Bu yazdıklarımı yabana atmayın!

A -
A +

Sayın Başbakanım; Bir vatandaş olarak eski başbakanların çoğuna (rahmetli Turgut Özal'a, Sayın Ecevit'e, Rahmetli Adnan Kahveci'ye) yazdığım gibi, size de vatanın ve milletin refahı doğrultusunda görebildiğim bozuklukları iletmek için yazmaya karar veriyorum. Diğerleri gibi (rahmetli Adnan Kahveci hariç) siz de bu yazıyı pas geçebilirsiniz. Bana şahsen cevap veren rahmetli Adnan Kahveci oldu. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi. Allah gani gani rahmet eylesin. Dediklerini yapamadan gitti. Tabandan gelen seslerin tavandaki ekosu faydalı olur, olması da lazımdır. Ben o mektupların da sayın eski başbakanlara Türkiye'nin krizden çıkması ve de daha yüksek bir hayat seviyesine erişmesi için çok basit çareler olduğunu belirtmiş ve bunları şöyle sıralamıştım: 1. Lojman denen atıl ve fakat gelişmeye köstek olan rahatçı çevrelere hizmet veren şeylerin derhal satılması lazımdır. 27 senelik memurluğum süresince sadece bir sene Aşkale'de mecburen derme-çatma bir barakada lojman diye oturdum. Lütfen sayın lojmancıların oraları devlete bırakıp, halk içinde halk gibi yaşamaları milli görevleridir. Evimde arabamı koyacağım bir yer yokken bu lojmanların her birinde hazır garajları da vardır ki, oh ne âlâ rahat yaşasınlar. 2. Ziraat bakanlığında sandalye eskiten memurların köylünün ve çiftçinin ayağına giderek, bizzat üretimdeki artışın fenne dayalı yapılmasına imkan hazırlamalıdır. Hiçbir zaman kendi muhitimdeki köylere gelip "Sen bahçende ve tarlanda şu şu şartlarda ekim ve dikim yapacaksın, ben de belirli zamanlarda gelip kontrol edeceğim" diyen bir ziraatçıyı görmedim. Mecburen düşen işimiz için gittiğimizde bize kitap açıp reçete veren memurlar olmaktadır. Aynen telefonla hastaya reçete yazan doktorlar gibi, tabii ki böyle şey olmaz. 3. En mühimi, devamlı ağlayan esnaf acaba niçin bağırıp çağırıyor? Kendisinden bir şey aldığımda, bana dilenci gibi fiş istettiği için mi? Bunu hep yaşıyoruz. Hatta bir alışverişimde kasada parayı alan şahıs sadece teşekkür ederek beni uğurlamaya kalkışınca, ben kendisine "Türkiye neden bu durumlara düşüyor, biliyor musun?" dediğimde, "hayır" dedi. Ben de, "işte beni böyle dilenci gibi fiş istemeye mecbur eden esnaflar yüzünden" dedim ve fişimi alarak çıktım. Biliyoruz ki fiş veya faturasız satılan her mal kaçaktır. 4. Kanaatimce, bir hayli araziler üzerine kurulmuş fidanlık ve çiftlikler, devlete bir sürü külfet yüklediğinden satılarak bu yükten de kurtulmalıdır. > Hüseyin Hilmi Levent - TARSUS Bize yapılan haksızlık düzeltilsin Türkiye Halk Bankası Genel Müdürlüğü'ne; Bizler, Türkiye Halk Bankası AŞ'de çalışan güvenlik elemanlarıyız. 2002 yılında, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak çalışmaktaydık. Sonra 1475 sayılı yasaya tabi kılındık. Bu değişiklikle maaşlarımızın arttırılması gerekirken, 100 milyonluk bir düşüş yapıldı... Diğer personelin maaşı 2 misli artmış, ama biz bundan faydalanamadık. Bizim günahımız ne? Bizler bankanın her işinde çalışıyoruz, çalışmaktan kaçmıyoruz, buna ilaveten de bankayı koruyoruz. Yeni Genel Müdürümüzün bu durumu gözönünde bulundurarak, bize yapılmış haksızlığı gidermesini bekliyoruz. 23 yıllık güvenlik görevlisi, bankada çalışan 5 yıllık memur kadar maaş alıyor; bu adalet mi? Ayrıca, içimizden durumu uygun olanlarımızın servis memuru olmasının sağlanmasını istiyoruz. > Türkiye Halk Bankası'nda çalışan bir grup güvenlik görevlisi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.