Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan açıklama: Şehitliklerde su sıkıntısı olmayacak

A -
A +

Gazetenizde 05.03.2008 tarihli "Serbest Kürsü"de yer alan "Şehitliklerin suları kesilmesin" başlıklı yazı ile alakalı aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür. Son yıllarda Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'na ziyaretçi sayısındaki artış, küresel ısınma, yeşil alanların fazlalığı Tarihi Milli Park'taki su ihtiyacını da artırmıştır. Bunun neticesinde; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Müdürlüğünce 2007 yılında bu konudaki en kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. 2007 yılı öncesi Milli Park alanındaki su üretimi 800 ton iken 2007 yılında açılan 4 adet sondaj kuyusu ile günlük su üretimi 1520 tona çıkarılmıştır. Sabit su kaynakları ve su hatlarının dışında, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Müdürlüğünce 2 adet arazöz ile gece ve gündüz olmak üzere başka su kaynakları kullanarak sulama yapılmaktadır. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı alanında ilçe ve köy merkezleri hariç olmak üzere yarısı sabit WC, diğer yarısı seyyar WC olmak üzere 206 kabin WC vardır. Seyyar WC'lerin temizlik ve bakımları Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Müdürlüğümüzce yapılmakta, sabit WC'ler ise ihale ile işletmeciye verilmektedir. Sabit WC'ler için yapılan yeni ihale 20.02.2008 tarihinde sonuçlanmıştır. Buna göre Şehitler Abidesi'ndeki 4, Kabatepe Tanıtım Merkezi'ndeki 2 ve Çamburnu Merkezi'ndeki 2 adet WC'nin rehabilitasyon çalışmasına başlanılmıştır. Sonuç olarak, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda 2008 yılı itibariyle WC'lerde su sıkıntısı söz konusu değildir. Onarım süresince yaşanan olumsuzluklar giderilecektir. Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği "Süt diye bakteri içmeyin" Süt çok faydalıdır. İnsan vücudunun en temel ihtiyaçlarından biridir. Ancak her şeyde ve her işte olduğu gibi sütte de işin hilesine kaçtılar. Bakıyorsunuz sütte antibiyotik çıkıyor. O sütten yoğurt olmuyor. Ama iyi kaşar peyniri oluyor. Bu işi uzmanları bilir. Ama kimse kimseyi uyarmıyor. Süte antibiyotik neden konur? Hiç düşündünüz mü? Uzun süre saklama şartları düzgün olmayan yerlerde saklanan sütlerde bakıyorsunuz ki bakteri oluşmuş. Ve biz sağlıklı hayat diye bakteri içiyoruz... Sütte kullanılan ve günlük hayatımızda değişik yiyecek ve içeceklerde kullanılan antibiyotikler sağlığımızı da kötü etkiliyor. Vücudumuz bu antibiyotiklere direnç sağlıyor ve bu sefer hastalanınca da bizim hastalığımız sebebiyle aldığımız antibiyotik fayda etmiyor. Antibiyotik kullanımı her alanda var. Süt ve süt ürünlerinde olduğu kadar et ve hazır yemek sektöründe de durum farklı değil. Tükettiğimiz ette, sütte, tavukta kısacası her alanda kullanılan antibiyotikler sağlığımızı ciddi şekilde yok ediyorlar. Antibiyotik uygulamasının son 10 yılda giderek arttığını ve her alana yayıldığını görüyoruz. Devletin bu işle ilgili çok ciddi tedbir alması gerekir. Son 10 yılda bu işin sağlığımız açısından ne gibi etkiler yaptığının araştırılması gerekir. Mustafa Göktaş (ÇETKODER Genel Başkanı) Vatandaşı rencide etmek doğru mu? Oturduğum apartmanın girişinde, adıma gelmiş bir çağrı pusulası buldum. İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün bir polis merkezinden geldiği anlaşılan çağrı beni üzdü ve rencide etti. Çağrının ön yüzünde bulunan "çağrılma sebebiniz" ibaresinin karşısına yazılmış olan "YK"nin ne anlama geldiğini anlayabilmiş değilim, göstermiş olduğum kişiler de anlayamadılar. Gönderinin arka yüzündeki "C. Bey, bu sana üçüncü notum, ama gelmiyorsun. Bu sefer de gelmezsen seni gece evinden alacağım" şeklindeki ibareye ise çok üzüldüm. Bazı hususları ilgililerin dikkatine sunarak, bundan sonra daha duyarlı olmalarını vatandaşı bu şekilde rencide etmemelerini istiyorum: Elime ulaşmış olan ilk ve tek gönderiniz budur. Bu gönderiniz gibi, apartman girişinin herhangi bir yerine bırakılmış olduğunu varsaydığım diğer iki gönderinizin de elime ulaştığına, ulaşacağına dair "ama gelmiyorsun" diyerek, kesin bir ifade kullanmanız; mesleğiniz gereği sahip olmanız gereken öngörü ile bağdaşmamaktadır. Arka yüzünde böylesine sert ve rencide edici bir notun bulunduğu bu gönderiyi, zarfa koymadan, apartmana girip çıkan herkes tarafından görünebilecek bir şekilde bana ulaştırılmaya çalışılması da üzücü... "Bu sefer de gelmezsen seni gece evinden alacağım" cümlesindeki yaklaşım tarzı ve kullanılan üslûp son derece yakışıksız, yersiz ve düşündürücüdür. Size gündüzleri ya da akşamları evde olmadığımı fakat geceleri evde olduğumu düşündüren nedir? Gündüzler ve akşamlar gibi, gecelerden çok daha münasip vakitler yerine neden özellikle gece gelmeyi tercih etmektesiniz? Bir emniyet mensubu, hiç tanımadığı sade bir vatandaşa karşı bu üslubu kullanmamalı, daha insani yaklaşımlar sergilemelidir. Kamuoyu tarafından tanınan bir simaya aynı not yazılamayacağına, aynı yakışıksız üslûb kullanılamayacağına inanıyorum. Bu bakımdan da yapılanın çifte standart ve şahsıma hakaret olduğunu düşünüyorum... Cevabıma ek olarak, şunu da belirtmek isterim: Ben bir siyasî partinin, derneğin, sendikanın üyesi ya da sempatizanı değilim. Lütfen, samimiyetimden şüphe duymayınız. C. D.-İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.