Sayın Erkan Mumcu'nun dikkatine; Ben, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. Erkan Mumcu'nun Millî Eğitim Bakanı olduğunu öğrenince gerçekten çok sevindim. Çünkü, problemleri çözemese bile, çözmek için gerçek bir gayret sarf edeceğine inanıyorum. Bu bakımdan, aslında daha önce pek çok kez göndermeyi düşündüğüm bu mektubu şimdi yazma cesareti gösterebildim. Millî Eğitim'in bir problemler yumağı olduğunu, en az içindekiler kadar, herkes biliyor. Ancak, ben sadece uygulamada bir öğretmen olarak karşılaştığımız iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Çünkü bunlar, liselerin dört yıla çıkmasından dolayı zaten değiştirilmesi için üzerinde çalışılan hususlardır. Müfredat yeniden ele alınsın İlk olarak değinmek istediğim, Türk Dili ve Edebiyatı dersi müfredatı ve bu derse ait sınıf geçme notunun verilme şeklidir. Normal liselerde Türk Dili ve Edebiyatı dersi, her sınıf için haftada 4 saat mecburî olarak okutulmaktadır. Tebliğler Dergisi'nde yayınlanan yönetmeliğe göre, 4 saatlik Türk Dili ve Edebiyatı dersi lise 1. sınıflarda 2 saat Türk Dili, 1 saat Türk Edebiyatı, 1 saat de Kompozisyon; lise 2. sınıfta 1 saat Türk Dili, 2 saat Türk Edebiyatı, 1 saat Kompozisyon; lise 3. sınıfta ise 1 saat Türk Dili, 1 saat Türk Edebiyatı, 2 saat Kompozisyon olacak şekilde işlenmek zorundadır. Hemen dikkatleri çektiği üzre bir ders adı altında üç ayrı ders verilmektedir. Bu derslerin her biri için ayrı müfredat programı vardır. Her ders ve her sınıf için işlenecek konuların dağılımına baktığımızda ise çok büyük bir yoğunluğun ve adaletsizliğin bulunduğunu görüyoruz. (Bunun sebebi -özellikle edebiyat için- ABD'de uygulanan müfredatın örnek alınmasıdır. Ayşe Göktürk Tunceroğlu'nun Türkiye Gazetesi'nde yayınlanan bir makalesinde, Amerika'daki edebiyat programıyla ilgili bilgiler mevcuttur.) Kısaca belirtmek gerekirse, Türk Edebiyatı dersi için lise 1'de edebî türler ve genel edebiyat bilgileri; lise 2'de başlangıcından Millî Mücadele devrine kadar yani Alper Tunga Sagusu'ndan Yahya Kemal'e kadar, tarihî gelişimi içerisinde Türk Edebiyatı; lise 3'te ise Millî Mücadele devrinden günümüze uzanan Türk Edebiyatı ve çağdaş Türk Cumhuriyetleri Edebiyatı yer almaktadır. Anlayacağınız üzre bir konunun işlenmesi için ayrılan süre, o konuyu işlemeye yetmemektedir. Bir örnekle konuyu daha açık bir şekilde ifade edeyim: Lise 1. sınıfta Faruk Nafiz Çamlıbel'in Çoban Çeşmesi'ni işliyoruz diyelim."Anlaşılır bir dilin kullanıldığı 6 kıt'alık bir şiir, 40 dakikada nasıl yetişmez?" diye düşünebilirsiniz. Biz bu şiiri işlerken; ölçü, kafiye, durak, redif gibi temel şekil özelliklerinden başka, öğrencilerin şiiri anlayıp zevk alabilmeleri için teşhis, telmih, kinaye, mecaz-ı mürsel, hüsn-i talil gibi edebî sanatları da kavratmak zorundayız. Lise 2 için de durum farklı değildir, hatta çok daha yoğundur. Lise 3. sınıfta üniversite sınavı tedirginliği içerisindeki öğrenciler, haklı olarak sınavda hiç karşılaşmayacakları konuları işlemek yerine test çözmek istiyorlar. Kendisine verilen müfredatın dışına çıkması yasaklanan öğretmen iki arada kalıyor. Bu problem sadace Türk Edebiyatı için değil, aynı zamanda Türk Dili ile Kompozisyon dersleri için de geçerlidir. Edebiyat öğretmenlerinin çoğu Kompozisyonun ayrı bir ders olması gerektiğini belirtmektedir. Sonuçların nota çevrilme şekli çok karışık İşin daha farklı ve garip boyutu ise bu konuların yazılı sınavlara yansıtılma ve bunların sonuçlarının nota çevrilme şeklidir. Bütün sınıflarda ayrı işlenen Türk Dili ve Türk Edebiyatı dersleri için ortak yazılı sınav, Kompozisyon için ayrı yazılı sınav yapmamız gerektiği yönetmelikte belirtilmiştir. Sınavı ortak yapılan edebiyat ve dil bilgisi konularının sorulara göre dağılımı ise; lise 1'de %70 Türk Dili- %30 Türk Edebiyatı; lise 2'de %30 Türk Dili- %70 Türk Edebiyatı; lise 3'te %50 Türk Dili- %50 Türk Edebiyatı oranlarında olmak zorundadır. Sınavlar bu şekilde yapılır ve hem Kompozisyon için hem de Türk Dili-Edebiyatı için ayrı ayrı sözlü notu verilir. Yazılı ve sözlü notları belirlendikten sonra bu noktada hesap yapmak tam bir işkenceye döner. Adil bir şekilde not vermek, bunun hesabını yapmak hem yorucu hem de zaman alan bir iş hâline geliyor. Sınıf Geçme Yönetmeliği İfade etmek istediğim ikinci husus sadece edebiyat öğretmenlerinin değil bütün branş öğretmenlerinin sorunudur: Sınıf Geçme Yönetmeliği... Normal liselerde uygulanan sınıf geçme yönetmeliğinin bahsettiğim maddesi şöyle der: "3 yıllık liselerin 9. sınıflarında yıl sonu başarı ortalaması ile başarılı sayılamayacak derslerden başarılı olup bazı derslerden başarısızlığı bulunan genel liselerde yıl sonu başarı ortalaması en az 2.50 olan öğrenciler doğrudan sınıf geçer." (Lise 2 ve 3'lerde alan / bölüm derslerinden dolayı bazı farklılıklar vardır. Anlaşılması daha kolay olduğundan lise 1 örnek verilmiştir.) Yani bir öğrencinin tüm derslerinin notlarının ders saat sayısı ile çarpımının toplanarak ders saati sayısına bölümü 2.50 olması hâlinde -kaç tane zayıfı olursa olsun- sınıfını geçer. Bu maddeyi öğretmenlerine eziyet için koz olarak kullanan öğrencilerin sayısı hiç de az değil maalesef. Tabiî bu durum öğretmenleri hem birbirleriyle hem de öğrencilerle karşı karşıya getirmekte ve rahatsız etmektedir. Bunlar aslında çözümü çok zor olan problemler değildir. Yapılması gereken tek şey; yönetmelik ve müfredat programları hazırlanırken hiç derse girmemiş veya yıllardır derse girmeyen, masa başında oturan insanlara değil, bizzat bu programları uygulayan, öğrenciyle haşir neşir olan öğretmenlere danışılmasıdır. > İsmi mahfuz bir öğretmen Yazlıklardaki kontroller kışın da yapılsın TEDAŞ Genel Müdürlüğü'ne; Yazlıkların çoğunda sayaçlar durduruluyor, kış boyunca oturanlar kaçak elektrik kullanıyor. Mevsim geçince "nasılsa kontrol yapılmıyor" diyen kötü niyetliler hepimizin hakkı olan elektriği bedava kullanıyor. Yazlıklar için başka zamanlarda da kontrol yaptırılamaz mı? Başkasının kullandığı elektriğin bedelinin benden kesilmesini istemiyorum... > Duyarlı bir vatandaş - İSTANBUL