbeyli ilçesinden bir grup mağdur vatandaşız. Problemimizle başınızı ağırtmak istemezdik, fakat durumumuz içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Ben üniversite mezunu bir gencim. Öğretmenlik çıkmadığı için özel bir şirkette dış ticaret sorumlusu olarak çalışmaktayım. Şimdiye kadar kazandığım bütün paramı ve emeğimi, satın aldığımız bu yere harcadım. Benim hayatımdaki tek yatırım ve sığınağım olan evimin yıkılmasını istemiyorum, aynı şekilde bu, komşularım için de geçerlidir. Onların da tek servetleri evleridir. Şu anda oturduğum sokak, Mecidiye Mahallesi sınırları dahilinde olup, Sultanbeyli Belediyesi'nin evraklarında da kayıtlıdır. Ayrıca Emlak Vergisi, telefon, elektrik, alt yapı gibi tüm çalışmalar yapılmış olup, hizmetleri eksiksiz olarak almaktayız. Kartal Orman Müdürlüğü ise, bu sokağın kendilerine ait olduğunu iddia ediyor, bu nedenle de bütün mahalleyi ayrı ayrı mahkemeye vermişler. Bizim bilgimiz dışında da kararlar veriyorlar... Bizi aldatarak imzalattılar Zaten aleyhimizdeki tutanakların yazılması da çok enteresan olmuştu. Bir gün ölçüm yapan ve imza alan ormancı arkadaşlarla karşılaştık. Ev ev dolaşıp ölçüyorlar ve ev sahiplerinin kimlik bilgilerini alıyor, teyid ettirmek için imzalattırıyorlardı. Bize de uğradılar. Sorduğumuzda; gayet normal bir iş yaptıklarını, Orman Bakanlığı'nın tapu işlemleri için Sultanbeyli Belediyesi'ne başvuru yapacağını ve ölçümlerin de bunun için gerektiğini, tapu vereceklerini söylediler. Ayrıca, kimlik bilgilerimi de alıp imza atmamı istediler; bir belge göstermelerini istedimse de, resmi bir araçla ve resmi kıyafetlerle geldiklerinden kimlik bilgilerinin altına imzayı attık tabii... İşin enteresan kısmı şimdi geliyor, sıkı durun; bu memur arkadaşların bu bilgileri almaktaki amaçları yukarıda saydıklarımdan hiçbiri değilmiş. Yani ormancılar bizleri aldatarak kimlik bilgilerimizi almış ve hepimizin aleyhinde sonradan tutanak düzenleyerek mahkemeye vermişlerdi. Bizim bunlardan haberimiz yok tabii, ancak mahkemeden çağrı pusulası geldiğinde işin vahametini anladık. Zorumuza giden bu olayın faillerini kınıyoruz. Çalışacaklarsa adam gibi çalışsınlar. Vatandaşı aldatıp, yanlış bilgi verip, ayrıca aleyhinde haksız ve yalan tutanak düzenlemek bir memur için suç teşkil etmeli. İlk başta sorduğum sorulara da yalan beyanda bulunarak, bilgi alma hakkımı çiğnemiş ve beni yanlış yönlendirmişlerdi. Komşularımın da aynı muameleye maruz kaldıklarını belirtmeme gerek yok sanırım. Tutanaktaki suçlama ise; Orman İşleri'nin sorumlu olduğu orman alanını gasp etmek ve üzerine ev yapmak. Hem de koskoca mahalleyi 2 hafta gibi bir sürede tüm altyapısıyla inşa etmek!!! Sonra mahkemeye çıktık. Malum şeyler; yukarıda belirttiğim bilgileri hakim bey de aynen katibe hanıma yazdırdı. Yani, alt yapısı vs. tam olduğu... sonuç olarak keşfe geleceklerini söylediler ve bir tarih verdiler. Tabii, gelen giden olmadı... Şimdi ise duyduğumuz; kararın 25'i aşkın aile aleyhine sonuçlanmış olduğu. Hem de hiçbir savunma ve keşif sonucu gözönüne alınmadan... Suçlamalar asılsız Suçlama asılsız, mesnetsiz ve haksızdır. Çünkü, oturduğumuz yerleri çoğumuz 20 yıl öncesinden satın aldık. Gelip inceleme yaparlarsa, bahçelerimizde bulunan 20 yıllık meyve ağaçlarını, bahçelerimizin durumunu görebilirler. Yani 2 haftada yapılması imkansız olan işler var burada. Ayrıca, bu yerler birçok belgede çiftlik, tarla ve ordunun atış alanı olarak gözükmektedir. Buralar orman arazisinden çıkalı çok olmuş, zaman aşımına uğramış. Orman Müdürlüğü de ormanın sınırını 30 yıl öncesinden belirlemiş ve telini çekmiştir. Bu da sokağımızın 600 metre kadar dışında bulunmaktadır. Üstüne üstlük bir de orman yolu bulunmaktadır. Hangi akla hizmet evlerimizin üzerinde hak talep ediyorlar, halen anlamış değilim. Sultanbeyli'de hiçbir yerde tapu bulunmamakta, buna resmi binalar da dahildir. Hatta İstanbul'un büyük bir kısmı da bu durumdadır... Her şeyden önce şunu belirtmek istiyorum; burası çocuklarımızın ve birçoğumuzun torunlarının ve torunlarının çocuklarının yaşadığı bir mahalle oldu artık ve tek yaşama alanımız, tek varlığımız, mutlu, huzurlu olduğumuz tek ortamdır buraları. Bizim temennimiz bir orta yolun bulunması ve mağdur edilmememizdi. Çünkü ortada zaman aşımı, vatandaşın aldatılması, yanlış bilgilendirilmesi ve bir oldu-bitti olayı vardır. Siyasi rant şüphesi Birçoğumuzun düşüncesi, bu yerlerin siyasi bir rant uğruna peşkeş çekilmek istendiği yönündedir ve bu yönde duyumlar da mevcuttur. Eğer böyle bir niyet varsa, art niyet varsa bunu unutsunlar. Halkımıza bunu yapma niyetinden vazgeçsinler. Birçok yaşlı komşumuz üzüntüden hasta oldu, yataklara düştü. Birçok insanımız bunalıma girdi, psikolojimiz bozuldu. "Baba, evimizi yıkacaklar mı?" sorusuyla, neredeyse her gün karşılaşıyoruz. Bunların hesabını kim verecek? Halkımızla alay etmek, uğraşmak, hakkını çiğnemek bu kadar mı kolay? Halkımıza verecek bir güzel günleri olmadığı gibi, ellerindeki tek sermayeyi de almak insafa sığar mı? Nerede o; halkımızın karşısına 5 yılda bir "oy verin" diye çıkanlar? Hakkımızı savunmak için sıraya girenler, bol bol atıp tutanlar neredeler şimdi? > İsmi mahfuz (Mecidiye Mahallesi sakinleri adına) Sultanbeyli - İSTANBUL Milletimizi rezil etmeye hakkınız yok! Televizyonlardaki yarışma programlarına katılan bazı vatandaşları seyrederken; bu memleketin 20. asrın gerilerinde, hem de çok gerilerinde neden kaldığımızı açık ve seçik olarak anlıyoruz. Yarışa katılmak, ödülü almak herkesin hakkı. Ancak, bir fakülte bitirip (nasıl bitirildi ise... ) yurdumuzdaki bir ilçenin hangi ile bağlı olduğunu bile bilemeyecek derecede olanlar, lütfen bu yarışmalara katılmasın. Bu vatandaşların en basit bir soru karşısında bile nasıl sıkıntılara düştüklerini görünce üzülüyorum. Yarışmaya katılan her vatandaşın ödülle ayrılmasını isterim. Ama kültür ve bilgi dağarcıkları bomboş olarak okul bitiren vatandaşlarımız karşımıza çıkmasın. Unutmayın ki, bu programları seyreden yabacılar da var. Hem kendinizin, hem de milletimizin eğitim seviyesinin, bilgi dağarcığının bu kadar kötü olduğunu el-aleme ilan etmenizi istemiyorum. Bir vatandaş olarak yerin dibine giriyoruz. Lütfen, lütfen... > H. Hilmi Levent - TARSUS

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.