Öncekiler başarılı olamadı, milleti sıkıntıya soktular, ekonomiyi iflasa, ülkeyi çıkmaza sürüklediler; bedelini aldılar, seçimlerle hepsi tasfiye oldu. Halk onları cezalandırdı. İyi işler yapsalardı, bunun mükafatı olacaktı. Demokrasinin tercih sebebi de belki bu... Yeni bir ekip çıktı, vaatlerde bulundu, ülkeyi sıkıntıdan kurtaracaklarını söylediler; halk onlara inandı, bir fırsat vererek Meclis'e gönderdi. Şimdiye kadar canla başla çalıştıkları, genellikle halkın tasvibine mazhar işleri yaptıkları görülüyor. Faiz, döviz, enflasyonun düşmesi; ekonominin bir nebzecik büyüyerek rahatlık sağlaması da bunun göstergesi. Zaten onlar da yanlış yapsalar, halktan aynı dersi alacaklar... Ama anlaşılmaz bir durum sergileniyor; birileri ısrarla iyiye gidişi engellemeye çalışıyor. Halbuki iyiye gidiş bu milletin sıkıntısını azaltacak, ülkemize itibar kazandıracak... Acaba millete ve ülkeye kötülük yaptıklarını bilmiyorlar mı? Görevi ve sorumluluğu yüklenenler, lojmanları satmak istiyor, engel çıkarılıyor; vasfını yitirmiş orman arazilerini, hazine arazilerini satmaya yelteniyor, bu yolla hazineye 25 milyar dolar kazandıracaklarını söylüyor; ona da hayır! SİT alanlarına yeni bir tanım getiriyor, ona da takoz. Bütçe açıklarını kapatmak için getirdiği vergilere de iptal geliyor. Tayin yapmak istiyor, onaylanmıyor... Eğitimde ve sağlıkta devletin yükünü zaman içinde hafifletmek istiyor; ona da dur deniyor... Anlamadığım birşey var; bu millet sorumluluğu kime verdi; bunun anlamı ne, yoksa hepsi göstermelik mi?.. İşgal altındaki hazine arazilerinin bedellerinin alınmasını neden istemiyorsunuz? Bu milletin eğitim ve sağlıkta elini taşın altına koymasına neden karşısınız? Tayin yapmak sadece siz isteyince mi meşru olur? Suçladığınız insanlar kimler, elinizde bir delil varsa neden mahkum etmiyorsunuz; böyle bir belge yoksa, vatandaşı potansiyel suçlu olarak görmek yakışır mı? Çağımızda artık terk edilmiş devletçi takıntılarınızın bedelini bu millet çekmek zorunda mı? Milletin cebinden alınacak paralarla finanse edilecek koyu devletçi uygulamalara hakkınız var mı? Bu millet dünyanın en pahalı elektriğini, benzinini, telefonunu kullanmaya mahkum mu? Millet bu ağır vergiler altında inim inim inlerken. vicdanınız rahat mı?.. Bu sistem mükemmel idiyse neden sıkıntılar yaşandı, çıkmaza girildi? İyileştirici çalışmalara neden engel oluyorsunuz? Bu halka garazınız ne, milletten ne istiyorsunuz?... Bankaların hesap işletim ücretleri Bankalar şimdi de mudilerinin hesaplarına el atarak, aylık 1- 2.5 milyon TL. arasında "hesap işletim ücretleri" adı altında hesabımızdan para çekmektedir. Aylık olarak çekilen bu paranın mudiye zararından başka kimseye zararı yok Bankalar paradan para kazanırken, bizim hesaplarınızdan da haksızca bu parayı almaktalar. İşte bankaların biz mudilere yaptıkları haksız uygulamalardan bildiklerim: Havale ücretleri 15 milyonlara ulaşmaya başladı. Çalıştığınız bankanın bir başka şubesinden kendi hesabınıza para göndermek istediniz. Kimliğinizi ispat edemezseniz ya da bir yakınınız, bir elemanınızla, kendi hesap cüzdanınızı da vererek hesabınıza para yatırmak istediniz. "Ver 15 milyon havale parası" denmektedir. Çeşitli duyuru yoluyla "su, elektrik, telefon paralarınızı biz yatıralım, siz yorulmayın, yol paranız elinizde kalsın" reklamlarıyla verdikleri hizmet için şimdi "hesap işletim ücretleri" alıyorlar. Bu tür bir hizmet istemeyin, sadece para yatırıp çekin, yine de "hesap işletim ücretleri" ödüyorsunuz İnternet bankacılığında yaptığınız havalelerden yine bir bedel ödemek zorunda kalıyorsunuz. Türkiye'de internet bedavaymış gibi. Ya da internet telefon bedellerini kendileri ödüyormuş gibi... Her yıl bankamatik ve kredi katlarına yıllık ücret ödüyorsunuz. Cebimizden giden küçük meblağlar, birilerinin cebine trilyon olarak girmektedir. Bir mudi olarak bu durumu protesto ediyorum... > Erol Kara Asya ve Efe Tur yetkilileri, Sultanbeyli'de duramaz mısınız? Gölcük-İstanbul istikametinde sefer yapan yalnız 2 firma olan Asya Tur ve Efe Tur yetkileleri; biz Kocaeli Gölcük'te oturan bir aileyiz. İstanbul Sultanbeyli'de akrabalarımız var. Onlara gitmek istediğimizde, (ki sık gidiyoruz) Sultanbeyli durağı olmadığından mecburen Sahrayı Ceddid'de, yani Yeni Sahra'da inip, tekrar Sultanbeyli arabasına binmek zorundayız. Çünkü Sultanbeyli'de durak yok, orada inmek yasak. Pendik ve Kartal'da da inmek yasak. Mecburen geçtiğimiz yolları tekrar katediyoruz. Sahrayı Cedid-Sultanbeyli arası, belediye arabaları ile yolcu indi-bindisi derken 1saat 30 dakika sürüyor. Söyleyin, giden paraya mı, yoksa zamana mı yanalım? En kısa zamanda Sultanbeyli'de bir durak yapmanızı istiyoruz Saygılarımızı sunuyoruz. > Dicle Kardelen Bu ısrarın anlamı ne? İçişleri Bakanı Sayın Abdulkadir Aksu'nun dikkatine; Araç satışlarının Emniyetin Trafik Dairelerinde de yapılması tekrar gündeme geldi. Biz Noter olarak, Halep oradaysa arşın burada, hodri meydan diyoruz: Bu iş vatandaşın aleyhine olur. Vatandaşın kulağına hoş gelen bir gerekçeyle diyorsunuz ki: "formaliteler azalacak, noter masrafı kalkacak". Her şeyden önce şu tespiti yapalım: Bir yılda kaç kişi iş takip büroları vasıtasıyla ruhsat aldı, kaç kişi bizzat işini yürüttü, bunun istatistiğini yaptınız mı hiç? Görünen köy kılavuz istemez. Kendi işini gören devede kulak kalır. Bu devede kulak da kalmayacak artık. Bütün işleri, iş takip büroları yapacak, neden mi? İşin Maliye kısmı saklanıyor. Satış için devlet yüklü bir miktarda harç ve damga vergisi almaktadır. Ayrıca değerli kağıt parası da almaktadır. Bir de her muamele için eğitime katkı payı ve özel işlem vergisi alındığını da düşünün. Bu vergileri harçları yatırmadan acaba Trafik alım satım yapacak mı? Hayır. Hani formalite azalıyordu? "Vatandaş Temiz kağıdı almak için Vergi dairesine zaten gidiyordu" diyeceksiniz. Bunun masrafı ve süresi ile harç, vergi, damga vergisi tahakkuku için harcanacak süre bir olacak mı? Bu kadro kısıtlılığında hangi maliye memuruna bu işi yaptıracaksınız? Yani yeni bir maliye memuruna ihtiyaç olmayacak mı? İş Takip Büroları bu işin takibini de üstlenecek ve tabii ki tarifeyi de yükseltecekler. Biz maliyenin yapacağı bu işi yapıyor ve tahsil ettiğimiz parayı toplu olarak yatırıyor bir defa özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı ödüyoruz. Vatandaşı parasıyla Maliye kapılarında süründürmüyoruz. Bizim yaptığımız satış ile vatandaş ruhsat çıkarmak için 1 ay kadar bekleyebiliyor. Yani satış için maliyeye ödediği paranın yükü ile bir de ruhsat masrafları üst üste gelmiyor. Maliyeti adeta taksitlendiriyoruz. Diyorsunuz ki, "isteyen satışı Noterden de yaptırabilir". Evet biz de iddia ediyoruz ki, noterlerle yapılan araç alım satım muamelesinin, hukuki dayanağı sağlam olması yönünden, masrafı ve harcanan zaman yönünden doğrudan Emniyet Trafik Büroları ile yapılan satış muamelesinden daha avantajlıdır. Bunu vatandaş görecek ama, iş takip bürolarının "Biz işi pürüzsüz hallediyoruz. Pürüz çıkabilir " şeklindeki telkinleri ile yönlendirme yapması ihtimalini nasıl sarfı nazar edebiliriz? İşin de püf noktası bu işte. > Bir noter