Borçtan başka bir yöntem yok mu?

A -
A +

Halkın arasında dolaştığımda, bir ah işitip, bin beddua, sonra da bir lider arayışında olduklarını görüyorum. Bir lider olsa da ona güvenip her türlü fedakarlığı yaparak borçları ödeyip kurtuluruz, diyorlar. Ben de aynı kanaati taşıyorum. Halkını seven, cesur, becerikli, basiretli biri olsa, halk da ona güvense neler yapılmaz ki... Bu millet ne badireler görüp atlattı, yeter ki güvenebileceği bir lider olsun... Ekonomi batırılmış, borç batağına saplanılmış; bunun üzerine giden dürüst kişiler de sindirilmeye çalışılmıştır. Hâlâ kurtuluşu borç aramakta buluyorlar, sonra da hiçbirşey olmamış gibi oturuyorlar. Borçlanarak borçları ödemek olacak iş mi? Sonra ne olacak? Varımızı yoğumuzu satsak bile bunların altından kalkabilecek miyiz? Yeni borçlanmaya gidip, yandaşlarına peşkeş çekecekler. Bunları düşününce aklımı kaybedecek gibi oluyorum... Bir milletvekilim yolsuzluğun kitabını yazacakmış. Ancak böyle bir kitabı alıp okuyacak vatandaş sayısı ne kadar? İlle de bir lider... Bizim gibi düşünen, bizden biri; sonra da halkı unutmayacak, cesur, birikimli, becerikli, helal süt emmiş bir lider... Ancak öyle birisine güvenip de peşine düşebiliriz, fedakarlıkta bulunabiliriz. Yeterince aldatıldık. Kurtuluşun tek yolu olarak borç aramayı biliyorlar. Hepimiz borç batağına saplanmış durumdayız.Yoksulluk, işsizlik artmış. Halkı bu hale getirenler önce kendilerini yargılasınlar. Güvenemediğimiz kişilerin peşine takılmamızı, fedakarlık göstermemizi bizden beklemesinler. Biz şerefli, başı dik, haysiyetine düşkün bir milletiz. Başımızı önümüze eğmemizi kimse bizden istemesin. Bizi bu noktalara götüren yolları da çözüm diye teklif etmesinler. Borçsuz bir ülke, adaletli yönetim, hakça paylaşım dileğimizdir. Kalkınmanın temeli eğitilmiş genç, dinamik insan gücüdür. Bu da fazlasıyla vardır. Yeter ki yönetenler kendilerini buna hazırlasınlar. Yatırımcı, araştırmacı, mimar, mühendis... her meslekten yetişmiş insanımız fazlasıyla mevcuttur. Yeni bir kurtuluş hamlesi başlatılsın. Böylece yöneticilerimiz saygınlık kazanır, ekonomimiz düzelir, ülkemiz huzur ve refaha kavuşur. Halkına güvenen, halkın güveneceği lider varsa, biz her türlü fedakarlığa hazırız... ¥ Nizamettin Cevındık - SAPANCA Mevcut ekonomik sıkıntıları aşmak için, hızlı bir özelleştirme dönemine girileceği, buna bağlı olarak hazine arazilerinin de satılacağı söyleniyor. Bu satışların eksiksiz ve tam verimli olması için çıkarılacak kanunun eksiksiz olması gerekiyor. 19.02.1995 tarihinde çıkan 4070 Sayılı Kanun birçok kişinin işine yaramamıştır. Büyükşehir mücavir alanları sebebiyle, bu kanunla çoğu yer satılamamış, birçok kişi mağdur olmuştur. Halbuki, bu tür yerler Türkiye'nin neresinde olursa olsun, 25-30 yıl kullandığını resmi bir evrakla ispat eden kişilere direkt olarak satılmalıdır. Bu yerlerde tasarrufta bulunanlara satışta makul rakamlar karşılığı öncelik verilmelidir. Maliye Bakanlığı'nın bu konulara dikkat etmesi gerekir. Çıkarılacak kanunda, bu tür hak sahiplerine en az bir yıllık bir süre tanınmalıdır. Bu kişiler daha önce açtıkları mahkemede kaybetmiş olsalar bile bir hak daha verilmelidir. Bir mağduriyet sebebi de kamuoyunda "miktar fazlası" olarak bilinen durumlardır. Mesela 19350 metrekarelik bir arazi var, bunun 6355 metrekaresi şahsın, geri kalanı da hazinenin; müracaat halinde bu tip yerler ilgili şahıs veya şahıslara zorluk çıkarılmadan satılmalıdır. Bu durumda hem hazine paraya kavuşur, hem de vatandaş yıllardır süren bu pürüzden kurtulur, müstakil tapusuna kavuşur. Bu durumda yıllardır mağdur olan birçok vatandaşımız mevcuttur. Umarım bu kanun, belirttiğimiz pürüzler de dikkate alınarak bir an önce çıkar, hem biz mağdurlar rahatlarız, hem de devlet hazinesi yüklü bir meblağa kavuşur... ¥ İsmi mahfuz bir vatandaş

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.