Büyük alışveriş merkezleri, hipermarketler ülkemizin her tarafına yayıldı. Buralarda tüketicilere bol çeşit, uygun fiyat, kalite, değiştirme garantisi ve başka bazı hizmetler de veriliyor. Bazıları müşteriyi bedava taşıyor, alınan malları ücretsiz olarak evlere teslim ediyor. Genellikle müşteriyi memnun ettikleri için, vatandaş ağırlıklı olarak buralara akın ediyor. Bakkallar, küçük esnaf da haliyle onlarla rekabet edemiyor, zor durumda kalıyor. Küçük esnafın talepleri doğrultusunda yeni bir düzenlemeye gidileceği, büyük alışveriş merkezlerine bazı sınırlamaların getirileceği belirtiliyor. Bütün amaç, vatandaşa en kaliteli ürünü en uygun fiyattan vermek, bol çeşit sunmak, iyi hizmet vermek değil mi? Bu da en iyi şekilde serbest piyasa şartlarında sağlanır. En iyi hizmeti sunanlar müşteriyi çeker, diğerleri rekabet edemez duruma gelir. Buna yapılacak bir müdahale tüketicilerin yararına mı olur? Asıl amaç tüketiciyi korumak olmamalı mı? Rekabet edemeyen küçük esnafı korumak güzel, bütün mesele bu adımların tüketici aleyhine bir durum arz etmemesi. Türkiye'nin parası nereye gidiyor? Büyük marketlere saat sınırlaması ve bazı kısıtlamaların getirileceği söyleniyor. Bu ülkeyi yıllarca yöneten yöneticilerimiz, bizi yüksek vergi ve yüksek enflasyonla bitap hale getirdiler. Yöneticilerimiz sık sık yurt dışına gidiyorlar. Oradaki büyük alışveriş merkezlerini, oralardaki kalite ve hizmeti görüp beğendiler. Türkiye'de de benzerlerinin kurulmasını sağladılar... Ama bunu yaparken, tüccarı, esnafı bu işe katmadılar, onları koruyacak bir sistem getirmediler. Tüketici açısından da gereken her şeyin yapıldığını söyleyemeyiz. Mesela Aliağa ilçemiz küçük sayılır, buna rağmen burada 5 tane büyük market kuruldu. Hizmet iyi, kalite iyi, çeşit iyi, tüketici memnun. Ama para başka yerlere gidiyor, dolayısıyla buradaki tüccar, esnaf haksız rekabetle karşı karşıya kalıyor... Şimdi yapılmak istenen yenilikte ne kadar samimiler, bunu zaman gösterecektir... Üç sene önce elektronik sayaç takma zorunluluğu getirilmişti. Piyasaya çıkan elektronik sayaç 120 milyon TL'ye satıldı, şimdi ise 18 YTL'ye satılıyor. Bu nasıl bir adalet, bu nasıl bir yönetim, bu nasıl bir vatan sevgisi? Bu milletin emeğine, geleceğine, haksız olarak alınan paralarına ve umutlarına yazık... Biz laikiz, biz dindarız, biz milliyetçiyiz, biz aydınız diyenler bu Mecliste; şimdi artık doğru işler yapılmasını bekliyoruz... > Sevim Kaya-Aliağa/İZMİR > İGDAŞ'tan açıklama 20 Şubat 2006 tarihli gazetenizin bu köşesinde, "Yüksek gaz faturalarını nasıl öderiz?" başlığı altında, bir vatandaşın kış aylarında yüksek gelen doğal gaz faturaları ile ilgili şikayeti yeralmıştı. Konuyla ilgili olarak, İGDAŞ'tan gelen açıklama şöyle: "Olumsuz hava şartlarının gaz kullanımını artırması ve okuma periyodunu uzatması nedeniyle, abonelerimizin faturaları normal zamanlardakinden daha fazla gelmiştir. Önceki aylarda ortalama 140 YTL ile 200 YTL arasında fatura ödeyen İstanbulluların doğal gaz faturası bu ay 400 YTL'ye kadar çıkmıştır. Doğalgaz faturalarının yüksek çıkmasının nedenlerinden biri soğuk havaların tüketimi neredeyse iki kat arttırmasıdır. Sözkonusu ayda faturaların yüksek gelmesine etken olan ikinci faktör ise fatura sürelerinin uzunluğu olmuştur. Kış mevsiminde faturalar ayda bir abonelere gönderilirken, olumsuz hava şartları ve tatiller yüzünden, bu ay fatura gönderme süresi 45 güne kadar çıkmıştır. Bunun yanı sıra İGDAŞ, abonenin talebi doğrultusunda yüksek faturalar için taksitlendirme yapabilmektedir. Ayrıca, abonelerin doğalgaz faturalarını kolaylıkla ödeyebilmeleri için 1 Mayıs 2003 tarihinden itibaren "Sabit Ödeme" sistemi başlatılmıştır. Buna göre, doğalgaz aboneleri, yaz-kış eşit ödeme imkanına kavuşmakta, aile bütçelerini sarsmadan faturalarını taksit taksit ödeme imkanı getirilmektedir." > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00