Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bilindiği üzere halen geçerli kanun ve yönetmeliğe göre, öğretmenlerin kendilerini geliştirmesini özendirmek için, yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ek ders ücretleri %25 ve %40 fazlasıyla ödenmektedir. Ancak bakanlığın son günlerde hazırlayarak Meclis'e gönderdiği kanun tasarısında, bu uygulamaya son verilmek istendiği görülmektedir. Diğer taraftan, Milli Eğitim Bakanlığı'nda, birçok ödül ve başarı, sisteme buna göre kurgulanmıştır. Lisansüstü öğrenim görenlere tayin hakkı tanınmış, lisansüstü öğrenim görenlere haftada iki gün derslere katılmaları teşvik edilmiş, uzman ve başöğretmenlikte bazı ayrıcalık getirilmiştir. Yıllardır kurulmuş olan bu sistemin, birkaç Maliyeci bürokratın, bir kalem yazımıyla kaldırılmasına izin verilmemelidir. Bu düzenleme, ek dersler nedeniyle ortaya çıkan maliyetin dengelenmesi amacıyla tasarıya konulmuş gibi anlaşılmaktadır. Ancak, kanun düzenlemelerinde sadece maliyet hesabı yapmak, hiçbir devlet görevlisine yakışmamaktadır Bu uygulamadan yararlanmak amacıyla yıllardır, her türlü fedakarlığa katlanarak, akademik eğitim yapanların harcadıkları maddi-manevi emeğin hesabını kim verecek? Bu tasarıda yapılması gereken tek düzenleme, "Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans programları hariç olmak üzere" ibaresi maddenin şu anki haline eklenir ve problem biter. Kimse, Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı'nın, Yüksek Lisans olduğunu yutturmaya kalkmasın. Aldıkları sadece 1.5 yıllık Formasyon dersleridir. Uzmanlık demek, orijinal bilimsel bir tez hazırlayıp, jüri önünde savunmak ve başarılı olmaktır. > Bir grup öğretmen O yaştaki çocukları hiç mi düşünmediniz? Milli Eğitim Bakanlığı'nca, Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği'nde yapılan değişikliğe göre; "Okulun öğretim şekline bakılmaksızın, ana sınıflarında ikili eğitim yapılır. Ancak, ikili eğitim için grup oluşturacak sayıda çocuk bulunamadığı takdirde, yarım gün eğitim de yapılabilir" denilmektedir. Bu değişiklik tam bir saçmalık. Çünkü; 1. Tam gün eğitim yapılan bir İlköğretim okulunda, eğitim genelde 09.00'da başlar. Sadece ana sınıfı ikili olacak diye, 7.30'da başlaması gerekir, koskoca okulda tek sınıf için tüm okulun kaloriferi 2 saat önceden yanacak. 2. Bir de, küçük yerleşim yerlerinde, belediyelerce tek bir servisle tüm öğrenciler taşınmaktadır. Buna göre, tam gün eğitim yapılan yerlerde taşımada da problem yaşanacaktır. 3. Sonra, 5-6 yaşındaki çocuğun, 7.30'da okula gelebilmesi için, 6.00'da uykudan kalkması gerekir, bu ne kadar doğru? 4. Çalışan anne-babalar için de, ana sınıfının tam gün olmasının önemi ortadadır. Halbuki, "okulun ve çevrenin imkanlarına göre okul idaresince ikili veya tam gün eğitimden birisi seçilebilir ya da eskiden olduğu gibi bünyesindeki ilköğretim okuluna uyar" denilmeliydi. Hak, adalet istiyoruz Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ben, 2002'de Eğitim Fakültesi'nden mezun oldum ve hâlâ atamam yapılmadı. Bize dayatma olarak sunulan bu seviye belirlemeye yönelik değil de insanları elemeye ve oyalamaya yönelik olan saçma Kamu Personeli Seçme Sınavı'nı (KPSS) bir türlü geçemedim. Ailemin imkanları yetersiz olduğu için, dershaneye gidemedim, üniversiteyi o şekilde kazandım. KPSS için ise, vakit bulup da hazırlanamıyorum. Yani, 24 yaşından sonra, "baba beni KPSS Kursuna gönder" diyemedim. Zaten öyle bir maddi gücü de yok. 28 yaşındayım ve neredeyse ömrümü yarıladım. Yazık bize de.. Allah aşkına, bizim bu dramımızı da görün!.. > Tarık Bedir > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00