Bu denetimleri kim yapacak?

A -
A +

İstanbul'un deprem tehlikesi altında olduğu malum. Büyüklüğü, şiddeti konusunda fikir ayrılıkları olsa da, bütün bilim adamları yıkıcı bir deprem ihtimalinin yüksek olduğunda hemfikir. Buna rağmen gereken hazırlıkların yapıldığı söylenemez. Ümraniye-Atakent'ten arayan emekli vatandaşın şu anlattıklarının doğru olmadığını söyleyebilecek biri var mı? "Ben belediyelere sık sık uğrarım. Yapım gereği çevremle de çok ilgiliyim, insanlarla sıcak irtibatlar kurarım. Gördüğüm kadarıyla bazıları belediyelerden temel atma, ya da bir kat ruhsatı alıyor; 3-4-5 kat çıkıyor. Bu tür inşaatların sayısı da az değil. Hemen hemen bütün binalarda tadilatlar yapılıyor. Hepimizin evinde, alt ya da üst katımızda matkap sesleri eksilmiyor. Benim oturduğum 8 katlı binada matkap seslerinin bittiğine hiç şahit olmadım. Kimileri odaları birleştiriyor, kimileri duvarları, kolonları kesiyor, taşıyıcı unsurları zedeliyor. Bu yapılanlar da bütün binayı zedeliyor, hepimizin hayatını tehlikeye atıyor. İstanbul'un, hatta Türkiye'nin her tarafında bu böyle... Peki bu binaların statik hesapları, taşıyıcı unsurları ne oluyor? Plansız, kontrolsüz yapılan bunca değişiklikle hayatımızın tehlikeye atılmasına kim dur diyecek? Yok mu bunu kontrol edecek bir merci? Deprem tehlikesinin çok yakın olduğundan bahsedilirken; vatandaş olarak bunca sorumsuzluğu yapıyor, hem kendi hayatımızı hem de komşularımızın hayatını tehlikeye atıyoruz. Bir yetkili de buna müdahale etmiyor... Evlerimizin çok yakınlarında bulunan, sıra sıra dizilmiş akaryakıt istasyonları, LPG istasyonları da işin bir başka yönü. Bir deprem olması halinde, bu bombalar infilak ederse ne gibi faciaların yaşanabileceği düşünülüyor mu?" Vatandaşın anlattıkları uzayıp gidiyor. Hepsi doğru, hepsi bizim yakınlarımızda da oluyor... Ama ne hikmetse bu sorumsuzluğa, bu aymazlığa kimse dur demiyor. Şu tadilat işlerinin ne büyük tehlikelere yol açabileceği anlatılsa bari? Hiç olmazsa bu tür işler yetkililerin kontrolünde olsa... >> Bizlere neler oluyor? Malımız arttı ama keyfimiz azaldı. Daha büyük evlerde oturuyoruz ama daha küçük ailelerle yaşıyoruz. >> Konforumuz arttı, teknoloji gelişti ama zamanımız daraldı. >> Diplomamız yükseldi ama sağduyumuz azaldı. >> Uzmanlar arttı, sorunlar çoğaldı. >> İlaçlar arttı ama hastalıklar çoğaldı. >> Çok harcıyoruz ama az sadaka veriyoruz. >> Az kitap okuyoruz çok televizyon seyrediyoruz. >> Çok iltifat ediyoruz ama az seviyoruz. >> Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı ve sürdürmeyi öğrenemedik. >> Aya ayak bastık ama komşunun kapısını çalamadık... * İsmail Avcı >> Çocuklarımız tatilde ne yapsın? Tatilden önce çocuklarımız günlerinin önemli bir bölümünü okulda geçirmekteydi. Buralarda verilen eğitim, oyun çağındaki çocuklarımıza yorucu gelebilmekte; evde dinlenme, çalışma, zamanlarını doğru bir şekilde planlamamak çocuğun giderek okulu ve dersleri sıkıcı bulmasına sebep olabilmektedir. Okula uykulu bir biçimde gitmek, yeterince beslenememek, fazla ödevler, derslerde ve evde çocuğun kendini ifade edeceği ortamların oluşmaması çocukları mutsuz, hırçın yapabilmektedir. Oyun bir çocuğun kendini en iyi ifade ettiği ortamdır. Böylelikle çocuk deşarj olur. Hele hele evde ödevler kadar oyuna da yer vermek, yaptığımız işlerde çocuğa küçük görevler vermek, tatilde eğlenceli bulmacalar çözdürmek, yaşına uygun hikaye kitaplarını sesli okutarak dramatize etmesini sağlamak çok büyük önem taşımaktadır.Tatil bu tür etkinlikler için bulunmaz bir fırsattır. Yaz tatili süresince okuma ilgisi ve alışkanlığı oluşturmak için çaba göstermek gerekir. Ebeveynler akşamın belli saatlerini çocuklarına kitap okumaya ayırmalı. Tatilde çocuğu daha planlı bir takım etkinliklere yöneltmek de yararlı olacaktır. Bu etkinlikleri planlarken ve uygularken çocuğu sıkmamak, kendi düşüncelerini almak önemlidir. Çocuğun istediği, merak ettiği, soru sorduğu zamanların en iyi öğrenme zamanları olduğu unutulmamalıdır. Ebeveyn olarak bizlerin çocuk için, merak ettiği konuları yaşına ve seviyesine göre tanımasını sağlamak, tatilde yapılabilecek en güzel etkinliklerdendir. Ancak bu etkinliklerde fazla ısrarcı olmak çocuğu sıkabilir... Karne almak bir amaç değil araç olmalıdır. Kısaca belirtmek gerekirse, çocuğun akademik başarısını bize gösterecek olan karnelerdir... Karneler sadece bir tanıtım ve uyarıdır... Bize çocuğu tanıtır ve başardığı veya başaramadığı konularda bizleri uyararak, yol gösterir. Çocuğumuzun ilgilerini, başardığı ve başaramadığı konuları öğrenmesini görmek istiyorsak, davranışlarını düzeltmesini istiyorsak karneler bize çok iyi bir yol göstericidir... Tatilde çocuklar gülsünler, eğlensinler, dinlensinler ancak gerçek yaşantılarımızın bize her zaman notlar veren gerçek hayat olduğunu unutmasınlar... * Halide Edip Avcı (Bilim Uzmanı, Öğretmen)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.