Bu soru işaretleri de giderilse...

A -
A +

Hayatındaki her merhaleye bir sınav ya da eleme ile erişmiş, adalete ve kul hakkına inançlı biri olarak, 5393 sayılı yasaya tabi sözleşmeli personelin kadroya geçişine dair bazı soru işaretleri taşıyorum. Şöyle ki; Yerel idareler, haberleşme organlarına hiçbir ilan vermeden ve duyuruda bulunmadan, onlarca sözleşmeli personel istihdam etmektedir. Bilindiği üzere, gerek kadrolu, gerekse 399 sayılı KHK veya 4-B kapsamındaki sözleşmeli memur alımları kamuya ilan edilmektedir. 5393 sayılı yasaya tabi alımlar kamuya ilan edilmediğine göre, bu kadrolara atananların bu alımlardan nasıl haberi olmaktadır? Bir kadroya alım yapılacağını ilan etmezseniz, o kadroyu hak edebilecek yeterlikteki insanlar nasıl haberdar olup, müracaatta bulunabilir? (Son günlerde tepki üzerine ilan veren birkaç belediye hariç) 5393 sayılı yasaya tabi sözleşmeli personel alımı yapılırken, seçme kriterleri nelerdir? Yerel idarelerde 5393'e tabi istihdam yapılmadan önce, Yönetim Kurulu tarafından eleme komisyonu, yarışma kurulu vb. hazırlıklar niye yapılmamaktadır? 5393'e tabi çalışacak personeli kim seçer, hangi özelliklerine göre seçer, bu elemeyi nasıl yapar? Yerel idareler dışındaki kamu kurumları, sözleşmeli personel (mesela 4B) istihdam etmeden önce, alacakları personel sayısını, görev yerini, sözleşme ücretini, KPSS baraj puanını ve sözlü/yazılı sınav tarihlerini kamuya duyurur. Ön şartları sağlayan adayları yazılı veya sözlü sınavla eler ve sözleşmeleri bu şekilde imzalar. Belediyelerde bu basamakların hiçbiri olmaksızın 5393 sayılı yasa kullanılarak, çeşitli kadrolara atamalar yapılmaktadır. Bilindiği üzere, ülkemizde memur olmanın yolu; Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) girerek, bir puan almak, daha sonra da ÖSYM üzerinden tercih yaparak, puanına uygun boş bir kadroya atanmaktır. Göründüğü gibi gayet adil ve tarafsız! Peki ilan edilmeyen, sınav yapılmayan, neye göre seçildiği kamuya şeffaf biçimde duyurulmayan bir sözleşmeli personelin, o kadroyu hak ettiği konusunda soru işaretleri oluşmaması mümkün müdür? KPSS barajına, sözlü/yazılı sınava, puan sıralamasına vb. eleme yöntemlerine tabi tutulmadan yapılan bir alımda, personel alımını yapan yetkilinin (mesela Belediye Başkanı) çevresindeki kişilerden (mesela Meclis üyeleri, siyasetçiler, bürokratlar vb.) etkilenerek alım yapması veya yapmak zorunda kalması durumu ortaya çıkabilir mi? Bu gibi bir etkilenmenin söz konusu bile olabilmesi durumu, 5393'e tabi kadroları şaibe altına itmez mi? 657 sayılı yasaya tabii devlet memuru, liyakat esasına ve kademe-derece sistemine göre yükselirken, Belediye Meclisinin, 5393 sayılı yasaya tabi sözleşmeli personel maaşlarını tavandan verme yetkisini kullanması, ortaya bir eşitsizlik çıkarmaz mı? Eğer 5393 sayılı yasaya tabi sözleşmeli personel kadroya geçirilirse, KPSS puanlamasına dayanan ve merkezî sistem (ÖSYM) tarafından dijital olarak tarafsız ve adilce yapılan memur alımlarına bir alternatif sunulmuş olmaz mı ve bu adil merkezi sistem delinmiş olmaz mı? Sınava hazırlanıp atanmak yerine, 5393'e tabi sözleşmeli atanmak ve sonra eleme olmadan kadroya geçirilmek yerel idarelerde yaptırımı olabilecek kişiler için cazip hale gelmez mi? Aydın Düzen Sosyal Güvenlik İcra Uzmanı Kadrosu verilsin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik'in dikkatine; Biz, Sosyal Güvenlik Kurumu'nda çalışan 934 icra memuruyuz. İşçi ve işverenin bulunduğu her yerde Sosyal Güvenlik Kurumu'nun alacaklarının tahsiline çalışıyoruz. 934 icra memurunun yaklaşık 850'si taşrada fiili tahsilat yaparak, Sosyal Güvenlik Kurumunun 28.000.000.000.00 TL alacağını, zaman aşımına uğratmadan, tahsil etmek zorunda. Hemen hemen aynı işi yapan, Maliye'de çalışan arkadaşlarımız uzman kadrosunda, Adliye'de çalışan arkadaşlarımız ise icra müdür ve müdür yardımcısı kadrosunda bulunmaktalar. Aynı yerlerde okumuş, aynı işi yapan iki memurun, sırf çalıştığı yerin isminin farklı olmasından dolayı, hatta biz daha fazla ve zor şartlarda çalışmamıza rağmen, yüzde yüze varan ücret farkları bulunması adaletle bağdaşır mı? Biz hem ekonomik, hem çalışma şartları, hem de diğer haklar bakımından mağdur edilmekteyiz. Fazla bir şey istemiyoruz, sadece aradaki farka bakılarak, en azından Sosyal Güvenlik İcra Uzmanı Kadrosunun verilmesini istiyoruz. Kurumumuzun, bütçeden önemli miktarda yardım almadan, hizmetlerini sürdürebilmesi için, alacaklarının tahsili çok önemlidir. Tahsilatın da zamanında, hızlı bir şekilde yapılabilmesi için, eğitimli kurum icra memurlarının, başka kurumlara kaçmadan, bir an önce Sosyal Güvenlik İcra Uzmanı Kadrosuna geçirilmesi, hak ettikleri değerin verilmesi kaçınılmazdır. SGK İcra Memurları Bu kaynak israfına kim dur diyecek? Amasya'nın bir ilçesinde kamu görevlisi olarak çalışıyorum. Ancak, gördüğüm bir yanlışı, vatandaşlık sorumluluğu çerçevesinde paylaşmak istiyorum. Umarım yetkililerin dikkatini çeker ve gerekli tedbiri alırlar. Bir okul düşünün, 16 derslik ve 8 tane hizmetlisi var. Başka bir kasaba okulunda hizmetli açığı, Kaymakamlık fonları ile gideriliyor. Şimdi yetkililere soruyorum; 1 öğretmen norm fazlası olsa, köye bile ataması yapılırken, okulun 2 hizmetli ihtiyacı varken, neden 8 hizmetliyi bir okula atıyorsunuz, memleketin kaynaklarına yazık değil mi? Çaycı kadrosuna 4 hizmetli birden atanabilir mi? Belediyelerden, KİT'lerden gelen personel, maalesef merkez okullara dağıtılıyor, kadro şişkinliği oluşturularak devlet zarara uğratılıyor. İlçe seviyesinde bir yetkili ile durumu paylaştığımda, "maalesef bir öğretmeni köye görevlendirebiliyorum, ancak hizmetli personeli genellikle buralı olduğundan, kasabaya bile gönderemiyoruz, kasabalardaki ihtiyaçları da kaymakamlık fonları ile okul aile birliğinin tutmuş olduğu personel ile gideriyoruz" demesi, benim şaşkınlığımı büsbütün arttırdı. İsmi mahfuz Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.