Belediyeler projeleri hazırlarken hangi kıstasları ön plana çıkarırlar, pek anlamıyorum. Belki fazlasını da düşünüyorlar, ama bazı projeleri görünce pek de öyle olmadığı anlaşılıyor. Mesela, Edirnekapı-Sultançiftliği arasında yapılan hızlı tramvay hattının yol ortasında düşünülmesi bir hataydı. Bu hata, milyon dolarlar harcandıktan sonra, 3.5 yıl geçince kabul ediliyor. Bugünkü projelerden bir kısmının da metro gibi hatalı olabileceğini düşünüyorum. Maltepe'yi ikiye ayıran E-5 üzerinde bulunan köprülerdeki çalışmaları düşünürsek; Maltepe-Başıbüyük, Maltepe-Esenken ve Askeri Dikimevi-Kartal Devlet Hastanesi arasındaki çalışmalar ilk başladığında, buralardaki sıkıntının biteceğini düşünmüştüm. İşler ilerleyince yanıldığımı anladım. Balediye bütçesinin %60'ının ulaştırma projelerine ayrıldığını öğrenince, bunların da iyi incelenmeden hazırlanmış, öncekiler gibi günü kurtarmaya yönelik projeler olabileceğini düşünerek üzüldüm. Pendik istikametinden gelip hastaneye gidecek bir ambulans ya da araç, önce yan yola girecek, sonra Dikimhane önündeki göbekte yan yoldan gelen araç trafiğine karışıp geri dönecek, sonra hastaneye yönelecek, bir sonraki göbek ve ışıklar aşılınca hastaneye gelecek. Buradaki yakıt, zaman, iş, maddi-manevi kayıplar hiç hesaplanmış mı, merak ediyorum. İlerisi düşünülerek köprülü kavşak ve çok şeritli yollar yapılmalı, günü kurtarmaya yönelik projelerle paralar çarçur edilmemeli. Çünkü bunun her kuruşu bizim cebimizden çıkıyor... > Ubeydullah Eren-İSTANBUL Benim mağduriyetim ne olacak? Ben Gemlik'ten bir vatandaşım. Traktörümü sattım, birikimlerimi de ilave ederek bir TIR aldım. Çocuklarıma daha iyi bir eğitim, daha iyi bir gelecek için bunu düşünmüştüm. Benim aldığım dahil, birçok TIR'ı, şimdi ismi revaçta olan bir iş adamı İtalya'dan gemiler dolusu getirmiş, bizlere satmıştı. Evrak düzenlenerek model yükseltilmiş. Motor şasi tespiti tamam, ama model yükseltilmiş, sahtecilik yapılmış. TIR'ım bağlandı, bir senedir otoparkta. Gittikçe otopark parası da yükseliyor. O TIR'ları bize satan kişiye yakını olan devlet büyüğümüzün sahip çıktığı söyleniyor. Ben ve benim gibi mağdur olan binlerce vatandaşa kim sahip çıkacak, bizim mağduriyetimizi kim giderecek? > Hasan Işık-BURSA Bu ne tezat? TV'de AVEA'nın Sağlık Bakanlığı personeli için verdiği personel servisi ile ilgili reklamda, bir hemşire, doktoru arayarak ve uzun süre görüşerek doktordan talimat alıp dağ başındaki bir bayanın doğumunu gerçekleştiriyor. Harika bir durum. Ancak; bu ne tezat dedirtecek bir olay yaşadım. Geçenlerde rahatsızlığından dolayı eşimi Manavgat Devlet Hastanesi Acil Servisine son sürat yetiştirdim. Acilin kapısında bir hemşire, elinde bir cep telefonu, konuşuyor. Arabamın dörtlülerini ve uzun farlarını yakarak acilin önüne yanaştım. Kimseden ve özellikle o bayandan bir kıpırdama yok. "Acilen bir sedye getirin" dedim. İçerden bir hasta yakını tekerlekli sandalyeyi verdi, 1 metrelik mesafede bulunan bayan hâlâ telefonda. Bir hemşire ile bir beyefendi eşimi içeri acile aldılar. Kayıt işlemlerini yaptırmamızı istediler. Kayıt masasına gittim, bir hemşire elinde telefon, o da konuşuyor, beni görmüyor bile. Yaklaşık 2-3 dakika sonra konuşma bitti. Telefonda konuşulanlar ise film muhabbeti. Her şeyi konuşuyorlar. Nasılsa bedava. > Mert Mekin-Manavgat/ANTALYA