İçişleri Bakanlığı'na; 14 Nisan 2007 günü, bütçemize uygun ihtiyaçlarımızı almak için ailemle Bakırköy Pazarı'na gittik. Enaz 40-50 arabanın parkettiği yolun sağına arabamı nizami bir şekilde parkettim. Hiçbir ikaz levhası, park yasağı yoktu. Gönül rahatlığıyla alışverişimizi yapıp geldik ki, arabamız yerinde yok. Çekilmiş olabileceğine ihtimal vermedim, çalındığını düşündüm. Sağa-sola yürüyüp baktık, araba yok... Bir polis memuru geçiyordu, sordum; ilerde bir park olduğunu, oraya sormamız gerektiğini söyledi. Söylenen yere gittim baktım, arabam orada. Zaten şeker, tansiyon, sinir hastasıyım. Başımdan aşağıya sıcaklık indiğini hissettim. Şu satırları yazarken bile, yapılan o haksızlıktan dolayı ellerim titriyor. Uzattıkları 40 YTL.'lık fişi aldım, mecburen ödedim. Bazı derneklerimiz, vatandaşa yapılan bu haksız muamelelerle mi yaşayacak? Bu tür haksızlıkların vatandaş üzerinde ne olumsuz etkiler yaptığı düşünülmüyor mu? Hiçbir uyarıcı levha olmamasına rağmen, vatandaşa bu tür muameleyi yapma hakkını kim veriyor? Acaba bazı iltimaslıların arabalarına yer açmak için mi bizim araba çekildi? Polisimizin araba çekme ile, otoparkla ne işi var? Polisimizle ilgili derneklerin bu tür şaibeleri çağrıştırıcı işlerle uğraşması doğru mu? Bazı kamu kuruluşlarının bu tür vakıf ve dernekleri kapatılmamış mıydı? Belirtilen hizmetlerin böyle derneklerle değil de, doğrudan doğruya bütçeden karşılanması daha doğru olmaz mı? Lütfen polisin itibarını sarsabilecek bu tür uygulamalara izin vermeyin. > İsmi mahfuz - İSTANBUL > Geçici işçilere kadro verecek düzenlemeye özürlüler de alınsın Sayın Başbakanımızın dikkatine; Bizler 4857 sayılı yasaya tabi çalışan özürlü işçileriz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yasalaşma aşamasında olan, "geçici işçilere kadro verilmesi" yasasının bizleri de kapsamasını talep ediyoruz. Bu konuda desteğinizi bekliyoruz. Bizler için bir çok yasa ve yönetmelik çıkardınız, bunları takdirle karşılıyoruz. Ama sıkıntımız çok, ne tayin, ne nakil, ne kurum değiştirme hakkımız var. Bunun bir ayrımcılık olduğunu düşünüyoruz. Bu ayrımcılığa son verilmesini talep ediyoruz. Bunun en güzel çözümü, istediğimiz ilde çalışmak. Tüm özlük haklarımız yine çalıştığımız kurumda kalsın, sonuçta kamunun işçisiyiz. Siz de takdir edersiniz ki, büyük şehirler bizler için uygun çalışma şehri değil, sanki çile şehri. Sokakta ölsen soran yok. Biz çalışmadan maaş alalım demiyoruz. İnsan gibi çalışıp üretelim, arada bir hava alalım, gezelim çalıştığımızı ve yaşadığımızı anlayalım diyoruz. Bu konuda destek bekliyoruz bu yasaının bizleri de kapsamasını istiyoruz. > Ebru Akay > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00