Çay için yeni bir devlet politikasına ihtiyaç var

A -
A +

Dünya standartlarında kaliteli çay üretmemize rağmen, dış pazarlarda yeterince yer bulduğumuz, varlık gösterdiğimiz söylenemez. Geniş bir alanda geçimini çayla sağlayan vatandaşlarımız bulunmakta. Bu alanları genişleteceğimize sınırlandırıyoruz. Üretimde hak ettiğimiz seviyeye gelemiyoruz. Bütün bunlar, yeterli pazar bulamamadan, satma sıkıntımızdan kaynaklanıyor. Bırakın dış pazarı, iç pazarın bir kısmını bile başkalarına terk etmiş gibiyiz. Öncelikle yeni bir pazar stratejisi çizilmeli, pazar payımızın arttırılması için sağlıklı adımlar atılmalıdır. Hükümet nezdinde bu iş ele alınmalı. Sadece çay değil, diğer ürünlerimizin de dış pazarlarda daha iyi tanıtılması gerekir, bunun için Hükümetin yeni bir yapılanmaya gitmesi gerekir. Çayda da, dünya pazarlarına daha çok açılmak istiyorsak, tüketicinin tercihlerini göz ardı edemeyiz. Dünya pazarlarında sallama çayın yaygın olduğu gerçeğini iyi bilmemiz gerekir. Her şeyden önce, çok kaliteli sallama çayı, çok iyi bir ambalaj içinde sunmalıyız. Sonra da bu ürünümüzü gereği gibi tanıtmalıyız. Dünyanın etkili medya kuruluşlarına reklamlar verilmeli, tanıtımın başka araçlarından istifade edilmelidir. Mesela havayolu şirketlerimizde, çok iyi bir ambalaj içindeki kaliteli sallama çay her yolcuya ikram edilmeli. Bu damak tadının yaygınlaşması, yerleşmesi için bilimsel verilerden de istifade edilerek, tesirli çalışmalar yapılmalı. Bilhassa turizmcilerle iş birliğine gidilmeli. Çay fiyatları tespit edilirken üretici-sanayici-tüketici üçgeni bir arada düşünülmeli. Hiçbir kesimin mağdur olmamasına azami gayret gösterilmeli. Üreticinin, üretim safhasındaki giderleri iyi hesaplanmalı. Sanayici ve tüketicinin mağdur olmayacağı uygun bir denge kurulmalı. Devletin ilgili kurumu bu hususta belirleyici olmalı. Bölge insanının mağdur olmaması için çayda da bir devlet politikasına ihtiyaç vardır. Çay üreticisi sırf özel çay fabrikalarının insafına bırakılmamalıdır. Üreticinin kota fazlası yaş çayın satışında mağdur olmaması, fabrikaların da üreticilere mahcup olmaması için uygun bir devlet politikası uygulanmalı. Üreticinin çay fabrikasına ödediği yaş çay bedelini, fabrika adına devlet ödemeli. Devlet, yaptığı bu ödemeyi de fabrikalara verilmiş faizsiz kredi olarak düşünmeli. Bu ürünün etkilediği geniş kesimler düşünüldükçe, bu doğrultuda köklü çözümler bulunması gerektiği ortada... Nihat Yılmaz Gazetemle 40 yıl 40 yıla yakındır Türkiye Gazetesi'ni okurum. En güzel Türkiye özlemlerimi, kaybolan kimliğimizin keşfini, zengin kültür hazinemizin yeniden işlenmesi gayretini gazetemizde buldum. 70 yıl evvel, çevremde birlikte yaşadığım tertemiz karakter yapımızı burada gördüm. Zaman zaman ne hallere geldik diye de dertleştiğim yazılarım oldu, işte ufak bir örnek. 04.12.1995 tarihli Serbest Kürsü'de; "(Kaybolan kimliğimiz) Altmış yıllık geçmişimi hatırlıyorum. Akşamları misafirlerimiz gelirdi; huşu ile namaz kılarlardı, sohbetleri de ibadetti; mahallelerdeki yatırlardan, türbelerden, evliyalardan bahsederlerdi. Zira en güzel ahlaka gıpta eder, özenirler idi. Onlar (ırmaktan akıp gelen bir elmayı dalgınlıkla ısıran, sahibini bulup helalleşmeden rahat edemeyen) kişiler gibi dürüst ve hayâ sahibi idiler. Büyüklerimiz bize, (duvarın gözü var, kulağı var) derlerdi. Başkalarının görmesinden, işitmesinden çekindiğimiz şeyi, yalnızken de hiçbir zaman yapmazdık. Her an her şeyi görüp işiten Allahü tealadan korkma ve hayâ duygusu, çocuk ruhumuza böyle işlenir idi. Onların karakteri; milletimizi geri kalmışlıktan, sefahatten kurtaracak en değerli hazinemiz idi. Ne yazık ki kendi devletimiz o hazineyi yağmalattı. Şöyle ki; birçok yazarlar, sinema-tiyatro-dizi oyuncuları ve eğitimciler; o üstün karakteri pısırıklık, çağ dışılık olarak işlediler. İthal Bizans kafaların entrikaları ile, topla tüfekle yıkılamaz abide karakterimiz ve mücevherleri hayâ ile iman olan zengin kültür hazinemiz entrikalarla tarumar edildi." 06.10.1990 tarihli Serbest Kürsü'de; "Dava adamı olmak" yazımda da geçmişle bir yüzleşmeyi işlemiştim. 19 Ekim 1994 tarihinde Serbest Kürsü'de; "TGRT FM radyo yayınının 365. gününü idrak ettik. İşte TGRT devri beni duygulandırdı, belli ki kökler kurumamış, elbette çınarlarımız yeşerip fırlayacak daha gür, daha heybetle..." demiştim. 13.06.1997'de, malum brifinglerdeki olumsuz görüntülerden dert yanmıştım. En güzel Türkiye özlemlerimi gazetemizde buldum. 70 yıl evvelki çocukluk ruhumu; hayâ ile, edeple işleyen ana-baba ocağım gibidir Türkiye Gazetesi. Onun için huzur vericidir. Gazetemizle 40 yıla doyamadım, elbette 40 yıl daha kalamayacağım ama Türkiyemizin hep daha güzel, daha güçlü şekilde yaşamasını diliyorum... Opr. Dr. Ethem İlhan Olagay > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.