Bir şeyin çilesini yaşamayan bilemez.. Ben şahsen duyardım, ama bu kadar olabileceğini tahmin etmezdim. Bir akrabamın kızı ciddi hasta, Paşabahçe SSK Hatanesi'nden Göztepe SSK Hastanesi'ne sevk ediliyor. Hasta ameliyat ediliyor. Doktor, alınan parçaları tahlil için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesine götürmemizi istedi, ama bunun için sevk gerekli. Göztepe SSK'dan evrakları alıp, sevk için Merdivenköy polikliniğine git, oradan Sigorta müdürlüğüne, oradan hastaneye, bazı imzalar için tekrar Merdivenköy'e; her yerde kuyruk... İşlemleri bir günde bitirmenin imkanı yok, elindeki parçaların gitmesi lazım ama bürokratik işlemler bitmiyor, işlemler bitmeden doğru Cerrahpaşa'ya... Rica minnet işlemleri yaptırdıktan sonra patoloji bölümüne gidip elindeki 3 parçayı verirsin... İlgili memur birini alır, kalanını Biyokimya'ya yönlendirir, Biyokimya'ya gidersin kabul etmez, tekrar patolojiye gönderir, tekrar Patoloji'ye gidersin, mesai biter, parçalar elinde kalmıştır... Araya hafta sonu girer, pazartesi gider verirsin. Cumaya almanız istenir, o gün gidersin, parçalar yok. Arattırıp buldurursun, bu defa da yaptırdığın sevkin günü dolmuş, yeni bir sevk istenir. Sevk yaptırmak için Paşabahçe, işyeri, Göztepe SSK, Cerrahpaşa... Derken, ilgili doktor izinli, araya bayram girer... 2 ay geçti bir tahlilin sonucunu alamadık. Hastalık ciddi. Bu sevkleri yaptırmak için Sinop'tan geldim. Ama şimdi sonuçları almam için yeni sevk gerek, bu işlemleri yaptıracak bir yakınımız da İstanbul'da yok. Aile pes etmiş, işlemler tamamlanmadı. Gül gibi çocuk eriyip gitmekte... Devletin hastanesinin gönderdiği bir tahlili yine devletin üniversitesi yapacak. Bu kadar eziyetin bu kadar zulmün kime faydası var? Bu işlemleri hastaneler kendi aralarında yapsa, işlemler azalsa daha iyi olmaz mı? Ben de kamu görevlisiyim. Bu eziyeti çektikten ve bu işlemleri yaptıramadıktan sonra kendi kendime şu sözü verdim: Benim atacağım bir imza benim için önemsiz olabilir, ama bir vatandaş bu imzayı attırmak ve işlemini yaptırmak için ne çileler çekiyor; ben bunu yaşayarak gördüm ve gelen her vatandaşı kapıda karşılayıp, onun işini bitirmeden bundan sonra asla göndermeyeceğim SSK'lı hastaların çilesi çok büyük. O, telefonla randevu işi ise bir hikayeden ibaret, büyük yerlerde almak mümkün değil. Üniversite hastaneleri ile SSK yetkilileri bu sevk ve çile işini gözden geçirsinler... >SSK'lı hasta yakını Harçlarımızı zor ödüyoruz YÖK Başkanlığı'na; Bizler üniversiteyi uzatmış olan öğrencileriz (İstanbul Üniversitesi). Okuduğumuz fakültenin normal harçlarının iki katını ödüyoruz. İnanın bu harçları çok zor şartlarda ödemek durumunda kalıyoruz. Ekonomik kriz zaten belimizi bükmüş durumda. Birçoğumuz evli, çocuk sahibi öğrencileriz. Çalıştığımız işlerden aldığımız ücretler ile evimizi bile geçindiremiyoruz. Bir de üstüne üstlük iki kat harç ödediğimizde altından kalkılmaz bir yükün altına giriyoruz. YÖK'ten ricamız bizim gibi okulu uzatan öğrencilerin de normal öğrencilerin ödediği harç miktarlarını ödemesidir. Bu çağrımıza kulak vereceğinizi umuyoruz. > Bir grup uzatmalı üniversite öğrencisi "Şef" unvanını veremez misiniz? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; İstanbul'daki SSK teşkilatının bir kısmında "Şef" bulunmuyor. Bu yetki aynı birimde çalışan bir memura idareten verilmiş. Yetkiyi alan memur, servisi idare ediyor, gereken imzaları atıyor. Bu işi eksiksiz yerine getiren bu tecrübeli memurları, bir defaya mahsus imtihansız olarak "şef" yapamaz mısınız. Zaten bu kişiler aynı işi yapıyor, o unvanı da vermeniz hakkaniyete uygun olacaktır. > İsmi mahfuz - İSTANBUL