Bazı öğretmenlerimiz, nerede yaşadıklarını dikkate almadan, garip dayatmalarda bulunuyor. Halkımızın duyarlılığı biline biline, kız çocuklarına Beden Eğitimi Dersinde mayo giyme mecburiyeti getirilir mi? Eşofmanla gelen öğrenci dersten çıkarılıp notu düşürülür mü? Bu milletin âdetlerine, inançlarına, değerlerine, hassasiyetlerine karşı takınılan bu tavır nasıl izah edilebilir? İzmirli okuyucumuz Metin Biber kızgınlığında haksız mı? "Gazikent İlköğretim Okulu 8. sınıfta okuyan S.B.'nin velisiyim. 2001-2002 Eğitim ve Öğretim yılında Beden Eğitimi Dersi öğretmeniyle bir olumsuzluk yaşadık. Bu derste çocukların zorunlu olarak şort ve tişört giyecekleri söylenmiş, giymeyenlerin notlarının da 10 puan düşürüleceği belirtilmiş. Velisi bulunduğum öğrenciye de bu bakımdan çeşitli baskılar yapıldı. Farklı not uygulamasına gidildi, çocuğum diğer öğrencilerden dışlanarak derse alınmadı, eşofman giydiği halde dersten çıkarıldı. Çocuğumun psikolojisinin bozulduğunu gördüm. Bu yüzden ilgili öğretmenle tartıştık. Öğretmen bu konuyu velisi bulunduğum öğrenciye notla yansıttı. Kasıtlı olarak, birinci dönem karne notu 5 üzerinden 4 olmasına rağmen, ikinci dönem 3 adet 1 verilererek dönem notu düşürüldü. Çocuğum takdirname alacaktı, alamadı. Kasıtlı olarak çocuğumun geleceği ile oynandı, okumaktan soğuttu. Benim çocuğumun okuma hakkı yok mu? Eşofman, Beden Eğitimi Dersinin kıyafeti değil mi? Aynı olumsuzluk 2002-2003 Eğitim Öğretim yılında da devam etti. Beden Eğitimi Öğretmeni, bir veli olarak benimle karşı karşıya geldi. Benim veli olarak okula gelmem suçmuş gibi gösterildi. Bu ders yılında da çocuğumun dersine aynı öğretmenin girdiğini öğrendim. Bu durumu çocuğumun geleceği açısından sakıncalı gördüğümü idarecilere ilettim. Onlar da bir çözüm bulmadılar. Benim çocuğumu zorla baskı altına almaya çalışan ve çocuğumun onuruyla, milli duygularıyla oynayanlardan şikayetçiyim" Milli Eğitim Bakanı başta olmak üzere, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü ve ilgili İlçe Milli Eğitim Müdürü bu durumu mutlaka araştırmalı, bu tür keyfiliklere fırsat verilmemelidir. Lütfen sesimize kulak verin! Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü'ne; Bu mesajı size geçmemin sebebi, üniversite ile ilgili problemlere yakın duracağınızı düşünmemdir. Ben size yaklaşık 50 000 öğrencinin Konya Selçuk Üniversitesi kampus alanına gidip gelirken çektiği çileden bahsetmek istiyorum. Kampus alanı şehre 18 km uzakta, ulaşım dolmuş ve tramvayla sağlanmakta. Ana taşıma aracı olan ve büyük sayıdaki öğrenciyi kampusa taşıyan tramvay, öğrencileri kampus kapısına kadar getirmekte, oradan içeriye ulaşım yürüyerek ya da kampus alanı içinde hareket eden son derece eski ve kirli otobüslerle sağlanmaktadır. Ancak bu otobüsler düzenli ve saate uyarak kalkmayıp, ancak tıkabasa dolduğunda hareket ettiği için, genelde öğrenciler yürümeyi tercih etmektedirler. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin, tramvay hattını kampus alanı içinde dolaştırmak gibi bir projesi olduğu halde, üniversite yönetimi buna izin vermemektedir. Bu yersiz inatlaşma yüzünden her gün binlerce öğrenci tramvaydan indikten sonra kampus içine doğru kilometrelerce yürümek zorunda kalmaktadır. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda ve çamurunda bu çile bir kat daha artmaktadır. Üniversite yetkililerinin, makam aracı kullandıkları için, çektiğimiz çileyi anlayamamalarını doğal karşılıyorum. Ancak bu problemin çözümü için belediyenin önerdiği formül son derece akıllıca ve ucuzdur. Mevcut tramvay hattına birkaç kilometre ray ve bir iki durak eklenmesiyle binlerce öğrencinin çektiği çile sona erecek. Ve bunu belediye yapmak için gönüllü. Tek problem, üniversitenin başındakilerin anlamsız direnişi. Konya'dan bir grup "yorgun" öğrenci