Beceriksiz ve basiretsiz yönetimler sonucu kriz ortaya çıktı. Türk halkı sefalete sürüklendi, Türkiye küçüldü. Türkiye çapında, son yaşadığımız iki büyük depremin yolaçtığından daha büyük bir ekonomik kayba uğrandı. Bunun sonucu olarak güven ortamı bozuldu, yönetenlere güven kalmadı, kaos ortamına doğru hızla gidildi. Halkın tepkisi de günden güne çoğaldı. Buna daha fazla dayanamayacaklarını anlayan politikacılar da, ilk defa doğru bir iş yaparak, halkın istekleri doğrultusunda erken seçime karar verdiler. Bir anda ortam yumuşadı, ümitler yeşerir gibi oldu. Az da olsa düzelme emareleri belirdi. Ama o da ne; seçilemeyeceklerini anlayan siyaset bezirganlarının yeni oyunlar tezgahladıkları iddia edilmeye başlandı. Türkiye'nin zarar görmesi, insanlarımızın bir lokma ekmeğe muhtaç olması bu zevatın umurunda değil anlaşılan. Bütün istedikleri, birkaç yıl daha yüksek maaşlar alarak, yoksul halkın sırtında haketmedikleri bir hayat sürmek. Bu süre zarfında da, mahir oldukları bazı oyunlarla durumu lehlerine çevirmek, yine yıllarca bu halkın başında çöreklenmeye devam etmek... Bundan önceki seçim kararında da benzer oyunlara tevessül edilmiş, ama başarılı olunamamıştı. Halk bu sıkıntıyı kendi iradesi ile aşma kararını vermiştir. Meclis de bu isteği doğru bir şekilde algılayarak gereğini yapmıştır. Şimdi halkın istekleri doğrultusunda, bu karara saygı duyarak, dürüstçe sandıkta yarışmak var iken, bundan kaçmak neyin nesi? Bu iradeden kaçarak menfaat sağlamanın, Ziraat Bankası'nı soyarak halkın parasını gasbetmekten ne farkı var? Umarız düzenbazların oyunu tutmaz, halkın oylarıyla ehil kişiler seçilir ve bu kriz de ucuz atlatılır... Lütfen ölülerimize sahip çıkalım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na; Bu konuyu daha önce de yazmıştım, ancak ilgilenen ve cevap veren kimse çıkmadı, değişen birşey olmadı. Sayın Gürtuna, babam 28.01.2001 tarihinde vefat etti. Okmeydanı'nda oturduğumuz için, Kağıthane Hasdal mezarlığına defnettik. (Cilt No:3, Kayıt No: 15, Oda No: 10, Mezar No: C-331) Babam ölmeden birkaç yıl önce, orada yatan mevtalar toprak kaymasından dolayı alınıp başka yere defnedilmiş; belli bir süre sonra tekrar aynı yerlere defin yapılmış. Orada yatanlardan biri de babam. Aynı akıbet, babamla birlikte yüzlerce mevtanın başına gelmek üzere. Sizden insanlık namına rica ediyorum, ölülerimize sahip çıkalım. Oraya toprak doldurulup, duvar örülmeli diye düşünüyorum. İnanın, babamı her ziyarete gidişimde, "acaba kayma var mı?" diye korkuyorum. Şu günlerde yağan yağmurlar dolayısıyla da korkudan uyku uyuyamıyorum. Orada yatanlar nasılsa konuşup haklarını aramıyorlar diye düşünmeyin. Oradaki mevtanın mezarlarında huzur içinde yatmalarını sağlamak sizin göreviniz. Biz yaşayanlar için çalıştığınız gibi, onlar için de çalışmalısınız. İkidir gidiyorum, Büyükşehir Belediyesi'nin arabalarıyla ağaçlar sulanıyor. Babamın mezarının aşağısına dikilen ağaçlar inanın çözüm değil. Lütfen, sizden rica ediyorum; ölülerimize sahip çıkalım! > Ayten Tezgel - İSTANBUL Gürültüyü önlemek sadece turistler için mi? Çevre Bakanı'nın dikkatine; Bugünlerde tatil beldesi Bodrum'da "Gürültü Kirliliği" sebebiyle turizmin zarar gördüğü haberleri üzerine Çevre Bakanlığı'nın harekete geçtiğini öğrendik. Neymiş? Barlarda 'çılgın bir müzik' eşliğinde sabahlara kadar 'çılgınca' eğlenenlerin gürültüsü turistleri kaçırıyormuş. Eee... Turist kaçarsa 'para' kaçar. Bodrum sakinlerinin geceleri rahat bir uykuya hasret kalması hiç önemli değil. Çünkü onların kaçacak yerleri yok. Öyle değil mi?... Bu ülkenin insanına her türlü zulüm yapılabilir... Onların ne şikayet hakları vardır, ne de haklarını arayıp da normal yollardan sonuç alabilecekleri bir makam... Ama sözkonusu bir Avrupalı ise o zaman iş değişir... Zaten Bodrum gürültüleriyle Çevre Bakanımız'ın bizzat ilgilenmesi de 'Hatırlı' bazı zevatın şikayetleri sebebiyle olmuş haberlere bakılırsa... İşte bu ülkenin insanlarının kendi yöneticilerinden, yönetimlerinden, siyasetçilerinden neden bu kadar nefret ettiğinin sebebi de burada gizli değil mi? Neyse efendim. Bodrum'un derdi Bodrumlu'ya. Gelelim kendi derdimize... Biz İstanbul Beylikdüzü'nde Kavaklı Belediyesi sınırları dahilindeki 'Marmara Evleri 2. Kısım' sakinlerindeniz.Huzurlu bir ortamda oturmak ümidiyle 2001 Eylül'ünde taşındık. Her şey iyi hoş da, sitemizin hemen yanındaki And Plastik fabrikasının 2002 Ocak ayında monte ettiği 'Havalandırma motoru'nun, 24 saat kesintisiz gürültülü bir şekilde çalışması sebebiyle, özellikle geceleri çıkardığı sesten aşırı derecede rahatsız oluyoruz.. Site yönetimi şimdiye kadar yaptığı teşebbüslerden henüz bir sonuç alamadı. Çünkü maalesef ülkemizde normal vatandaşın, normal yollardan problemlerini çözmesi kolay değil. Şimdi hazır Bodrum'da gürültü kirliliği güdeme gelmişken, Çevre Bakanımız'dan bir istirhamda bulunalım dedik. Acaba bizim de derdimizle ilgilenir mi?.. Her ne kadar Turist değil bu ülkenin yerlisi isek de... Bizimkisi bir ümit işte... > Site sakinleri adına: Sabahattin Aktuğ - Büyükçekmece / İSTANBUL