İslami motiflerin en fazla kullanıldığı, Allahü teala ve Peygamber efendimiz konulu sohbetlerin, din ve ahlak programlarının, dini motifli ilahilerin yer aldığı, dini sohbetlerin sıkça verildiği bazı televizyon kanallarında, bu ulvi değerlere uygun olması gereken edebe riayet edilmiyor. Program yayınlarını görsel olarak destekleyen kutsal mekân ve değerlerin görüntüsünün altında veya Kur'an-ı kerim hatim programları esnasında yayınlanan reklamların kirliliği resmen bir Müslüman'ı utandıracak cinsten olmaktadır. Edepsizlik illa açık saçık ve çıplak kadınların sergilenmesi değildir. Edepsizlik; sanat yapıyorum diye belden alta vurmak, vücudu ve yatak sahnelerini sergilemekten ibaret de değildir. Edepsizlik sadece espri yapıyorum diyerek ağzı bulaşık hale getirerek küfürlü konuşmak değildir. Dinî yayınların aralarında veya altlarında, güya ilaç (!), derde deva (!) bitkisel ürün (!) olarak tanıtılan bazı ürünlerin reklamlarının bolca verilmesi de aynı şekilde değil mi? "Belki dinim hakkında bilgi alabilirim, Kur'an-ı kerim dinlerim, ilahilerle ruhumu dinlendiririm, kutsal mekânlara gidemesem de görürüm" diye ekran karşısına geçen mütedeyyin insanların, bir anda karşılarına çıkan "7 gün etkili cinsel performans, cinsel istek ve güç artırıcı, bitkisel ürünler, doğadan gelen sağlık, doğal ürün, cinsel ürünler, cinsel istek, cinsel performans, cinsel cazibe, cinsel arzu" gibi, hiç de hoş olmayan vurgulamalı reklamları görmeleri, en azından edepsizlik değil mi? İsimleri dahi İslamiyeti çağrıştıran bu TV kanalları, halkın duyguları ile âdeta alay etmektedirler. Çocuklarla ekran karşısında dini bir program seyredilirken, edep dışı halleri hatırlatan reklamların gösterilmesi, mide bulandırmaktan başka bir amaca da hizmet etmemektedir. Çocuklarıyla ya da büyükleriyle birlikte Kur'an-ı kerim hatim programı ya da ilahi yayınlarını izlemek isterken yüz kızartan reklam yayını yüzünden zor durumda kalanlar buna dur diyecek bir kurumun varlığını merak etmektedir. Bu kanalların bazı reklamlarında boy gösteren "doktor" unvanlı şahısların, ilaçları(!) tanıtırken sıkça kullandıkları kutsal değerler de başka bir istismar konusu. Yetkililerin, ilgililerin bu tür istismar ve sorumsuzluklara dur demesi gerekmez mi? "Edep imandandır" sözü de mi unutuldu? Erol Kara-İSTANBUL Denklik Andıcı açıklansın! 28 Şubat süreciyle ilgili başlatılan savcılık incelemesi kapsamında başlatılan çalışmalara,?YÖK'e?yazılan denklik andıcının da eklenerek, incelenmesini ve sorumlular hakkında soruşturma açılmasını istiyorum. Savcıların, bunca kişinin mağduriyetini dikkate alacağını, bu ve benzeri yazıları ihbar olarak kabul edeceğini düşünüyor ve bekliyorum. 1997'de uygulamaya konan, 2009'a kadar devam eden "yurt dışı yükseköğretim diplomalarını yok sayma politikası" binlerce gencin hayatını karartmıştı. Bu konuda YÖK'ün arşivleri açılmalıdır. Hukuk, illegal andıçların hesabını mutlaka sormalıdır. Yalçın Topsakal Bayburtlular milletvekillerini istiyor Bayburt'tan göç etmenin sorumlusu bizler değiliz. Bu göçün sorumlusu, yatırım yapmayan hükümetlerdir. 1987 yılında 114 bin olan nüfus, bugün 74 binlere düşmüş ise, bunun sebebi neden araştırılmıyor? Büyükbaş hayvan sayısı 65 binden 20 bine indi. 85 bin olan küçükbaş hayvan sayısı ise yok denecek seviyelerde. Bunun sorumlusu Bayburt ve Bayburt halkı olmamalı. Nüfusu yetmeyen illere verilen 2 milletvekilliğinin, CHP'nin müracaatı üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi kararı, Bayburt ve Bayburtluları çok üzdü. Bu durumda, CHP kendisini affettirmeli. Çünkü Bayburt'un milletvekili sayısının 1'e düşürülmesi CHP'nin müracaatı sebebiyle oldu. Şimdi CHP kendisini, ülke genelinde yaşayan 1 milyonu aşkın Bayburtluya affettirmek istiyorsa,?Ankara-İstanbul-İzmir, Bursa ve Kocaeli gibi illerde, Bayburtlu milletvekili aday adaylarını en az ilk üç sırada listesine almalıdır. Bayburt dışında yaşayan bütün hemşehrilerimiz, başları sıkıştığı zaman Bayburt milletvekillerinin yanına koşuyordu. 1 milyonu aşkın Bayburt kökenli nüfus, başta Ankara-İstanbul-Bursa-Kocaeli ve İzmir olmak üzere, diğer illerde ikamet ediyor. O zaman bu insanlara neden temsil hakkı verilmiyor? İşte biz de Bayburtlular olarak, büyük şehirlerde bulunan nüfus yoğunluğumuzu düşünerek, artık temsil hakkımızı istiyoruz. Bunun için de, hangi siyasi parti Bayburtlu adaylara ön sırada yer verirse, o partiye adayın bulunduğu bölgede destek verme kararı aldık. Bundan sonra birilerinin bizi yönetmesini istemiyoruz. Biz de kendi temsilcimizi seçip, TBMM'ye göndermek istiyoruz. Artık biz de kendi temsilcilerimizi istiyoruz. Bunu talep eden hemşehrilerimizin sayısı her geçen gün artıyor. Daha da artacaktır. Siyasi partilerin, aday tespitini yaparken, bu talebimizi dikkate almalarını istiyoruz. Hemşehrilerimize, nüfusumuzun yoğun olduğu illerde, gereken önem verilmez ise, biz de tavrımızı buna göre alırız. Seçim sonrasında ise, yeni oluşacak TBMM'de, en küçük ile en az 3 milletvekili seçme hakkı verilmesini öneriyoruz. Çünkü, başta Ankara ve İstanbul'un bu kadar çok milletvekili ile temsil edilmesini doğru bulmuyoruz. Ahmet Okumuş (Ankara-Bayburt Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkan Yardımcısı ve "Bayburt Güçbirliği Platformu" Kurucusu) > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00