Bunun muhasebesi mutlaka yapılmalı

A -
A +

Yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin sebebi ne idi? Neden hâlâ bu sıkıntılar devam ediyor? Buna sağlıklı bir cevap verildi mi, bugüne kadar? Neden, ipler gerildi, sermaye ürkütüldü, şirketlerin bir kısmı frenlendi, paranın yurtdışına kaçışına yolaçıldı, yabancı sermayenin gelmesi durdu, özelleştirme sürüncemede bırakıldı? Ekonomimiz, milli gelirimiz enaz %10 oranında küçüldü, sıralamada geri kalmış ülkelerin arasına girdik. Şirketlerimiz battı, işyerleri kapandı, milyonlarca insanımız işsiz kaldı... Bunun sonucu olarak intiharlar, cinayetler ve cinnet olaylarında patlama görüldü. Bütün bunların sebebi ne idi? Bütün sebep, ürettiğimizden fazlasını harcamamız, fazla açılmamız mıydı? Namlı ekonomistlerimizin tahlillerinde eksik birşey yok mu? 100 milyar doları bulduğu iddia edilen sermaye kaçışı, işletmelerini komşu ülkelere taşımalar, tedirginlikler olmasaydı böyle derin bir kriz olur muydu? Bu krizden kimler kazançlı çıktı? Kimler büyüdü, kimlerin kötü gidişi değiştirildi?... Daha yüzlerce sorular sorulabilir. Ama Türk milletine bu kadar ıstırap veren, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bu kadar sekteye uğratan böyle önemli bir olay mutlaka tarafsız, adil bir komisyon tarafından araştırılmalı, incelenmeli. Varsa sorumluları, sebepleri ortaya çıkarılmalı. Vatanperverlik sadece süslü cümlelerle olmuyor, gereğini yerine getirmek lazım. Göstergeler birazcık düzelmeye yüz tutmuştu. Başbakan'ın sağlık durumu bunu tersine çevirdi. Yine gerilim arttı, ümitler dağılmaya yüz tuttu. Bu halka ne hıncınız var? Eziyet çektirmekten zevk mi alıyorsunuz? Neden işin gereği yapılmıyor? Yetti artık!.. Bütün bunları araştıracak bir komisyon acilen kurulmalı ve işe başlamalı... Bizi neden görmüyorsunuz? Bizler, Turizm ve Otelcilik (Önlisans) Meslek Yüksek Okulu, Düz Lise ve Açık Öğretim Fakültesi mezunlarıyız. Daha önceki memurluk sınavlarından sonra bizimle ilgili kadro olmadı. Yeni yapılacak KPSS'nda da bize tercih yok. Mademki devletin bize ihtiyacı yok, neden Turizm ve Otelcilik (Önlisans) Meslek Yüksek Okullarını kapatmıyorlar? O kadar memur alımı oldu, neden bizlere de fırsat verilmedi? Biz de Muhasebe, İngilizce, Bilgisayar, İşletme derslerini alıyoruz. Daha da önemlisi, Davranış Bilimleri derslerini alıyoruz. Turizm Bakanı, "Benim 30 bin yetişmiş elemana ihtiyacım var" diyor. O halde neden bize şans tanınmıyor? Kültür ve Turizm Bakanlıkları neden bizi değerlendirmiyorlar? Açıköğretim mezunları, Düz Lise mezunları ile Turizm ve Otelcilik (Önlisans) Meslek Yüksek Okulu mezunlarına devlet kapısı kapatılmak isteniyor. Bu ayrıcalık Anayasamıza ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Yetkilileri, bu mağduriyetimizi gidermeleri için göreve çağırıyoruz... > Mağdurlar adına Orhan Aydın ATO'dan kamuoyuna... Mevcut durumdan en çok etkilenen kesimlerin başında iş ve istihdam oluşturan insanlarımız geliyor. Bunların temsilcisi olan Ankara Ticaret Odası, bu karamsar havanın dağılması için bir hareketlilik başlamak istiyor. Bu doğrultuda istedikleri de şunlar: 1. Demokratik seçim mekanizmasının temel kuralı olan "temsilde adalet, yönetimde istikrar" ilkesini, yıllardan beri söylenen ancak teoriden uygulamaya geçmesi sağlanamayan etkisiz konumundan çıkararak siyasi hayatımızda etkili kılmak kesin bir zaruret haline gelmiştir. Seçmen iradesinin, sayıları 50'ye yaklaşan siyasi partiler arasında dağılıp atomize olmasını önleyecek, toplumsal ve siyasal özelliklerimize uygun yeni bir seçim sistemi, istikrarlı bir yönetimin kurulmasının temel şartıdır. Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları öncelikli olmak üzere, Türkiye idari sistem reformu mutlaka gerçekleştirilmelidir. 2. Siyaset kurumu ile Türk halkının, Türkiye'nin yarınları için, bir ortak paydada buluşması ve barışması gekrekmektedir. Bu gerçekleştirilmeden gidilecek bir seçim, Türkiye'nin meselelerine çözüm olamayacağı gibi, siyaset kurumuna olan güvenin de daha da derinleşmesine yol açacaktır. 3. Yeni bir siyasi kültür, yeni bir siyasi sistem oluşturabilmek için, birer vatandaş olarak hepimizin, siyaset adına bildiğimiz ne varsa hepsini unutup, kendimizi yeniden eğitmemiz gerekiyor. Siyaseten nemalanma dönemine artık son vermeliyiz. Bizi tekrar köy yapın! Maliye Bakanlığı'nın dikkatine; Konya-Ereğli'nin merkeze bağlı 2 bin nüfuslu Sazgeçit köyü, 1999 yılında; politikacıların "kasaba olursanız ihya olursunuz, hizmet alırsınız" sözlerine aldanan biz halkının çabalarıyla belediyelik oldu. Ancak aradan 3 yıl geçti, hâlâ belediyenin hizmet binası yok; modeli geçmiş, su gibi mazot yakan 30 yıllık bir damperli kamyon ile 20 yıllık 2 otobüs, başkanın makam arabası ve 8 personel... Beldemizin tek geliri de içme suyu... Beldemiz insanı çiftçi, hepimiz yandık ki ne yandık... Sazgeçit kasabasında yaşayan çiftçiler, hazine arazilerini Milli Emlak'tan kiralarlar; 10 dekar, 20 dekar gibi. Köy iken, hazineye ecri misli öderlerdi. Çünkü bu araziler kıraç, yağmur yağarsa ürün alınır, yağmazsa yandı... 1999 yılında köyümüz belediye olunca, bu arazilerin kirası da füze gibi arttı. 400 civarında çiftçinin en az "ecrimisl" borcu, 1 milyarla 3 milyar arası. Çiftçiler bu paraları ödeyemedikleri için Vergi Dairesi peşlerine düştü, güvenlik güçleri kapı kapı dolaşarak bu paraların ödenmesi için uyarıda bulunmakta. Bu borçlar yüzünden resmi dairelerde işlerimiz olmadığı gibi, borca da aylık %10 faiz işlemekte. Şimdi bütün çiftçilerin gözü Maliye Bakanı'nda; bu borçlar azaltılsın, faizler silinsin... Bu parayı ödeyecek gücümüz de zaten yok. Bütün malımıza icra konacak. Zaten bu araziler icra yoluyla satışa çıkarılsa, satış paraları bile bu kirayı tutmaz. Fakat bizler burada yaşadığımız için bu araziye muhtacız, mecburuz... Çavdar, arpa ekerek çocuklarımızın rızkını kazanıyoruz, yağmur yağmazsa o da olmuyor... Buna artık bir çözüm bulunsun... > Ekrem Hortu - EREĞLİ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.