Niçin tarihimize ve özümüze dönüp bakmıyoruz? Niçin çocuklarımızın bir "mal" ile uyutulmasına müsaade ediyoruz. Neden çocuklarımıza Nasrettin Hocamızı öğretmiyoruz? Bizden olan, içimizden biri olan, etiyle-kanıyla insan olan ve hayal olmayan Nasrettin Hoca'yı neden örnek göstermiyoruz çocuklarımıza, neden? Kültür emperyalizmi o kadar şiddetli bir şekilde, sel gibi ilerliyor ki, önüne geleni alıp götürüyor. Bu selden kurtulmak için kütük olmaktan kurtulmak gerek. Sen kütük olursan, bir Noel Baba, bir He-Man, bir Rambo, bir Matrix, bir başka efsane alır götürür seni. Allah korusun. O Nasrettin Hoca ki, yılda bir defa değil her gün hatırlanacak bir evliyadır. Çocuklara gerçekçiliği aşılayan bir kahramandır Nasrettin Hoca. "Parayı veren düdüğü çalar" sözü dürüstlüğü ve gerçekçiliği ifade eder. Noel Baba çam ağaçlarını keser, çevreyi yok eder. Nasrettin Hoca "bindiği dalı kesenin başına gelecekleri hatırlatarak" çevreciliğin örneklerini vermiştir. Nasrettin Hoca devamlı surette halkın içindedir ve onlara yol gösteren bir önderdir. Önderdir, ancak öyle ulaşılamayan önderlerden de değildir. Çat kapı ulaşılabilecek nitelikteki önderlerdendir. Noel Baba halkın dışındadır ve erişilmezdir, kafasının estiğine uğrayan uydurma bir kahramandır. Uğramazsa bir yıl daha beklemek gerek! Nasrettin Hoca öz be öz Müslüman, katıksız Türk ve Akşehirli bir evliyadır. Bize yutturulan batılı semboller ise ne idüğü, kimliği, dini-milliyeti belirsiz bir zırvadır. Durum yukarıdaki gibi çok açık ve net iken, çocukları, içimizden biri ve "sade insan, öz be öz Müslüman" Nasrettin Hoca ile etkin bir şekilde eğitmek -nedense- kimsenin aklına gelmiyor. Ahmet Sandal Gaf mı, kasıt mı? Oruç ve namaz vakitlerinde temkin zamanını asırlar boyunca bütün âlimler, veliler, şeyhlülislamlar, müftüler kullanmışlardır. "Temkin vakti gereksiz" dememişlerdir. Diyanet İşleri Başkanlığı, "gereksizdir" diye 1982 yılından beri takvimlerden temkin vaktini kaldırmıştır. Hazırlamış olduğu 2010 takviminin "lütfen saklayınız" başlığı altındaki yazıda, hiçbir kaynak göstermeden, temkin süresinin uzun tutulmasına ihtiyaç kalmadığını vurgulamış ve sözlerine şöyle devam etmiştir: "Diğer taraftan çağımızda , Müslümanların iş hayatı da bunu zorunlu kılmaktadır. Belli saatte fabrikada işbaşı yapması, yola çıkması gereken insanlar vardır. Kişi dinin koyduğu zaman, sınırlar içinde ibadetlerini iş durumuna göre eda edebilme imkanına sahip olmalıdır. Aksi halde, gerçekte vakit girmiş olduğu halde, uzunca temkin uygulamaları sebebiyle henüz vakit girmedi düşüncesiyle, ibadetini eda edemeden işe başlamakta, yola çıkmakta ve böylece ibadet alışkanlığını kaybetmektedir. Bu itibarla, ibadet vakitlerinin , dini ölçülere göre, hesaplanıp gösterilmesinde, bu vakitlere uzun temkin süreleri eklenmemesinde zaruret vardır." Bu sözlerle Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam'ı, asrın idrakine göre mi uydurmak istiyor? Hiç olmazsa, "sıkışık zamanlarda temkin vaktine uyulmayabilir, diğer zamanlarda uyulmalı" diyemezler miydi? Mustafa Yusufoğlu-SİİRT Sigara yasağına uyulmuyor!.. İnsanlarımızı pasif sigara dumanının zararlarından korumalıyız. Evinde sigara içilen çocuklar, 3 kat daha fazla hastaneye başvuruyor. Eşi sigara içen hanımlar, 2.5-3 kat daha fazla akciğer kanseri oluyor. Toplumun sigara dumanının zararlarına maruz kalmasının önlenmesi, ülkemizin de 2004 yılında imzaladığı Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi'nin bir gereğidir. Toplumun sigara dumanının zararlarına maruz kalmasının önlenmesi, Anayasa'mızın 56. maddesiyle korunan "herkesin sağlıklı yaşama hakkı"nın bir gereğidir. İstanbul'da yapılan bir çalışma gösteriyor ki halkın; - %89.9'u restoranlarda sigara yasağını destekliyor. - %84.4'ü kahvehanelerde sigara yasağını destekliyor. - %95'i büyük alışveriş merkezlerinde sigara yasağını destekliyor. Topluma ikram sektörünün zarar etmekte olduğu, çok büyük kayıplara uğradığı imajı pompalanmakta, sigara içme ruhsatlı iş yerleri, özel izinler, vb. asılsız ve temelsiz söylentilerle kafalar karıştırılmakta, yasaların daha yaygın bir şekilde delinmesini teşvik edici faaliyetler gözlenmektedir. Halkımız ve yasaları gereği gibi uygulayan esnafımız yer yer polisin ve zabıtanın görevlerini yerine getirmemesinden de şikayetçidir. Sigara endüstrisi İstanbul'un lüks eğlence mekanlarından başlayarak yaygın bir şekilde kapalı alanlarda sigara içilmesi için gerekli lobi faaliyetlerini sürdürürken yerel yönetimler kolluk kuvvetleri ve İl Tütün Kontrol Kurulları "yetersiz" kalıyor. Sigara içilmesine müsaade eden işletmelere bir türlü ceza kesilmiyor. Sigarayla Savaşanlar Vakfı > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00