Bu orman bağımlılığı olmadık dertler açtı başıma

A -
A +

Bu köşeyi takip edenler, benim orman sevdamı ve maceramı hatırlar. Zaman zaman yapılanları yazıyor, hem deşarj oluyor, hem de bazı şeyleri sizlerle paylaşıyorum. Fakir yörenin gariban bir çocuğuyum, boyumdan büyük bir işe giriştim. Girdim çıkamıyorum... Genelkurmay Başkanı'nın teselli kabilinden desteği bana moral verdi. Şu an yine 130 dekarlık bir sahaya ağaç dikmek için hazırlık yapıyorum. Veresiye liper çektirdim. 8000 adet fidan daha dikeceğim. Kış boyunca fırsat buldukça fidanları dikmem gerekiyor. Şimdi dikilen fidan, baharda dikilenden daha güzel netice veriyor. Maddi birikimimi bitirdim. Borçlandım, borcumdan dolayı alacaklı icraya verdi. Evimin eşyalarını saydılar, 96 model arabamı icra bağladı. Arazimin bir parçasını vererek arabamı kurtardım. Nedendir bilmem, yılgınlık gösteremiyorum, bu orman bağımlılığından kurtulamıyorum. Sıkıntı çektikçe kendimi teselli ediyorum; "Rahim, sen 1957'de 17 yaşında, 35 kg ağırlığında, çalışmaktan dudakları yarılmış, eli yüzü güneşten yanmış biri idin. Babanın askerlikten kalma kırık bavulu ile, köyden okumaya ayrılmıştın. Diyelim ki her şeyini kaybedip, köyden ilk çıktığın duruma geldin, yine de sen kârlısın. Çünkü, 52 yıldır durmadan çalışıp, güzel şeylerle uğraştın. Allah sana 8 tane yavru ihsan etti, gerçi ikisini geri aldı, onun da ecri var. Binlerce şahsiyetli, ülkesini seven öğrenci yetiştirip, güzel bir orman oluşturdun. Misafir olduğun bu dünyada umduğundan çok şeyler buldun. Varsın çalışmamı Behiç Bey, Burhan Bey ve Behçet Beyler gibi, birkaç yüreği ülkenin iyiliği için çarpan yiğit kişilerin dışında duyan olmasın. Varsın bu insanların paraları ile kurulan TV'ler gün boyu zararlı şeyler versin, varsın gazetelerin pek çoğu gereksiz meselelerle uğraşsın. Varsın siyasilerimiz birbiri ile kavga ederek, senin gibilerin dertleri ile ilgilenmesin. Varsın Orman Bakanım yüzüme bakmasın, biliyorsun makamlar gelip geçici. Sen bu orman meselesi ile son nefesin bitene kadar uğraş. Balık bilmezse Halık bilir..." Rahim Demirbaş (Emekli Öğretmen) Sıhhiye Köprüsü'nün üzeri dolmuşların kornalarıyla inliyor Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na; 7 Kasım günü, Kızılay'daki Dernek Binasında, hemşehrilerimizle hasbihâl edip, dostlarla görüştükten sonra, mutlu bir şekilde evime dönüyordum. Söğütözü tarafına gitmek için, mecburen Ege Mahallesi-Orman Lojmanları güzergâhında çalışan mavi otobüsleri beklemek durumundaydım. Bu otobüsler de Sıhhiye Köprüsü üzerindeki duraktan yolcularını alıp, Celal Bayar Bulvarı'ndan Söğütözü'ne doğru gitmektedir. Sıhhiye Köprüsü üzerindeki bu durakta, asıl olarak dolmuşlar yolcu almaktadır. Onlarca dolmuşa karşılık, bir iki otobüs gelmektedir. Bu durakta benim beklediğim otobüs ortalama 15-20 dakikada bir gelmektedir. İşte bu 15-20 dakikada dolmuş şoförleri, durağa yaklaşırken korna sesleriyle âdeta Sıhhiye Köprüsü'nü inletmektedir. Köprü üzerindeki durağa gelen her dolmuş, neredeyse kornaya bir defa basıyor. Kimisi de 5-10 defa kornaya basıyordu. Kimisi öndeki dolmuşu bir an önce uzaklaştırmak ve müşteri kapmak için kornaya basarken, kimisi de sanki ben geldim dercesine kornaya basıyordu. Bu ortam içerisinde Sıhhiye Köprüsü'nün üzeri sanki inliyordu. Yolcular rahatsızlıktan şikâyetlerini yüksek sesle belirtiyorlardı. Ancak dinleyen kim? İşin bir önemli yanı da Sıhhiye Köprüsü'nün sağı-solu hastane. Acaba hastanede yatan hastalar ne yapıyor, bu sesten dolayı? Sıhhiye Köprüsü üzerindeki dolmuşlardan kaynaklanan bu manzara, Başkent Ankara'ya değil, Hindistan'ın Başkenti Yeni Delhi'ye bile yakışmaz. Maalesef, bu manzara her gün Sıhhiye Köprüsü üzerinde özellikle mesai saati çıkışında yaşanmaktadır. Büyükşehir Belediyesi ve Ankara İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkililerinden istirhamım; lütfen ekibinizle birlikte, bir gün mesai saati çıkışı Sıhhiye Köprüsü üzerinde beş-on dakika bekleyiniz ve durumu bizzat görünüz, bu konuya el atınız, gürültü kirliliğini önleyiniz. Ufuk Candan Taksim'e sefer sayıları artırılsın İETT Genel Müdürlüğü'ne; Bayrampaşa-Taksim arasında çalışan 32 T hat otobüsü vatandaşları çileden çıkarıyor. 45 dakikada bir gelen otobüsler yüzünden, her gün geç kalıyoruz. Balık istifi gibi yolculuktan artık bıktık usandık. Sefer sayısının azlığı yüzünden, otobüse birden hücum ediliyor. Ezilme tehlikesi geçirenler bile oluyor. Üstelik çoğu otobüslerde klima bile yok. Bazen bekleme süresi bir saate bile çıkabiliyor. Semt sakinleri olarak sefer sayılarının artırılmasını istiyoruz. Halis Kahraman-BAYRAMPAŞA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.