Camiler kiliseye mi dönüşüyor!

A -
A +

Koltuk değnekleriyle camiye gelen bir engelli vatandaşı görüyorum. Cami merdivenlerinden zorla çıkarak kendini içeriye zar-zor atıyor. Namaz kılmak için oturacağı bir sandalye arıyor. Çok geçmeden cami kenarında dizilmiş sandalyelere gözü ilişiyor ve oraya yönelerek bir sandalye çekip oturuyor. Bir yandan, engelli olmasına rağmen ibadet gayretine imrenip ona gıpta ile bakarken diğer yandan "bu camide ne kadar da çok sandalye varmış" diyorum. Camiye ve cemaate gelmek onlar için gerekli olmasa da (çünkü evlerinde kılmaya ruhsat var) keşke diyorum, engelli kardeşlerimize çok daha rahat hareket edecekleri güzel mekanlar ve imkanlar sunulsa diye içimden temennilerde bulunuyorum. Az ötede bastonunu ters çevirip halılara bastırarak gelen bir başka Müslümanı görüyorum. Onun da gözü oturacağı sandalyeyi arıyor. Sonuçta aynı yerden bir sandalye de o çekerek duvar kenarında yerini alıyor. "İhtiyarlık bu, kolay değil!" diyorum ve cemaat sayısını artırdığı için yaşlı amcaya da minnetle bakıyorum. Onlar da olmasa camiler boş kalacak diyorum. Gözüm orta yaşlı bir başka kişiye takılıyor. O da ne?! Normal yürüyen ve hiçbir şeyden destek almadan gelen bu kişinin de sandalyelerin bulunduğu tarafa doğru yöneldiğini görüyorum. Önce "galiba" diyorum, "engelli veya yaşlı bir Müslümana yardım etmek istiyor!" diye düşünürken, tahminim boşa çıkıyor. Bu kişinin de oradaki sandalyelerden birini altına çekerek güzelce oturduğunu şaşkınlıkla izliyorum. KENDİ ELLERİMİZLE... Yarım yüzyılı çoktan devirmiş yaşımla, maziye kısa bir yolculuk yapıyorum. Önceki yıllara göre çok fazla miktarda camilerde sandalye sayısının son zamanlarda hayli arttığını fark ediyorum. Hatta, camilerde sandalye, tabure, koltuk ve benzeri oturakların hiç mevcut olmadığı zamanları da düşünerek bugünleri görünce yarınlardan endişe edip "acaba, camilerimiz giderek kiliseye mi dönüşüyor?!" diyor, korku ve endişe arası bir düşünceye kapılıyorum! Bu düşünceler beni Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ateşli tartışmalara götürüyor. Camileri modernleştirme adına mecliste yapılan konuşmalarda bazı mebusların "camilere kiliselerdeki gibi masa sandalye koyalım, müslümanlar ibadetlerini oturarak yapsınlar!" şeklinde teklifler sundukları dönem aklımıza geliyor. O dönemde şiddetle reddedilen bu teklifi acaba biz cami cemaati olarak kendi ellerimizle hayata geçirmenin adımlarını mı atıyoruz?... SANDALYEYE İHTİYAÇ YOK Kİ Camilerde sandalye sayısı o kadar çok arttı ki, korkum, bu gidişle cemaat safları sandalyelerle dolacak!... O sandalyelerin sahipleri de belli olduğu için yerinden kaldırılmayacak, camilerin sedirleri gibi oturma mekanları haline gelecek!.. Oysa, ne engelliler ne de yaşlılar için dinen böyle bir uygulamaya hiç ihtiyaç yok! Hz.Peygamber efendimiz aleyhisselam döneminde engelli yok muydu? Yaşlı mevcut değil miydi? Hem de fazlasıyla. Doğuştan engelliler, savaş mağdurları, gaziler, ihtiyarlar ve sakatlar için, ne asr-ı saadette nede sonraki halifeler ve mezhep imamları dönemlerinde böyle oturaklı bir uygulamaya gidilmemiştir! Peki bu insanlar namazlarını nasıl kılacaklar? Bunun da cevabı fıkıh kitaplarında etraflıca verilmiştir. Ayakta durabilecek kadar gücü olanlar ayakta başlayarak, buna gücü yetmeyenler de yere çöküp oturduğu yerden güçleri nereye kadar yetiyorsa oraya kadar namaz rükünlerini yerine getirerek namaz kılacakları bütün ilmihal kitaplarında anlatılır. Hele hele çarşıda pazarda rahatça dolaşıp camiye yürüyerek gelen bir Müslümanın, sandalyeye oturarak namaz kılması, kabul edilebilir bir durum olmasa gerek! > M. Emin Parlaktürk Öğrenciyi mağdur etmeye kimin ne hakkı var? Türk Eğitim-Sen olarak, Danıştay'ın aldığı katsayı ile ilgili kararını yanlış buluyoruz. Bilindiği üzere bütün dünyada mesleki ve teknik eğitim oldukça revaçtadır. Ancak ülkemizde katsayı uygulaması nedeniyle mesleki ve teknik eğitime büyük bir darbe vurulmuştur. YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldırması mesleki ve teknik eğitimi canlandırmış, bu öğrencilerimiz için üniversite umudu doğmuş, öğrenciler bu yarışta şansını denemek için oldukça heveslenmiştir. Üniversite sınavına aylar kala, Danıştay'ın böyle bir karar alması, bütün mesleki ve teknik eğitim öğrencilerini mağdur edecek ve eğitim sistemi felç olacaktır. Üniversite sınavı için hazırlanan mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin maddi ve manevi zararını kim telafi edecektir? Meslek ve teknik eğitim öğrencileri şu anda ne yapacaklarını bilemez durumdadır. Yüz binlerce öğrencinin üniversite okuma hakkının gasp edilmesi ve eğitimde fırsat eşitsizliğine yol açılması hak ve hukukla bağdaşmamaktadır. Ayrıca Danıştay'ın bu kararı Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen maddelerine aykırı olduğu gibi, önceden aynı daire tarafından verilmiş kararlara da aykırıdır. > Ali İhsan Öztürk (Şube Başkanı) Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.