Bu ilkel eğlence şekli ne zaman yasaklanacak?

A -
A +

Müziği sonuna kadar açıp, sesi bütün mahalleye duyurmaktan zevk alan magandalara hepimiz şahit oluyoruz. Kahkaha ve bağırtılarla başkalarını rahatsız edenler ve başkaları... İnsanları rahatsız etmeye hakkımız var mı? Bizim yüzümüzden kaç çocuğun, hastanın, yaşlının rahatsız olduğunu, uykularının kaçtığını düşünüyor muyuz? Bir arada, medenice yaşamanın asgari kurallarına riayet edebiliyor muyuz? "Etimesgutlu gürültü mağduru" rumuzuyla yazan okuyucumun tabiriyle, "İlkel eğlence şekli ne zaman yasaklanacak?" "Ankara/Etimesgut İstasyon Mahallesi'nde oturuyorum. Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi Etimesgut'ta da yıllardan beri Kına geceleri, düğünler sokaklarda, saz ve darbuka sesini tam sonuna kadar açarak, akşam 6-7'de başlar gece 11-12'ye kadar devam eder. O kadar çok gürültü olur ki, bir mahallede olan düğün, çevresindeki 5-6 mahallede rahatlıkla duyulur. Düğünleri yapanlardan hiç kimse komşularından ihtiyar, hasta olan, ders çalışan, cenazesi olan birileri var mı diye düşünmez... Ben Açıköğretim Fakültesi öğrencisiyim. 5 Haziranda da çok önemli ve zor bir dersimin final sınavı vardı. 4 Haziran gecesi yanımızdaki apartmanın bahçesinde ve sokağımızda çalgılı düğün yapılıyordu. 4 Haziran gecesi, ertesi günkü sınavıma mutlaka çalışmam, son tekrarlarımı yapmam gerekiyordu. Babam da 75 yaşında bir astım hastası. Onun da o gece uyumaya ihtiyacı vardı. Yanımızdaki apartmanda saat 16:00'da başlayan kına gecesinde, gece 23:30'a kadar o kadar çok gürültü yapılıyordu ki, ders çalışmak, uyumak, kitap okumak imkansız hale gelmişti. Ertesi günkü sınavıma girdim. Sınav istediğim gibi iyi geçmedi. Bunun vebali kime ait? Yetkililere sesleniyorum; bu ilkel eğlence şekli ne zaman yasaklanacak? Bu gürültü ve çevre kirliliğine kim dur diyecek?" Böyle iftira atılır mı? Kardeşimle, Beykoz/Tokatköy'de bir ev tuttuk, sakin ve yeşili bol olan bir yerde huzurlu bir hayat sürmek istedik. Ama, aradığımız huzuru bulamadık, ev sahibimizle sürtüşmemiz oldu. Beklemediğimiz iftiralarla karşılaştık; "zorla kız kaçırma" gibi, örf ve adetlerimizle, inançlarımızla bağdaşmayan yüz kızartıcı bir suç isnat edildi. Huzur ararken, hayatımız zehir oldu, bazı zorbaların tehditleri yüzünden evimize giremez, eşyamızı alamaz olduk. Belaya bulaşmamak için elimizden geleni yapmamıza rağmen, birileri habire bulaşıyor. Bu iğrençlikle suçlanmamız için bazıları var güçleriyle çalışıyor, hatta derdimizi yetkililere de anlatamıyoruz... Bu kadar mı kötüleştik, değerlerimiz bu kadar mı erozyona uğradı, huzurlu bir hayat yaşamak bu kadar mı imkansız?.. Allah kötülerin şerrinden korusun... Mehmet Ulvi Savi-BEYKOZ Trenlere atılan taşlardan mustarip olduk Mersin Emniyet Müdürlüğü'ne; Bizler, her gün Mersin-Tarsus arasında trenle yolculuk yapmaktayız. Güvenli olduğunu düşünerek treni tercih ediyoruz. Fakat seyahat esnasında, özellikle bazı bölgelerde atılan taşlar yüzünden tam emin şekilde gidemiyoruz. TCDD Bölge Müdürlüğü, bunu önlemek amacıyla, o çevredeki okul öğrencilerine tren gezisi düzenledi, ama bu da fayda etmedi. Emniyet Müdürlüğü'nden, Mersin Cezaevi arkasına bir polis noktası yapmasını istiyoruz. Çünkü en çok o civarda taşlama oluyor. TCDD verilerine göre bu yıl taşlama yüzünden 50 civarında yaralama oldu. Bir grup vatandaş-MERSİN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.