Yanı başımızda, sınırımızın az ötesinde büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Lübnan ve Filistin büyük savaş makineleriyle yerle bir ediliyor. Tonlarca bomba insanların tepesine atılıyor, kadın-çocuk farkı gözetilmiyor. Artık hiçbir kurala riayet edilmeden, büyük bir katliam yapılıyor. Bütün bu olanlar insanlığın gözleri önünde cereyan ediyor. Kadınların, çocukların katledilişi, ülkelerin yerle bir edilmesi canlı yayınla bütün dünyaya seyrettiriliyor. Etkili güçler katliamı durdurmak için ciddi teşebbüslerde bulunmuyor... Milletlerarası teşkilatlar da bir şey yapamıyor! Irak'ta da her gün yüzlerce kişi hunharca katlediliyor. Bazı marjinal örgütler ve despot yönetimler bazı ülkelerde kontrolü ellerine almış, gönüllerince katliam yapıyorlar. Ama bu vurdumduymazlık insanları patlama noktasına getirmiş. Bazı ülkelere duyulan nefret ve öfke, gelecek için yeni felaketlerin belirtisi olabilir. İslam ülkelerinin duruşlarını bir daha gözden geçirmelerini, bazı teşkilatlardan ayrılmalarını ve yeni oluşumlara gitmelerini savunanlar var. Erdinç Berberoğlu gibi bazı vatandaşlar, Birleşmiş Milletler Teşkilatını yanlı buluyor ve bütün Müslüman ülkelerin bu teşkilattan ayrılmasını söylüyor. "Müslüman Ülkeler topluca Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nden (BM) çekilmelidir. Çünkü, BM, İsrail'den kaynaklanan şiddete hep seyirci kaldı. Çünkü, BM, Müslüman ülkelere yapılan (örneğin, Bosna-Hersek'teki katliamlara) saldırılara hep seyirci kaldı. BM'nin, ülke farkı gözetmeksizin, tüm ülkelerin birbirlerine olan kötülüklerini önleme mantığıyla kurulduğunu düşünüyorduk. Ancak, geçmişte yaşanan katliamlara ve günümüzde İsrail'in Lübnan ve Filistin'e saldırıp çoluk-çocuk, sivil-asker demeden katliam yapmasına BM'nin yine seyirci kalmasından anlıyoruz ki, bu örgüt, özel olarak İsrail'den, genel olarak Hristiyanlardan kaynaklanan kötülüğün engellenmesi için gereken çalışma ve çabayı göstermiyor. Hatta bu tür olayları teşvik ettiği intibaını verdiği bile söylenebilir. İsrail, yapacağı işleri, yapacağı katliamları BM ve ABD'ye aktarıyor, onlardan vize aldıktan sonra serbestçe saldırıyor. Bu durum, İsrail'in Lübnan'a ve Filistin'e yaptığı son saldırılarda bir kez daha kendini göstermiştir. BM, bunlara cesaret vermekte ve âdeta; "sen saldır, ben tüm milletleri oyalarım" demektedir. Bu yapıdaki bir teşkilatta Müslümanların bulunması faydalı olmamıştır, topluca ayrılmaları gerekmektedir." Vicdanları kanatan bu şiddet ve katliamlar, dünya barışına büyük darbe indirmektedir. > "İçme suyumuzun yüzde 15'i sağlıksız" Geçtiğimiz yıl Malatya'da yaşanan su felaketini, Malatya halkı ucuz atlatmış gözükse de, bundan ders çıkarılmaması nedeniyle tüm Türkiye hâlâ sağlıksız su tüketmeye devam etmektedir. Eldeki resmî veriler göstermektedir ki, özellikle yaz aylarında, içme sularında artan mikroorganizmalar, ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. 400 bin nüfuslu Malatya'da, 8 bin ishal vakası görülmesi üzerine ülkemizde teyakkuza geçilirken, 2005 Ağustos'unda Konya'da sağlık kuruluşlarına intikal eden ishal vakası 10.101'dir. Uzmanlarca yapılan çalışmada şu dikkat çekici tavsiye yer alıyor: "Yaz aylarında sulardaki kirlilik ve bağırsak enfeksiyonları artmaktadır. İçme suları daha dikkatle alınarak bakteriyolojik ve bakiye klor yönünden daha sık incelenmelidir." Kemal Özer (Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Şube Başkanı) > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00