Bu işte bir terslik yok mu?

A -
A +

Milli Eğitim Bakanlığı'na; Yeni atanan 5750 öğretmen adayının 5000 tanesi Fen-Edebiyat, 750 tanesi ise Eğitim Fakültesi mezunu. Bu zıtlık, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Sınıf öğretmeni olarak atanan Fen-Edebiyat Fakültesi mezunları 3 aylık eğitim sonrası sertifika almışlar, halbuki Eğitim Fakültesi mezunları 4 yıl boyunca Pedagojik Formasyon dersleri almışlardır. Ama sayıya bakarsanız 5000'e karşı 750 Sınıf Öğretmenliği mezunu öğretmen. Sağ olsun Sayın Mehmet Sağlam, bakanlığı döneminde Ziraat Fakültesi ve Veteriner Fakültesi mezunlarını sınıf öğretmeni olarak atamıştı. Eğitim bu seviyeye boşuna gelmedi. Sınıf öğretmeni öğrenci için temel öğretmenliktir. Çocuk burada yetişir, ortaöğretimde gelişir. Öğretmen olarak eğitim almayan Fen-Edebiyat mezunları bu eğitimi nasıl yapacaklar doğrusu merak ediyorum. Ben Eğitim Fakültesi mezunuyum. Çocuğum da Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliğinde okuyor. Formasyon derslerinden başını kaldıracak vakit bulamıyor. Gece uykusu uyumuyor, fakat öbür tarafta bunları sadece para vererek 3 ayda alan Fen-Edebiyat mezunları sınıf öğretmeni olarak atanıyor ve gelecekte benim çocuğumun istikbalini, kontenjanları doldurarak engelliyor. Buna bir çözüm bulunsun istiyorum. Fen-Edebiyat Fakültesi'ne giden öğrenciler öğretmen olmak için gitmiyorlar. O fakülte zaten öğretmen yetiştiren fakülte değildir. Bunu bile bile o okulu seçiyorlar ve ondan sonra da öğretmen olarak atanmak istiyorlar. Bu mezunların neden hâlâ öğretmen olarak atanmak istemelerini bir türlü anlayamıyorum. Siz öğretmen değilsiniz ki. Sertifika almakla öğretmen olunmaz. Bunu böyle biliniz. Siz hiç Eğitim Fakültesi mezunlarının başka bir göreve atandıklarını duydunuz mu? Öyleyse siz de kendi alanınızda görev isteyin. Göreve yeni başlayan Sayın Bakanımız'dan, Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği alanında okuyan çocuklarımızın alanını, bu işin uzmanı olmayan Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarını atayarak doldurmamasını diliyoruz. > Bir öğrenci velisi Hak ettiklerimiz bir an önce ödensin Milli Eğitim Bakanlığı'na; Milli Eğitim Bakanlığı, benim gibi birçok öğretmeni 2002 yaz tatilinde, "Zorunlu Pedagojik Formasyon Kursu"na tabi tuttu . Kurs gördüğümüz şehirde öğretmen evinin kapılarının bizlere kapalı olmasını sorun etmedik. Tüm harcamalarımızı cebimizden yaptık. Benim gibi yüzlerce öğretmen bu sıkıntıları yaşadı. Yaptığımız harcamaların bir bölümünü yolluk ve yevmiye olarak ödeyeceğini beyan eden bakanlığım, 29 Ağustosta biten kursun altı yüz milyon civarında tutan yolluk ve yevmiyemi ödemeyerek mağduriyetime neden olmaktadır. Üç çocuk okutan ve tek maaşlı bir baba olarak, her harcamamın hesabını yapıp çocuklarıma daha iyi gelecek sağlamaya çalışan bir öğretmenim. Ben, büyüklerim gibi birikimlere sahip değilim. Hak ettiklerimiz bir an önce ödensin. En büyük kaygımız düyuna kalması... Biz, o kadar zengin değiliz. Altı yüz milyon bizim için büyük para. > Bir öğretmen - AMASYA Vekilimize yapılan protesto ile rencide olduk 14.11.2002 Perşembe günü TBMM'de yemin töreni yapıldı. Hayırlı, uğurlu olsun. Ancak, yemin töreninde, Siirt'te ve Siirt dışında bulunan onbinlerce Siirtli'yi, hatta birçok Türk vatandaşını üzen bir olay yaşandı. Siirt Bağımsız Milletvekili M. Fadıl Akgündüz'ün yemini sırasında, bazı milletvekillerinin salonu terk etmek suretiyle yaptıkları protestoya bir anlam veremedik. Sayın Akgündüz de, diğer milletvekilleri gibi Yüksek Seçim Kurulu'nun incelemesinden geçmiş ve yasal bir engel görülmemiştir. Seçimde de biz seçmenler en fazla oyu AK Parti ve DEHAP'tan sonra Fadıl Akgündüz'e vererek milletvekili olmasını sağladık. Çok merak ediyoruz; bu protestoda maksat ne idi? Neden yargı kararı beklenmeden insanlar peşinen suçlanıyor? Öyleyse, halen yargıda dosyası bulunan diğer vekiller neden protesto edilmedi? Artık bu şovlarla vakit geçirilmemelidir. Bizi rencide ettiniz... Şayet halktan iyi not almak isterseniz, yargı yolunu açmak için, kişiye özgü değil, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmak için girişimlerde bulununuz. Bu şekilde daha samimi ve daha verimli olursunuz... > Burhan Oktay - SİİRT Bedava zehir verseler yer misiniz? Zehiri bedava verseler yemeyiz. Ama maalesef para verip Aflatoksin (kanserojen madde) yiyoruz. Açık havada kurutulmasının ardından, değirmenlerdeki sağlıksız şartlarda öğütülen acı kırmızı biberler sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor. Bu biberlerde oluşan Aflatoksin (kanserojen madde), üretim yerlerinde Tarım Bakanlığı'nın, satış yerlerinde ise Sağlık Bakanlığı'nın yeterli denetimi sağlayamaması nedeniyle halkımıza yedirilmeye devam ediyor. Her sene olduğu gibi bu sene de Tarım Bakanlığı'nın gerekli denetimi sağlayamaması, açık havada hayvanlarla iç içe bir ortamda ve uzun sürede kurutulan, kanserojen madde içeren biberleri yememize neden oluyor. Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın gerekli denetimleri yapmaması, sağlıksız ürünlerin pazarlanması yanında haksız rekabete de neden olduğundan, sağlıklı üretim yapan firmalar ürünlerini pazarlayamamakta ve halkımız da kaliteli ürünlerden mahrum bırakılmaktadır. Sağlık Bakanlığı yetkililerine, en yakınlarındaki grosmarkete girerek herhangi bir acı kırmızı biber paketine bakmaları ve üzerinde üretim izni yoksa "neden bulunmadığı"ndan başlayarak, tahlil ettirdiklerinde içinde aflatoksin (kanserojen madde) bulunursa, buna rağmen satılmasına neden engel olmadıklarını sormak gerekmez mi? > Yavuz Bickes - ANKARA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.