Ne derseniz deyin; "kafatasçılık" deyin, "ırkçılık" deyin, "içe kapanıklık, dünyadan bihaberlik" deyin, "kabuğuna çekilmişlik" deyin, "uyuzluk" deyin, "uzanamadığı ciğere pis diyen kedi" deyin... Bu yıl internetten Eurovision Şarkı Yarışması'na oy atacağım ve oyumu Almanya'ya vereceğim. Türkiye'nin bu işteki isabetsizliğini ise, oturup koltuğumdan içim burkuk, sinirlerim yüksek, tepem atık, dişlerimi sıka sıka, gözlerimden sinirden yaş gele gele izleyeceğim. Belki de bu rezaleti görmemek için erkenden uyuyacağım ve oyumu, en azından şarkısının küçücük bir bölümünü bile olsa Türkçe söyleyen, Almanya'yı temsil eden kızcağıza veremeyeceğim. Ama şunu bilin ki! Ertesi sabah, utancından yüzünü insanlardan gizleye gizleye dolaşan bir Türk olarak uyanacağım. Ertesi sabah, Türkiye'de Türkçe konuşmaktan utanan bir Türk olarak uyanacağım. Ertesi sabah, o medeniyet katili İngilizlerin dilini diline dolamış zavallıların arasında, İngilizce'ye mahkum olmaktansa, dilini koparmış onurlu bir dilsiz olarak uyanacağım. Ertesi sabah, hepinizden daha Türk uyanacağım. Ertesi sabah, bu katliamı durdurabileceği yerde, destekleyen zavallılardan biri olarak uyanmayacağım. Bir ülkenin, dilini reddetmesinden daha büyük bir felaket var mıdır!!! Kültürlerin temsil edildiği bir yarışmaya İngilizce diliyle katılıp, "efendim, İngilizce dünya dilidir" diye, sadece sömürge ülkelerin kabul edebileceği bir yalanı bize yutturmaya çalışanların bizi temsil etmesini istemiyoruz. İngilizce şarkı söyleyecek varsa, gitsin, İngiltere'de, Amerika'da ya da onların sömürgesi ülkelerde söylesin şarkısını! Türkiye'yi sömürge, manda yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu yarışmada ülkemizi temsil edecek o şarkı için çekilen klipte, kırpılmadan önce atamız Osmanlı'ya nasıl hakaret edildiğini bir görseydiniz, buraya yazamayacağım seviyesizliklere şahit olsaydınız, ne demek istediğimi anlardınız... Bunlar bizi dünyaya rezil etmeye adeta and içmişler. Bunların, güzel Türkiyemi temsil etmesine kim izin veriyor? Size düşen, sayın büyüklerim, oraya bu halkın gönderdiği milletvekillerim, sayın Türk insanları, bu rezalete gücünüz yettiğince dur demeniz, 29 Mayıs'a kadar bir şekilde bu rezaleti, bu kıyımı, bu dil katliamını durdurmanızdır... İsmi mahfuz Verilen bir hak, sebepsiz bir şekilde geri alınır mı? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü mezunlarıyız. Ayrıca aynı bölümde tezli yüksek lisansımızı da tamamladık. Buna ek olarak, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 05/10/1996 - 23/08/1999'da Öğretmenlik Formasyonu Programını tamamladık. Geçmiş yıllarda bizimle aynı durumda olan arkadaşlarımız öğretmen olarak atandılar. 2002 Ağustos ayındaki öğretmen atamalarında yerleştirilemeyen arkadaşlarımız 31.03.2003 gün ve 4 sayılı Kararla Değişik 01.06.2000 gün ve 340 sayılı kararla yürürlüğe giren MEB öğretmen atama esaslarına göre atamalara başvurma haklarını kaybetmiş görünmektedirler. Bu şekilde kazanılmış hakkımız elimizden alınmaktadır. Böylesi, verilen bir hak, sebep gösterilmeden nasıl geri alınabiliyor? Türkiye'nin aydın geleceği olarak gösterilen gençler neden bu şekilde mağdur ediliyor? Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü mezunları Yazık değil mi bu insanlara? "Konuşan Türkiye" köşesini aşağı yukarı her gün takip ediyorum. Gerçekten insanların dertlerine derman olmak çok güzel... Bu sütunları her gün okurken, bir de benim eşimi ve bu konuda oldukça dertli olan 2 yıllık hemşirelik bölümü mezunu insanların dertlerini ele almanızı sizden istirham ediyorum. Gerçi geçen gün bir okurunuz bu konuda size yazı yazmış ama, Hemşirelik mesleğinin ülkemizde yeteri kadar değerini bulamadığına inanıyorum. Eşim 2 yıllık hemşirelik bölümü mezunu. Bildiğiniz gibi, 1999 yılında yapılan DMS'nin dışında yapılan 2. DMS'ye sadece 4 yıllıklar alındı. Sınav kitapçığında, "sağlık personeli için daha sonra bir sınav açılacak" denildi ve sadece meslek liseliler bu sınava katılabildi. Yazık değil mi şimdi bu insanlara! Okuduklarına pişman oldular. Ülkemizin içinde bulunduğu durum ortada. Sadece bir maaşla geçinmek oldukça zor. En önemlisi de meslek sahibi olan bir insanın evde oturup sadece tüketici olması, ne kadar acı... Meslek liselilere tanınan haklar, neden 2 yıl daha fazla okuyup, emek veren bu insanlara tanınmıyor? Faruk Yaman