Milletimin kültürünün temeli; hayâ, edep, kul hakkına riayet üzerine kurulmuştur. Bazı özel günlerde, bulunan bahanelerle insanların çılgın bir neşeyle, her türlü sınırları zorlayarak eğlenmelerini anlayamıyorum. Acaba bu insanlar, bu günler vesilesiyle bir muhasebe mi yapıyor, sevap ve günahlarını ortaya koyarak sevaplarının ağır bastığını görüyor da bunun neşesini, mutluluğunu mu yaşıyor?.. Bazı özel günler, özel olaylar vesilesiyle, hatta sebepsiz şekilde yapılan kutlamaları, çılgınlıkları TV'den seyredince midem bulanıyor. Taşkınlıkları, basitlikleri, tecavüzleri, hayvandan da bayağı insan görüntüleri... Daha fazla tahammül edemeyip hemen TV'yi kapatıyorum. Bazen bu insanlar benim milli kültürümün eseri, iman ve hayâ dolu milletimin insanları olamaz diye düşünüyorum. Geçmişte yaptıklarımızın muhasebesini yaparak, mutlulukların sonsuzluğunu sunan manevi iklimimizle bütünleşelim. Boş yerlere harcamadığımız enerjimizle, aşkların en güzeliyle, gayretle, dünyada hiçbir milletin erişemeyeceği güce yeniden kavuşalım. Yeniden en önde, en ileride olma azmiyle, ilimde, teknolojide yücelere kanat açalım. Millet demek; asırlardan akıp gelen bir kültürel yapının şekillendirdiği topluluk demektir. Kendi kültürel yapısını yitiren, milli birliğini de yitirir, yok olur. O üstün kültürümüz asırlardır milli birlik ve bütünlüğümüzün harcı idi, bu harç o derece güçlü idi. Kendi kültürel yapısını yitirip yok olmaya değil; en ileri zamanlarımızdaki kültürel benliğimizle şahlanmaya heveslenelim, Opr. Dr. E. İlhan Olgay Bizi sevindirecek tek açıklama, "ek atama" müjdesi olacaktır 21 Şubat 2011 tarihinde köşenize aldığınız "KPSS mağduru Bilişim Öğretmeni" başlıklı yazı ile problemlerimize yer verdiniz, feryadımızı duyurdunuz; bunun için teşekkürü bir borç bilir, zümrem ve tüm öğretmen adayları adına saygılarımı sunarım. Aslına bakarsanız, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yazımızı hedef alan bir basın açıklaması gelene kadar, dikkate alındığımızın farkına varmamıştım. Lakin basın açıklamasında başlığı görünce çok heyecanlandım, diğer paragraflara geçince ise tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Basın açıklamasında, yaşatılanların meşruluğundan bahsediliyordu. Bizler problemlerimizin, sıkıntılarımızın bilincindeyiz ve aynı zamanda "ah" demekle acılarımızın dinmeyeceğinin de. Somut ve tatmin edici adımlar bekliyoruz fakat anladığım kadarıyla bu konuda adım atmakta direnen yöneticiler var karşımızda. Hiç bir sevinç ya da iyi habar bizleri "ek alım" haberi kadar sevindiremez şu günlerde ve biz yaşama sevincimizi, umutlarımızı bu sayede yenileyecek, tazeleyecek; kurumlara olan güvenimizi artıracağız. Köşenizde, öğretmen adaylarının mağduriyetinden, üzüntüsünden değil de yapılmasını temenni ettiğimiz "ek atama" haberinin açıklanmasıyla duyduğumuz sevinci paylaşmak dileğimle.. Sakine Yalçın Aileyi kurtarma ve yaşatma meclisleri dernekleri kurulmalı Toplumumuzun temel taşı olan aile kurumu gittikçe artan bir ivmeyle çatırdıyor. Yuvaların dağılması, çocukları vuruyor, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın problemli olmasına yol açıyor. Dinimizi, gelenek-göreneklerimizi yeterince özümseyememiş gençler evlilik müessesesinin kutsiyetini yeterince bilmiyor, tahammülsüz oluyorlar. Sudan sebepler yüzünden yuvalar yıkılıyor, toplumumuzun temellerine dinamitler konuluyor... Lüks merakı, tahammülsüzlük, gününü gün etme, sorumluluktan kaçma ve başka sebeplerle dağılan yuvalar, telafisi imkansız tahribatlara yol açıyor. Soluğu aile mahkemelerinde alan çiftler, kendileri gibi yakınlarını da mutsuz ediyorlar. Halbuki aileyi kurtaracak birimler oluşturulabilir, bir yuvayı dağıtmak bu kadar kolay olmamalı. Mesela Aile Meclisi kurulabilir. Problemleri olan çiftler önce bu birime müracaat etmeli. Böyle bir mecliste, dini altyapısı kuvvetli, psikoloji bilimini bilen tecrübeli üyeler bulunmalı. Bu meclisler probleme el atmalı, çözmeye çalışmalı. Eminim gelen vakaların yüzde 90-95'i bu adımla iyi şekilde neticelenir, evlilikler kurtarılır. Başka çaresi kalmamış vakalar mahkemeye intikal etmeli. Köylerde ihtiyar heyetleri, emekli öğretmenler ve imamlar bu fonksiyonu yerine getirebilir. Bundan 50-60 yıl önce, köylerdeki ihtiyar heyetleri, cinayet gibi büyük olaylar hariç, birçok meseleyi mahkemeye intikal ettirmeden çözebiliyordu. Şimdi neden olmasın? Bütün mesele, yuvaları dağılmaktan kurtarmak, nesilleri problemli olmaktan korumak, cemiyetin çatırdamasına engel olmak... Reşat Çavuş > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00