Ekonomiye, dolayısıyla millete yük olan işletmelerin elden çıkarılması, özelleştirilerek rantabl hale getirilmesi akıl ve mantık gereğidir. Hatta kamuya ait kitlerin, daha verimli çalışmaları açısından özelleştirilmesi yine zamanımızda kabul görmüş bir anlayıştır. Bu sayede ekonomi daha verimli çalışacak bir kuruma kavuşur, politikacıların arpalık olarak kullanacakları tesisler azalır, milletin parası batırılmaz... Ama bunlar yapılırken çalışanların mağdur edilmemesi gerekir. Bir yarayı sararken, daha derin ve ölümcül başka bir yara ortaya çıkarılmamalı... İşçiler adına şikayetini dile getiren Tevfik Bozkurt'un belirttiği gibi, verilen sözler unutulmamalı... "Hükümet, özelleştirilecek KİT'lerde çalışan işçilerden, özelleştirme sonrası işini kaybedeceklerin memur olmalarını öngören, Özelleştirme İş Tasarımını 19 Şubat 2003 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunmuş olup, 11 aydır bu tasarı komisyonda beklemektedir. Hükümet ve İşçi Sendikalarından yetkililerin imzaladıkları protokolde; 'Hükümet özelleştirme nedeniyle işten çıkartılan, emekliliğine hak kazanmamış işçilerin uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilebilmesi için gerekli yasal düzenlemeyi yerine getirecektir' denmektedir. Özelleştirilen kuruluşlarda memura sahip çıkılıyor, işçiye ise tazminatı veriliyor ve kapı dışarı ediliyor. Onlar devlet memuru ise, biz de kamu işçisiyiz. Bu kanayan yaraya lütfen birileri el atsın, verilen sözler yerine getirilsin..." Konutlar için garanti belgesi mecburiyeti getirilsin Geçtiğimiz yıllarda yaşanan deprem felaketleri ile son olarak Konya'nın Selçuklu ilçesinde yaşanan facialar neticesinde, yıllarca birikim yaparak konut satın alan tüketicinin son derece dikkatsiz ve bilinçsiz davrandığı, art niyetli satıcıların ise bu bilinçsizlikten ve dikkatsizlikten faydalanarak tüketiciyi mağdur ettiği görülmektedir. 1995 yılında yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile, mal satın alırken satıcı ile tüketicilerin yükümlülüklerini göstermek amacıyla Garanti Belgesi verilmesi mecburiyeti getirilmiş ve karşılıklı bir güven ortamı sağlanmıştır. Günümüzde ise, konut alan tüketiciyi koruyan yasal düzenlemeler yetersiz kalmakta, tüketici aldığı ayıplı konuttan dolayı mal ve can kaybına neden olan mağduriyetler yaşamaktadır. 14 Mart 2003 tarihinde değişikliğe uğrayan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile "Mal" kapsamına "konutlar" da dahil edilmiştir. Dolayısıyla yapılan bu yasal düzenleme ile ayıplı maldan doğabilecek zararların satıcı tarafından giderilmesi mecburiyeti getirilmiştir. Tüketicilerin bugüne kadar uygulamasından son derece memnun olduğu, satıcının ve tüketicinin yükümlülüklerini gösteren "Garanti Belgesi" mecburiyeti, konutlara da getirilmelidir. Bu şekilde, ayıplı mal satın alan tüketici, belgede yazılan şartnameler gereği hakkını kolaylıkla arayabilecektir. Konut almadan önce korkulu rüyalar gören ve ileride nasıl problemlerle karşılaşacağını tahmin edemeyen tüketicinin, satıcı tarafından verilecek Konut Garanti Belgesi ile alışverişini daha güvenli ve huzurlu yapması sağlanacaktır. Ömer Keser (Tüketici Hakları Merkezi Genel Başkanı)